حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: LB–BA–2015–MB–TR–08 |
H. 03 Muharrem 1437 M. Cuma, 16 Ekim 2015 |
Suriye, Filistin ve Lübnan Halkına Karşı Yürütülen Küresel Kampanya İle Mücadele İçin Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti Tarafından Düzenlenen Gösteride Yapılan Konuşmanın Metni
الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَانًا وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ فَانْقَلَبُوا بِنِعْمَةٍ مِنَ اللَّهِ وَفَضْلٍ لَمْ يَمْسَسْهُمْ سُوءٌ وَاتَّبَعُوا رِضْوَانَ اللَّهِ وَاللَّهُ ذُو فَضْلٍ عَظِيمٍ إِنَّمَا ذَلِكُمُ الشَّيْطَانُ يُخَوِّفُ أَوْلِيَاءَهُ فَلَا تَخَافُوهُمْ وَخَافُونِ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ“İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler. Bundan dolayı Allah’tan bir nimet ve lütufla kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan geri döndüler ve Allah’ın rızasına uydular. Allah, büyük lütuf sahibidir. O şeytan sizi ancak kendi dostlarından korkutuyor. Onlardan korkmayın, eğer mümin iseniz, benden korkun. [Ali İmran 173-175]
İşte Amerika, Avrupa, Rusya, Çin, Safevi İran, onun Arap ve Pers paralı askerleri ve Yahudi devleti dâhil tüm dünyadaki şer güçler; Suriye, Filistin ve kutsal Biladu’ş Şam devrimine karşı seferber oldular... Dar’ul İslam’ın kalbi Şam topraklarında insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetin yiğit evlatlarıyla mücadele etmek üzere şeytani bir koalisyon kurdular. Ordular, gemiler ve uçaklar ile karadan, denizden, havadan topyekûn saldırıya geçtiler... Kiminle? Devletleri, uçakları, tankları, füzeleri ve genelkurmayı olmayan mücahitlerle savaşmak için!
Tüm dünya, özellikle demokrasi ve insan hakları savunuculuğu yapan Amerika’nın yeşil ışık ve yardımıyla yaklaşık beş yıldır Beşşar ve Hafız Esed’in sapkın köleleri eliyle katliam işleniyor. Allah’ın lanet ve gazabı o ikisinin üzerine olsun. Zındık tiran, tam devrilmek üzere iken şeytanın başı Amerika, çok geç olmadan dostunuz Esed’in yardımına koşun diye İranlı dostlarına talimat verdi. Safevi torunları da atalarının izinden gittiler. İslam ümmetine karşı Doğu ve Batı olmak üzere herkesle yardımlaştılar. Böylece sahtekâr İran ve onun direniş, cihat ve mazlumların yardımcısı sloganıyla ün salmış Lübnan partisi, gerçek çirkin yüzünü göstermiş oldu. Müslümanların kanını akıtmak, Pers ve Sasanilerin ihtişamını geri getirmek için vampir gibi azı dişlerini bilediler. Sonra Amerika, dağ, taş demeden her yeri bombaladı. Uçak ve füzeleriyle İran’ı destekledi. Yetmedi taht ve koltuk sevdalısı uşaklarını, terörle mücadele bahanesiyle İran’ın peşine taktı. Müslümanların öldürülmesinde kendisinin de bir parmağı olması için yalvaran yardakçı Avrupa da, tiran Beşşar’ı desteklemek için harekete geçti.
Ama yine de tüm dünya, Suriye halkını dize getiremedi. Bunun üzerine Amerika, Rus ayısını devreye soktu. İnkârcılığını unutan Rusya, kilisesini seferber etti ve savunmasız Suriye halkına karşı kendince kutsal savaş başlattı. Rusya, savunmasız insanlar üzerinden yüz yıllarca burnunu yere sürten Hilafetin ordularından intikam almak istedi. Düşmanlıktan hiçbir zaman geri kalmayan Yahudiler de kervana katıldılar. Suriye topraklarında zındık Beşşar’ın sığınaklarında ortak askeri operasyonlar odası kurdular. Ardından Çin de dünya sahnesine çıktı ve Rabbimiz, bize katından bir dost ve yardımcı kıl diyen savunmasız kadın, erkek ve çocukların katliamına ortak olmak için dünya koalisyonuna katıldı.
Sonra Suriye halkına karşı saldırı kampanyasına katılan Yahudiler, savaşı iyice kızıştırdılar. Mescidi Aksa’nın kutsallığını kirlettiler. Mescidi Aksa’ya hâkim olmak için bölmeye çalıştılar. Kadın, yaşlı ve çocuk demeden herkesi katlettiler. Mescidi Aksa’nın tüm murabıtlarına karşı savaş ilan ettiler. Bıçak bile taşımayan murabıtları, yasadışı nitelediler. Onların bu saldırganlığı karşısında direniş deccalları, Arap hükümdarları ve Türk yöneticileri, sanki ahraz biri gibi ses çıkarmadılar. Filistin halkının kanı ve Mescidi Aksa’nın ihlaline karşı kıllarını dahi kıpırdatmadılar. Hatta müttefik Rusya aracılığında direniş deccalları Yahudi devleti ile ittifaka girdiler. Yıllardır Arap hükümdarları, Batının sadık köleliğini yapıyorlar. Annelerinden Batının zillet sütünü içiyorlar. Filistin halkını kaderine terk ederek Yahudiler ile işbirliği yapıyorlar. Suriye devrimini diri diri toprağa gömmek için entrika kuruyorlar. Yangının, yıpranmış tahtlarına ulaşacağından korkuyorlar. Bu nedenle devrimin ateşini söndürmek ve ateşe su taşımak için çırpınıyorlar.
Helal olsun size ey Suriye halkı! Yaklaşık beş yıldır küresel güçler, kuduz köpekler gibi size saldırıyorlar. Buna rağmen dimdik ayakta durdunuz, yıkılmadınız! Dünya ve tarih için gurur, haysiyet, kahramanlık ve izzet abidesi sergilediniz. Bilin ki bu yiğitliğiniz, ebediyen unutulmayacaktır. Müjdeler olsun size ey Suriye halkı! Öyle bir onur gösterdiğiniz ki yeryüzü halkı bile size haset ediyor. Neredeyse hasetlerinden geberecekler. Bu yüzden onlar, bu civan mertliğinize karşı suikast yoluna başvurdular. Ama beyhude. Her zaman olduğu gibi yine hayal kırıklığına uğradılar. Bilin ki onların kökünü siz kazıyacak, soylarını siz kurutacaksınız. Şevklerini kıracaksınız. Aslında onların bu savaşı, Allah ve Rasûlü’ne, iman edenlere karşı bir savaştır. Kim, Allah’a savaş ilan ederse, şüphesiz yenilmeye ve rezil rüsva olmaya mahkûmdur. Kim de Allah’a yardım ederse, Allah da ona yardım eder, ayaklarını sabit kılar ve onu yeryüzünün efendisi yapar.
