Perşembe, 24 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Fas
Medya Bürosu

No: FSu2013BAu20132013u2013MB-TRu20130001 H. 8 Rabi-ul Evve 1434
M. Pazartesi, 21 Ocak 2013

-Basın Açıklaması- Fransa, Mali'deki Sömürgeci Nüfuzunu Korumak İçin Müslümanların Kanlarını Akıtırken "İslamcıların" Hükümetinin Himayesindeki Fas da Ona Destek Vermektedir

11.01.2013 tarihinde Fransa, haçlı bir kampanya başlatmış ve İslamcı militanların ülkeye egemen olması için ilerlemesini engellediği gerekçesiyle Mali'deki Müslümanların üzerine ölüm lavlarını yağdırmıştır. Nitekim Fransa, Mali'nin kuzeyindeki geniş bölgelerde bu cemaatlere egemenliğini empoze etmeyi başarmasının ardından aylardır cihadî hareketlere karşı kışkırtıcı küresel bir kampanya başlatmıştır. Zira Fransa, onları ayıplayacak bir şey bulmayınca, sözde evliyaların olduğu bazı türbeleri yıkmaları ve buna da tarihî anıtlara zarar verme olarak itibar etmesi nedeniyle onlara iftira atmıştır. Evet,  Fransa'nın insana ve insanlığa yönelik hırsı, türbelere ve kabirlere ağlama boyutuna kadar ulaşmıştır... Ancak Suriye rejimi, aylardır on binlerce kişiyi öldürürken, Burma rejimi Müslümanlara karşı ölüm, yakma ve yerinden etme cürümünü işlerken, Yahudi varlığı on yıllardır Filistin'deki Müslümanların kanlarını dökerken ve Amerika, Irak ve Afganistan'da yüz binlerce kişiyi kontrolsüz bir şekilde katlederken Fransa bunlara göz yummakta yada siyasî çözümlerin ve müzakerelerin önceliği söz konusu olmaksızın askerî müdahaleyi açıklamaktaydı. Ancak  burada sadece bir türbe harap edilip yıkıldı diye Fransa, insanlıktan bahsetmektedir!

Sonra Fransa bununla da yetinmemiş, dahası açık ve küstah bir şekilde Mali'de şeriatın tatbik edilmesini kabul etmenin imkansız olduğunu ve İslamî hareketlerle yapılacak müzakere şartlarının ilkinin de bu hareketlerin şeriatı tatbik etmek için çalışmaktan vazgeçtiklerini ilan etmeleri olduğunu açıklamıştır...

Burada şu soruyu sormak bizim hakkımızdır: Ey Fransa, bizimle derdin ne senin? Bizim şeriatı yada bir başkasını tatbik etmemizden sana ne? Bizim hangi sistemi tatbik edeceğimizi belirme hakkını kim veriyor sana? Nitekim Fransa'nın sorunu, hala sömürgeci geçmişinin yücelikleri üzerinde yaşaması olup tüm Afrika'nın, özellikle de eski sömürgelerinin emirlerine itaat eden ve onların ne yapıp yapmayacaklarını belirleyen tabii ülkeler olduğunu düşünmesidir.

Ancak insanı yaralayan şey, ordularımızın, mallarımızın ve hava sahalarımızın kendilerini üzerimize yöneticiler olarak diktikleri kimselerin izniyle olan bu günahkar saldırıda Fransa'nın tasarrufu altında olmasıdır. Halbuki onlar yakinen bilmektedirler ki halkları onu, kesin bir şekilde reddetmekteler, dahası kardeşlerinin haksız yere akıtılan kanlarını gördüklerinde damarlarındaki kanlar kaynamaktadır. Ancak tüm bunlar bile onları, ümmetin düşmanlarının saflarında yer almaktan engellememektedir. Nitekim Fas ve Cezayir, Fransa'nın yağmacı uçaklarına hava sahalarımızı açmışlar, binlerce kilometre uzaklıktaki Dubai  askerî kampanyayı finanse ettiğini açıklamış, bazıları kabir sessizliği gibi bir sessizliğe bürünmüş ve diğer bazıları da memnuniyet kardeşlerini düşmanlarına teslim etmek olduğu halde memnuniyet sessizliğine bürünmüşlerdir. Ayrıca daha önce de bunu, Filistin, Irak, Afganistan, Çeçenistan, Myanmar, Keşmiş ve daha uzun bir listesi olan ülkelerdeki kardeşlerine yapmışlardır... Dolayısıyla onların lisan-ı halleri şöyle demektedir: Ey Fransa acele et, bizim sokaklar patlamadan ve iş bizim kontrolümüzden çıkmadan önce görevini tamamla.

Kalpleri kanatan şey ise Güvenlik Konseyi'nin Mali'ye Afrika güçlerinin gönderilmesine hükmettiği ve Fransa'nın da aktivasyonunu hızlandırmak için çalıştığını iddia ederek sömürgeci savaşı için bir gerekçe olarak aldığı 2085 nolu kararın, Fas'ın Güvenlik Konseyi'ne başkanlık ettiği bir sırada ve kendisinin "İslamcı" olduğunu söyleyen Fas hükümetinin gölgesinde alınması olmuştur. Aynı şekilde Fransız Cumhurbaşkanı'ndan, Fransız güçlerinin Fas hava sahasını ihlal ettiği haberleri gelirken "İslamcıların" hükümeti kabir sessizliğine bürünmüştür. Sanki o bu şekilde, halkın öfkesini kendisine çekmemek için halk gaflet içerisindeyken Fransa'nın ihtiyaçlarını karşılamak için gizli saklı yardım etmektedir.

Ey Müslümanlar!

