حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Irak
Medya Bürosu
No: RK-BA-2024-MB-TR-13 |
H. 10 Cumâde’l Ûlâ 1446 M. Salı, 12 Kasım 2024 |
Müslümanların Yöneticilerinin İhanetini, Amerika’ya Olan Bağımlılıklarını ve Planlarının Uygulanmasını Bir Kez Daha Gözler Önüne Seren Bir Zirve
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad, 11 Kasım 2024 tarihinde Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı'nın ortak zirvesine ev sahipliği yaptı. Zirveye 50'den fazla İslam ülkesinin lideri katıldı. Her biri, kışlalarına çakılıp kalan ülkesinin ordusuyla övünmektedir. Bu ordular, Sudan, Suriye, Mısır ve diğer Müslüman ülkelerinde olduğu gibi kendi halklarına karşı kullanmaktan başka bir işe yaramıyor. Liderler, Gazze’deki durumu görüşmek üzere toplandılar ve bu zirve, bir yıl önce yine Riyad’da düzenlenen bir önceki zirvenin devamı niteliğinde. Zirvenin değeri, sonuç bildirisinde kullanılan mürekkebin değerinden bile düşüktür. 38 maddeden oluşan sonuç bildirisindeki maddelerin çoğu kınama ve lanetlemeden öteye geçmemektedir. Karar metninde öne çıkan başlıca noktalar şunlardır: “Bizler, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları olarak, Filistin meselesinin merkeziliğini ve Filistin halkının vazgeçilemez meşru ulusal haklarını elde etmesi için verdiğimiz sarsılmaz desteği vurguluyoruz. Bu hakların başında, 4 Haziran 1967 sınırlarına dayalı, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir devlete sahip olma hakkı ile mültecilerin dönüş ve tazminat hakkı gelmektedir. İlgili uluslararası kararlar, özellikle 194 sayılı karar çerçevesinde bu hakların inkar edilmesi veya zayıflatılmasına yönelik her türlü girişime karşı duruyoruz. İşgal altındaki Doğu Kudüs'ün Filistin Devleti’nin ebedi başkenti olarak tam egemenliğini teyit ediyoruz ve İsrail’in Kudüs’ü Yahudileştirmeyi amaçlayan veya işgalini kalıcı hale getirmeye yönelik karar ve uygulamalarını, uluslararası hukuk ve BM kararları uyarınca geçersiz, hükümsüz ve gayrimeşru olarak kabul ediyoruz. Kudüs-ü Şerif’in Arap ve İslam dünyası için kırmızı çizgi olduğunu vurguluyor, Doğu Kudüs'ün Arap ve İslami kimliğinin korunması ile buradaki kutsal İslami ve Hristiyan mekanların dokunulmazlığının savunulmasında mutlak bir dayanışma içinde olduğumuzu beyan ediyoruz.”
Ey hak ve hidayet ümmeti! İşte bunlar sizin yöneticilerinizdir. Onların suçları ve zulümleri, düşmanlarınızın suçlarından ve zulümlerinden daha aşağı değildir. Onlar düşmanın güvenilir ortakları, planları için köprü durumumdadırlar. Efendileri Amerika’nın projelerini hayata geçirmek için ellerinden gelen çabayı sarf etmektedirler.
Bu Yahudi devleti, yeryüzünde fesat çıkarmakta, öldürmekte, insanları yerlerinden etmekte, yıkım gerçekleştirmektedir. Gazze’ye yönelik saldırısı bir yılı aşkın süredir devam ediyor ve saldırılarını Lübnan’a genişletmiş durumda. Müslümanların yöneticileri ise hâlâ zirveler yapmakta, bakanlar düzeyinde toplantılar düzenlemekte ve aşırı derecede soğukkanlı davranıp harbi düşman kafire karşı diplomatik yollarla cevap vermeye çalışmaktadırlar. Bu nasıl bir korkaklıktır? Bu nasıl bir ihanettir!
Kurtuluş ve özgürlük, boş sözlerle değil, kan dökerek elde edilir. Bu mücadele, klimalı salonlarda değil, savaş meydanlarında verilir.
لا يسلم الشرف الرفيع من الأذى *** حتى يراق على جوانبه الدم
Onurlu bir yaşam, ancak kan dökülerek korunabilir.
Ey hak ve hidayet ümmeti! Ey Müslüman orduları! Hain yöneticileriniz ölüdürler, canlı değillerdir. Artık onları defnetmenin zamanı gelmiştir. Bu görevi siz yapın ki Rabbinizin rızasını kazanın. Sizler Halid, Ebu Ubeyde, Ka’ka, Selahaddin gibi kahramanların torunlarısınız; böylesine bir hain grubun sizi yönetmesi size yakışmaz. Hizb-ut Tahrir, kurulduğu günden bu yana sizi Allah’ın Şeriatını hâkim kılmaya ve Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmaya çağırmaktadır. Bu davetten asla vazgeçmeyecek ve Allah sizin kalplerinizi açıp O'nun emrine itaat edene kadar size seslenmeye devam edecektir. Sizden hiçbir karşılık ve teşekkür beklememektedir; sadece Allah’ın rızasını arzulamaktadır. Allah’ın emrine uyun, tağutların tahtlarını yıkın ve unutmayın ki nasıl İblis, yoldaşlarından yüz çevirecekse onlar da sizden yüz çevireceklerdir.
وَقَالَ الشَّيْطَانُ لَمَّا قُضِيَ الْأَمْرُ إِنَّ اللهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ الْحَقِّ وَوَعَدتُّكُمْ فَأَخْلَفْتُكُمْ وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيْكُم مِّن سُلْطَانٍ إِلَّا أَن دَعَوْتُكُمْ فَاسْتَجَبْتُمْ لِي فَلَا تَلُومُونِي وَلُومُوا أَنفُسَكُم مَّا أَنَا بِمُصْرِخِكُمْ وَمَا أَنتُم بِمُصْرِخِيَّ إِنِّي كَفَرْتُ بِمَا أَشْرَكْتُمُونِ مِن قَبْلُ إِنَّ الظَّالِمِينَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ “(Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki: «Şüphesiz Allah size gerçek olanı vadetti, ben de size vadettim ama, size yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben, sadece sizi (inkâra) çağırdım, siz de benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben, beni (Allah'a) ortak koşmanızı reddettim.» Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır” [İbrahim 22]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Irak Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: |
E-Mail: huti53@yahoo.com |