Ey Şam devriminin evlatları! Dünyanın her köşesinden tek bir oktan atılmışçasına size saldıran bu alçaklar, bilin ki sizden intikam alıyorlar. Çünkü siz, ilk günden itibaren bu devrimin “Allah için Allah için olduğunu, ebedi liderinizin de Muhammed olduğunu” ilan ettiniz. Onların hoşlandığı slogan ve bayrakları dalgalandırmadınız. Aksine İslam’ın bayrağını dalgalandırdınız. Sadakatin Allah’a, Rasûlü’ne ve müminlere ait olduğunu haykırdınız. Aslında onlar, size savaş ilan etmekle Allah’a savaş ilan ettiler. Allah’tan yardım talep edin, içtenlikle O’na sadakat gösterin ve O’na yönelin. Allah’tan başka Arap ve Türk hükümdarlarını sakın dost edinmeyin. Sizi yardımsız bırakan, dahası size karşı düşmanlarınız ile işbirliği yapan onlardır. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu sözünü zihninizin bir köşesine nakşedin:
إِنْ يَنْصُرْكُمُ اللَّهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْ وَإِنْ يَخْذُلْكُمْ فَمَنْ ذَا الَّذِي يَنْصُرُكُمْ مِنْ بَعْدِهِ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ“Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Müminler, ancak Allah’a tevekkül etsinler.” [Ali İmran 160] Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu sözünü sakın unutmayın:
إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِهِ صَفًّا كَأَنَّهُمْ بُنْيَانٌ مَرْصُوصٌ “Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.” [Saff 4] Yine Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُوا “Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun.” [Enfal 46] Saflarınızı birleştirip, sıklaştırın. İkiyüzlü komplocu yöneticilerin size uzattıkları yardım elini kesin. Gerçek büyük zaferlerin, hakkıyla Allah’a tevekkül etmekten ve Allah için birlik olmaktan geçtiğini hatırlayın.
Siz ey Lübnan Müslümanları! Lübnan halkına sadakat yalanından sakının. Gerçek sadakat, Allah ve Rasûlü ve müminler içindir. Sizi, Suriye ve diğer ülkelerdeki İslam ümmetinden koparma tuzak ve entrikalarının peşinden gitmeyin. Onlar, sizin, Şam sahiline kadar uzanan azınlıklar koalisyonunun itaatkâr köleleri olmanızı istiyorlar. Onlar, sizi uysal koyun haline getirmek için çalışıyorlar ki gerektiğinde boğazlanabilsin. Suriyeli kardeşlerinize ihanet etmekten sakının. Eğer onlara ihanet ederseniz, Allah da sizi yardımsız bırakır. Çünkü onlar, sizin ümidiniz ve vaat edilen geleceğinizdir.
Size gelince ey Lübnan ve diğer Biladu’ş Şam Hristiyanları! Melun koalisyon, İslam ümmetine karşı yürütülen savaşın yakıtı olmak için size kumpas kuruyor. Bu tuzağın peşinden sürüklenmekten sakının. Hatırlayın, yüzyıllar boyunca birlikte yaşadık. Güç ve otoritemizle kanlarınız, onurunuz, mallarınız, kiliseleriniz ve putlarınızı koruduk. Zimmetine vefakâr gösteren bizden daha hayırlı biri var mıdır? Avrupalı Haçlılar yüzyıllarca bizimle savaştılar. Biladu’ş Şam topraklarında kanlarımızı akıttılar. Ama ne sizden ne de putlarınızdan intikam almadık. Sizinle olan antlaşmamıza sadık kaldık. Atalarınız da bizimle olan antlaşmalarına sadık kaldılar ve Haçlılara karşı aynı tarafta savaştık. Allah’ın yardımıyla otorite ve hâkimiyetimiz tekrar yeryüzünde hâkim olacak. Alçakların sevinci kursaklarında kalacak. Onun için gelin atalarınızın yolundan yürüyün. Sakın sömürgeci Batılı ülkelerin ve bölgesel ırkçı unsurların tuzaklarına düşmeyin. Allah’ın izniyle size ve bize olan vaat yakındır. Vaat edilen yakın gelecekte Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin gölgesi altında evvelkilerin sireti tekrar dirilecek, İslam’ın adaleti, Müslüman Gayrimüslim dünyanın dört bir tarafına yayılacaktır. Biz, Allah’ın dini ve merhameti sayesinde muzaffer fatihlerin en merhametlisiyiz.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Lübnan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Road 200, Tarabulus/Tripoli – Lebanon Telefon: 03–155103 / 03–446709 www.tahrir.info |
Fax: 06–629524 E-Mail: ht@tahrir.info |