حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: LBu2013BAu20132011u2013MBu2013TRu20130017 |
H. 2 Safer 1433 M. Salı, 27 Aralık 2011 |
-Basın Açıklaması- Milletvekili Nabil Nikola İle Aoun Hareketi'nden Olan Diğerlerine Bir Cevap: İnsanların Geleceği İle İlgili Kuruntulara ve Maceralara Son Verin Artık
Mtv kanalı, dün yayınladığı haberde, Aoun milletvekili Nabil Nikola'nın, Ortodoksların seçim yasasına dönük önerilerini yorumladığı bir röportajını yayınlamıştır. Nitekim Nikola, Ortodoks toplantısının gündeminde, partilerin gücünden korkulduğunun ve bunların en güçlü topluluklar haline geldiklerinin olduğunu söylemiş ve "Köktencilerin iktidara ulaşması durumunda, mesela Hizb-ut Tahrir'in parlamentoya ulaşabileceğine dikkat çekmiştir." Bundan kısa bir süre önce de "Simon Ebi Ramia", televizyon röportajlarının birinde yasaları ihlal ettiğini iddia ederek ve hizbin 2006 yılında İçişleri Bakanlığı'na sunduğu bilgi ve haberlerin imzalanmasını kınayarak Hizb-ut Tahrir / Lübnan Medya Bürosu Başkanı tarafından yapılan siyasî bir konuşmayı kınamıştı.
Aoun hareketinin sembolleri, genelde İslamî hareketlere özelde ise Hizb-ut Tahrir'e dönük bağnazlıklarını ve düşmanlıklarını bir kez daha göstermiş olup taifeci partizanları araklamak ve ideolojik siyasî İslam olan her şey hakkında yapay endişeleri kışkırtmak yoluyla insanları kutuplaştırmak için yeni ucuz bir girişimde daha bulunmuşlardır. Dolayısıyla kendilerini, Lübnan'da olabilecek yada olmayacak hususlar ile siyaset için çalışmaya uygun olan yada olmayan herkesin vasisi olarak addetmektedirler! Dolayısıyla demokrasi, kanun devleti, fikir özgürlüğü ve siyasî çalışma hakkındaki tüm iddialarını bir kenara atmaktadırlar... Sanki bu ülkenin efendileriymiş gibi onları işaret eden bir kimse suçlu görülmektedir!
Ağır olun ey "siyasetçiler"! Siz hiç tarih okumuyor musunuz?! Yüzyıllar boyunca Lübnan ve bölgenin tarihini yaşatanın, hadaratı, kültürü ve kanunlarıyla siyasî İslam'ın olduğunu görmüyor musunuz?! Güç ve egemenlikte zirveye ulaştığı çağlarda yaşamlarını sürdürmeleri ve şiarlarını uygulamaları amacıyla bütün insanlara kapılarını açmasının yanı sıra hoşgörüsüyle -atalarınız da dahil- herkesin önünü açanın İslam olduğunu ne çabuk unuttunuz?! Ünlü oryantalist Thomas Arnold'un, "Gayrimüslimleri İslam'ı kabul etmeye zorlayan kasıtlı herhangi bir girişim yada Hıristiyan dinini ortadan kaldırmak amacıyla herhangi sistematik bir zulüm de işitmedik" şeklindeki sözünü hiç duymadınız mı?! Yine Müslümanlardan önce Batılı tarihçilerin, Beyt-il Makdis Patriği'nin dokuzuncu yüzyılda kardeşi Konstantinopolis Patriği'ne Müslümanlarla ilişkisinin durumunu haber vermek için yazmış olduğu mektupta, "Müslümanlar, adaletle ayırt edilmekte olup kesinlikle bizlere zulmetmemekte ve bize her hangi bir şiddet de kullanmamaktadırlar" şeklindeki ifadelerin geçtiğini aktardıklarını hiç duymadınız mı?!
Sonra on yıllardan beri Lübnan devleti tarafından kabul edilen ve sırf "bilgi ve haber vermekle" insanlara dernek ve parti kurma hakkı veren -politikacı tabilerinizin ve onların dışındaki hukukçuların kendisiyle gurur duydukları- partiler kanununun, 1909 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından yayınlanan bir Osmanlı kanunu olduğunu ve Müslümanlarla yan yana siyasî çalışmaya girmeleri için sizden önceki atalarınızın önünü açtığını ne çabuk unuttunuz?!
En son kilise meclisi konferansındaki kilisenizin beyanında, Orta Doğu'daki Nasranilerin, 19. yüzyılın başlarına, yani İslam Devleti döneminin sonlarına kadarki oranı %20 iken bunun, son yüzyılda, yani laiklerin döneminde %5'e düştüğünü fark etmiyor musunuz?! O halde size karşı daha vefalı olan kim; siyasî İslam mı yoksa laiklik ve laikler mi?! Nankörlükten vazgeçmeniz için sizlere daha kaç kez nasihatte bulunacağız ey "sadıklar"?!
Sonra çevrenizdeki Arap bölgesinde olanları hala dikkate almayacak mısınız ey politikacılar?! İslam dünyasının, tümüyle İslamî hayatı yeniden başlatmaya ve İslam hadaratını tekrar yaşatmaya yöneldiğini görmüyor musunuz?! Çevrenizdeki insanlardan belirlediğiniz herhangi bir gözlemciniz yok mu?! Yoksa amcanız Guru'nun sizlere bahşettiği Lübnanınızın, büyük İslam okyanusundan izole olmuş bir ada olarak kalacağını mı sanıyorsunuz?!
أَلَيْسَ مِنكُمْ رَجُلٌ رَّشِيدٌ "İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu?!" [Hûd 78]
Ey Aounlular! Ey kendilerini ve tabilerini çürük azınlıklar ittifakı bataklığının içerisinde boğanlar! Ateşle oynamaktan vazgeçin artık! Zira siyaset, bir oyun ve eğlenceden ibaret olmayıp onu kişisel çıkarları gerçekleştirmenin bir aracı kılmak da caiz değildir. Bilakis siyaset, insanların işlerinin gözetilmesi için olmalıdır. O halde sahifelerinizi karartmaktan ve çevrenizdeki insanlara nefret tohumları ekmekten vazgeçin artık! Zira tarih bunu asla affetmeyecektir!
Sayın milletvekili Nikola, Hizb-ut Tahrir'in parlamentoya ulaşmasından dolayı olan korkuna gelince; emin ol ki Hizb-ut Tahrir'in amacı, gerek senin küçücük parlamentonun gerekse "büyük" Guru'nun Lübnanının çok ötesindedir. Zira bizim amacımız, köklü İslamî ümmet ölçeğinde ve büyük hadarat seviyesinde hayırlı bir devlet kurmaktır. Böylece insanlar, bu devlet içerisinde izzetli ve onurlu bir şekilde yaşayacak, şeriatının adaleti -senin Nasrani kardeşlerin ve diğer dinlere mensup olanlar da dahil- bütün insanları kapsayacak ve Lübnan ile diğer bölgeler, parçalanma, dağılma ve fitne döneminden çıkıp güven verici geniş dünyalarına kavuşacaklardır.
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ "Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik." [el-Enbiya 107]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Lübnan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Road 200, Tarabulus/Tripoli – Lebanon Telefon: 03–155103 / 03–446709 www.tahrir.info |
Fax: 06–629524 E-Mail: ht@tahrir.info |