Fransa için Mali'de önemli olan buranın toprak bütünlüğü değildir. Zira tarih, Şam ülkesindeki Sykes-Picot Anlaşması ile başlayan ve Kuzey Afrika'nın bölünmesiyle devam eden İslam ülkelerini parçalamaya dönük habis eylemlerine şahittir.  Ayrıca bugün onun ellerinin, Darfur Bölgesini Sudan'dan ayırmak için çabaladığı da gün gibi ortadadır. Ayrıca hizmetinde adanmışlık derecesine ulaştıkları sürece Fransa için Mali yöneticilerinin selameti hiç önemli değildir. Zira daha yakın bir zaman önce rakibi Amerika ile yaptığı bir anlaşmanın ardından Fransa, has ajanı Laurent Gbagbo'dan vazgeçmiş ve 11.04.2011'de yatak odasının ortasından iç çamaşırlarıyla aşağılık bir şekilde tutuklanmıştır.

Ayrıca Fransa güçlerini, Fas Büyükelçisi'nin 18.01.2013'de Radyo Akdeniz ile yaptığı bir röportajda iddia ettiği gibi bölgenin güvenliğini savunmak için göndermemiştir. Bilakis çıkarlarını garanti altına almak ve nüfuzuna geri dönmek için göndermiştir. Nitekim Fransa'nın ölüm makineleri masum insanları  korkutmakta, harabeleri yaymakta ve Amerika ile NATO'nun Afganistan'da yaptığı gibi insanları yerinden etmektedir.

Fransa için önemli olan, altın, fosfat, kaolin, boksit, demir ve uranyum gibi maden servetleri açısından zengin bir ülke olan Mali'deki çıkarlarıdır... Bu yüzden özellikle Amerikan ajanlarının iktidara geldiği 22.03.2012 darbesinin ardından Mali'ye dönük uluslar arası rekabet şiddetlenmiştir. Dolayısıyla Fransa, Mali'nin kendi nüfuz dairesinden çıkmasından ve kaynaklarını yağmalamaya devam etme imkanını kaybetmekten korkmaktadır. O zaman mesele, ne silahlı hareketler ne türbelere yada özgürlüklere olan hırs ne de iddia edildiği gibi terörizm meselesidir. Bilakis sadece mesele, ateşli bir şekildeki sömürgecilik çatışmasıdır. Zira onların hepsi, iğrenç tamahkar kapitalizmin iştahını kabartan ülkemizi kemirmek istemektedirler. Bu yüzden Fransa'nın tek düşündüğü, Mali'nin Afrika'daki havzasına geri dönmesidir. Amerika'ya gelince; o Mali'yi, Fransa'nın bölgedeki tarihî varlığıyla mücadele etmek ve buraya egemen olmak için zemin hazırlamak amacıyla komşular arasındaki nüfuzunu genişletmek için hareket edeceği bir dayanak noktası yapmaya çalışmaktadır.

Ey Müslümanlar!

Mali halkı, bizin di n kardeşlerimiz olup onlarla akidevî, tarihi ve coğrafî birlikteliğimiz bulunmaktadır. Dolayısıyla onların üzüntüsü bizim üzüntümüz ve onların sevinci de bizim sevincimizdir. O halde onları düşmanlara teslim etmeyiniz ve bunu yapan yöneticilerinize karşı sessiz kalmayınız. Ancak onları reddediniz. Zira Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurmaktadır:

المُسْلِمُ أَخُوُ المُسْلِمِ لَا يَظْلِمُهُ وَلَا يُسْلِمُهُ "Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu (düşmana) teslim etmez."

Çok iyi biliniz ki Fransa, şayet Müslümanların kendilerini koruyan, onları savunan ve onlara saldıranlara Şeytanın vesvesesini bile unutturacak bir ders verecek olan bir devletlerinin olduğunu bilmiş olsaydı kardeşlerinizi vurmak için denizleri ve çölleri kesmeye cüret edemezdi. Ancak o, Müslümanların acılar içinde kıvrandığını ve yöneticilerinizin de sizler için bir kalkan olmak yerine kendisine yardım ettiklerini görmesinden dolayı bunları yapmaktadır. Dolayısıyla ister sakalı isterse sakalsız olsun gizli anlaşma yapma ve Batı'yı hoşnut etme anlayışında olan yöneticiler arasında hiçbir fark olmayıp hepsi de aynıdır.

Bundan dolayı hatırlamaya ihtiyacınız olmasından dolayı sizlere hatırlatıyoruz: Sizin kurtuluşunuz, İslam'ın yönetime ulaşmasındadır. Yoksa "İslamcıların" ona ulaşmasında değildir. Zira sizlerin koruyucusu Hilafet olacak olmasının yanı sıra Müslümanların Halifesi de kendisiyle düşmanlarınızı korkutacağınız kalkanınız, dahası kendi merkezinde takip edeceğiniz silahınız olacaktır. Zira Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurmaktadır:

إِنَّمَا الإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ "İmam [Halife], ancak arkasında savaşılan ve onunla korunulan bir kalkandır."

O halde Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışın ve çok kısa bir zaman içerisinde gerçekleşecek olan Hilafet'i kurmak için adımlarınızı hızlı atın. İşte böylece kanlarınız dökülmeyecek, ırzlarınızı koruyacak ve servetlerinizle refah içersinde yaşayacaksınız. Tüm bunların da ötesinde Rabbinizin rızasına nail olacağınız gibi dünyanın ve ahiretin saadetine kavuşacaksınız.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Fas
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 
http://www.hizb-ut-tahrir-almaghreb.info/
E-Mail: info@hizb-ut-tahrir-almaghreb.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER