حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Bürosu
No: HL–BA–2016–MB–TR–03 |
H. 2 Cumâde’s Sânî 1437 M. Cuma, 11 Mart 2016 |
Hollanda’da İslam’a ve Müslümanlara Hakaret Edilir Mi? Elbette
İki gün önce Amsterdam İstinaf Mahkemesi, İslam’a ve Müslümanlara hakaret eden bir PVV mensubunu suçsuz buldu. Dava konusu teşkil eden açıklamalar, “kamuoyu tartışması” bağlamında değerlendirildi. Önceki gün de savcılık, “İslam’a hayır, özgürlüğe evet” metninin yazılı olduğu ve yüksek topuklu ayakkabısıyla Kuran’ı ayaklar altına alan bir kadın resminin olduğu PEGİDA broşürünü sokaklarda dağıtan bir kişi hakkında suç teşkil etmediği gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.
Çoğu Müslüman, doğup büyüdükleri bir ülkenin yüce İslam ve Müslüman topluluğunu öcü göstermek için her türlü fırsatı ganimet bilmesine pek şaşırmıyor. Onlar, ne zaman buna karşı çıkarak açıkça rahatsızlıklarını dile getirmek isteseler, Müslümanlar eleştiriye açık değil ve küstahça davranış sergiliyorlar denilerek hemen yaftalanıyorlar.
Ancak gerçek şu ki hükümetin, İslam’a ve Müslümanlara yönelik hakareti duygu kaynaklı değil, aksine kasıtlı ve bilinçli bir eylemdir. İstinaf Mahkemesi ve savcılık ortada bir hakaretin olduğunu kabul ediyor. Başka bir deyişle resmi yetkililer, kasten İslam’a hakarete yeşil ışık yakılıyor. Bunun kabul edilebilir olduğunu belirtiyorlar.
Azcık ahlaki değerlere sahip olan herkes bilir ki, azınlıkların inançlarını aşağılamak ve hakaret etmek, kahramanca bir eylem değil, aksine düşüklük, korkaklık, fikri iflas ve yenilgi psikolojisinin bir izdüşümüdür. Bu yüzden -yasal hiçbir dayanağı olmayan- düz hakareti, “ifade özgürlüğü” veya “kamuoyu tartışması” gibi dışsal faktörlere bağlayarak haklı gösterilmeye çalışılıyor.
Beğenin ya da beğenmeyin Müslüman topluluklar, hakaretin amacının ne olduğunu biliyorlar. Bu, İslam’ı ve onun kutsallarını aşağılamak ve karalamaktan başka bir şey değildir. Ancak eninde sonunda Müslümanların dini üstün gelecektir. Statüko ise ilelebet yok olacaktır. Batılılar, daha önce Hıristiyanlığa yaptıkları gibi İslam’ı da “liberalleştirmeye” çalışıyorlar. Rönesans ve aydınlanmanın başarısı, Hristiyanlık ile alay ederek ve onu şeytanlaştırarak başlamadı. Aksine halk, dine olan güvenini yitirmişti. Çünkü din, gücü kötüye kullanma ve baskının sembolü haline gelmişti. Bu yüzden güçlü bir şekilde laik liberal demokrasi alternatifi doğmuş, iktidar suiistimali ve baskıya karşı bayrak açmıştı. Demokrasi sempatizanlarının, prensiplerine olan inançları tamdı.
İslam, Hristiyanlık veya diğer dinler ile mukayese edilemez. İslam’ı şeytanlaştırma girişimi, umutsuz bir girişimdir ve geri teper. Buna rağmen bu baskıcı atmosfer altında burada yetişen yeni nesiller, önceki nesillerden farklı olarak İslam’a daha eğilimlidir.
Bunlar, laik liberal demokrasi alternatifini neylesinler? Demokrasi, uzun zaman önce kendi norm ve değerlerinden vazgeçtiği için kendi kendini diskalifiye etmiştir. Kaldı ki demokrasi alaycı bir “uygarlıktır” ve toplumda farklı düşünenler ile birlikte yaşamdan ziyade onları şeytanlaştırıyor,
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Hollanda Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: +31 (0) 6 11 86 05 21 www.hizb-ut-tahrir.nl |
E-Mail: Okay.pala@hizb-ut-tahrir.nl |