حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Bürosu
No: HLu2013BAu20132013u2013MBu2013TRu20130004 |
H. 12 Şa'bân 1434 M. Cuma, 21 Haziran 2013 |
-Basın Açıklaması- Müslüman Hamile Bir Kadına Yapılan Saldırının Ardından Evladını Kaybetmesi, Kalplerde Kök Salan İslam'a ve Müslümanlara Dönük Nefretin Trajik Bir Sonucudur
Bir hafta önce Paris kentinde oturan iki Fransız, 21 yaşında dört aylık hamile olan Müslüman bir kadına saldırdılar. Nitekim saldırı, korkunç bir trajedi olduğu gibi yapılan saldırı sırasında bu Müslüman kadın, Müslüman olmasından ve şerî bir elbise giymesinden dolayı sövgüye ve hakarete maruz kalmış ve bu iki saldırgan, elbisesinin Fransa ve Fransız kültürüyle bir ilgisinin olmadığı şeklinde kadına bağırmışlardır. Saldırganlar bununla da yetinmemişler, dahası kadının peçesini çıkarmışlardır. Peçesini çıkarmalarının ardından saçının bir kısmını kesmişler ve elbisesini parçalamışlardır. Kadın onların yüzüne karşı bağırıp kendisinin hamile olduğunu söylediğinde saldırganlardan biri kadının karnına tekme atmış, bunun sonucunda da kadında çeşitli yaralanmalar olmuş, sonra tedavi için hastaneye kaldırılmış ve oradaki doktorlar kadına, evladını kaybetmesine yol açan kürtaj operasyonu gerçekleştirmişlerdir.
Daha henüz doğmamış bir çocuğa karşı yapılan bu iğrenç cürüm ve masum Müslüman bir kadına karşı bu ödlekçe saldırı, daha bir hafta önce meydana gelmiştir. Bu ve benzeri cürümlerden amaçlanan, sadece bireyler değildir. Bilakis bunlardan amaçlanan, bizzat İslam dini ve bu toplumun bir parçası olduklarını kabul etmeleri dayatılan Müslümanlardır. Nitekim bu saldırının, geniş bir şekilde medyanın dikkatini çekmesi de dayatılmıştır. Ancak acı gerçek şudur ki, insanlar bunu hiç işitmemişler ve herhangi bir cihetin de hiç dikkatini çekmemiştir. Zira diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Fransa'daki medya ve politikacılar da, Müslümanları ilgilendiren herhangi bir meseleye karşı gözlerini kapatıp sessiz kalırlarken -ki bu onlardan beklenmektedir- neden bu gibi bir meseleyle ilgilensinler ki?
Uzun dönemden bu yana halklarının Batı'daki İslam'a ve Müslümanlara karşı doldurulmalarından politika yapıcıları ve onları takip edenler -ki onlar çoğunluktadır- sorumludurlar. Zira onlar, Batılı toplumlardaki Müslümanların çözülmesi politikalarının arkasındadırlar. Bundan dolayı İslam'a yönelik korku duygularını ve Müslümanlara karşı nefreti alevlendirmek için çalışanlar bizzat Batılı hükümetler ve medya organlarıdır. Bu da çoğu zaman sonuncusu geçen hafta Fransa'da meydana gelen tehlikenin tırmanmasına yol açmaktadır.
Aslında bu iki saldırgan, peçeye karşı iğrenç yorumlarda bulunmuşlar ve ona karşı ürpertici ve endişe verici bir tutum ortaya koymuşlarıdır. Nitekim bu, peçe ve şerî elbise hakkında bir gün olsun durmayan Fransa'nın alışkanlık haline getirdiği ve Fransa hükümetinin de genel olarak takip ettiği bir politikadır. Hatta peçe hakkındaki konuşma, günlük bir konuşma haline gelmiştir. Dahası zamanla kamuoyuna, peçeye maruz kalmak, diğer ulusal sorunlar gibi ulusal bir sorunmuş gibi gösterilmeye başlanmıştır. Nitekim Batılı politikacılarda egemen olan saplantı, şüphesiz farklı sektörlere sızan Müslüman kadının şerî elbisesini terk etmek zorunda bırakmaktır. Ancak ayrıcalıklı bir yaşam biçimi olan İslamî kimlik buna izin vermeyecektir. Ayrıca İslam karşıtı konuşma yapan yanlı medyanın rolünün, toplumda küçümsenmemesi gereken bir etkisi vardır. Nitekim Müslümanlar hakkındaki saptırıcı raporlar ve İslam'a yönelik bazı Şeytanî girişimler, bu siyasî sonuçlara bakmaksızın İslam'ın ve ona iman edenlerin karşısında durması için kamuoyunu doldurma girişimlerinden öte bir şey değildir.
Bu iğrenç eylemden -Allah onları katletsin- bu ödlek iki genç sorumlu olmasına rağmen bu sorumluluğun en büyük parçasının, Fransız hükümetinin takip etmiş olduğu politikaların bir sonucu olduğu inkar edilemez. Laik Batı'nın, kendi aralarında yaşayan azınlıklara sunduğu değerler bu mudur yani? Batı'nın, Mali ve diğer İslam ülkelerinde zorla dayatmaya çalıştığı demokrasi bu mudur yani?
Evet, demokrat liberal ideoloji, insanlığa liderlik etmekten acizdir. Dahası mesele, kendi görüş ve fikrine muhalefet eden bir kimseyle ilgili olduğunda baskıcı bir ideolojiye dönüşmektedir. Bundan dolayı Batı'daki Müslümanların sorumluluğu, bu aşırı kanserli fikre karşı meydan okumak olduğu gibi Müslümanların, Batılı ülkelerin İslam düşmanı açık bir politika yapmak için komplo kurduklarını anlaması gerekir. Zira bu politikanın kurbanları, bizzat Müslümanlardır. Dolayısıyla çeşitli Batı ülkelerindeki Müslüman toplumun üzerine düşen, Batılı hükümetlerin İslam'a karşı takip ettikleri bu olaya ve bu baskıcı politikaya karşı koyması ve İslam'ın azınlıklara ve kendisiyle görüş ayrılığında olanlara nasıl adaletle muamelede bulunduğunu açıklayarak gerçek alternatif olarak İslam'ı sunmasıdır.
İleride bu acı olayları önlemek ve gerek Müslümanları gerekse gayrimüslimleri korumak için Hizb-ut Tahrir tüm Müslümanları, Râşidi Hilafet Devleti'ni kurmak ve Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in Müslümanların arkasında savaştıkları ve kendisiyle korundukları bir "kalkan" olarak vasıflandırdığı Müslümanların Halifesi'ne biat etmek için kendisiyle birlikte çalışmaya davet ediyor. İşte sadece o zaman Müslüman bir kadın için orduları harekete geçiren Mutasım'ın sireti geri dönecek ve bizler de her nerede olurlarsa olsunlar Müslümanları kurtarmak için çalışacağız.
Okay Pala [Ebu Zeyn]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Medya Temsilcisi
Hollanda
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Hollanda Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: +31 (0) 6 11 86 05 21 www.hizb-ut-tahrir.nl |
E-Mail: Okay.pala@hizb-ut-tahrir.nl |