Malezya İslam Partisi [PAS] liderliğindeki Kelantan eyaleti yasama meclisi, 19 Mart 2015 tarihinde 1983 yılındaki Kelantan Şeri ceza hukukunu oybirliğiyle onayladı. Bu "Hadler" olarak bilinen yasanın, 1993 yılındaki ilk oturumun ardından meclis tarafından ikinci kez kabulü anlamına gelir. 31 PAS, 12 Barisan Nasional [BN] ve bir Parti Keadilan Rakyat [PKR] üyelerinden oluşan 44 üyeli eyalet meclisinin tamamı oturuma katıldı ve yasanın kabulü yönünde oy kullandı. Onaylanan bu İlahi yasa, özellikle gayrimüslimler, liberaller ve laikler tarafından her zamankinden daha fazla eleştiri oklarına maruz kaldı. Bu ahmaklar, neyin doğru neyin yanlış, neyin iyi neyin kötü olduğunu belirlemek konusunda şehvet ve arzularına dayanıyorlar. Bu konuda Hizb-ut Tahrir / Malezya şunları vurgulamak ister:

1- Hadler, İslam'ın ceza hukuku altında şeri hükümlerin bir parçasını teşkil ederler. İslam'ın ceza hukuku, hadler, cinayet, tazir ve muhalefetten oluşmaktadır. Bu sistemler bir bütün olarak uygulanmalıdır. İslami sistem, ceza hukuku yanı sıra ictimaî, eğitim, dış politika, yönetim ve ekonomik sistemlerini de kapsar. Bütün bunlar istisnasız ve bahanesiz aynı anda uygulanmalıdır.

2- Eyalet yasama meclisinin [ya da Parlamentonun] yaptığı gibi tartışarak, oturum düzenleyerek, münazara yaparak ve oylama yoluyla hadlerin onaylanması, Allah'ın yasalarını demokratik sürece tabi tutmak ve onun onayını almak anlamına gelir. Bu kategorik olarak haramdır. Çünkü yasa yapma yetkisi, sadece Allah Subhânehu ve Teâlâ'ya aittir. İnsan o yasaları uygulamakla memurdur. Onların uygulanıp uygulanmamasına ilişkin görüş belirtmekle değil.

3- Şeri hükümler, ülke tarafından kapsamlı olarak uygulanması gerekir. Allah Subhânehu ve Teâlâ, şeri hükümlerin bütünüyle uygulanma yükümlülük ve emanetini bir ülkenin liderine tevdi etmiştir. Bu nedenle hükümet, kendi otoritesi altındaki arazinin her santiminde Allah'ın hükümlerini uygulamak zorundadır. Diğer eyaletlerde de aynı uygulamanın yapılacağı iddiasında bulunarak sorumluluktan kaçmak caiz değildir.

4- Şeriat ile çelişen bir demokratik sistem altında hadleri uygulamak için çaba sarf etmek, gerçekten gayrimüslimlere, liberallere ve laiklere muhalefet için kapı aralar. Aynı zamanda da Allah'ın hükümleri ile alay etmek, aşağılamak ve hakaret noktasına indirgemek anlamına gelir. Onların hadlere yönelik kötü niyetli reaksiyonları özgürlük düşüncesinden, insan aklını ilahlaştıran demokrasi gerçeğinden ve insanın hayatını düzenleyen dinin rolünü inkâr etmekten kaynaklanıyor. Bu bağlamda biz, hükümeti İslam'a hakaret edenlere karşı daha kararlı eylemler almaya çağırıyoruz. Bununla beraber laik hükümetin bu tür eylemlere girişemeyeceğinin de farkındayız. Çünkü hükümetin de aynı yaklaşım ve zihniyete sahip olduğunu biliyoruz.

Ey Allah'ın kanunlarına karşı çıkanlar! Kıyamet günü gelmeden önce fırsat varken tövbe edin. Hiç şüphesiz o gün yaratıcının huzuruna çıkacaksınız.

Son olarak şeri hükümleri bütünüyle uygulamanın farz olduğu ve kâfir Batının aldatıcı demokratik mekanizmasına göre değil, Şeriatın kurallarına uygun olarak uygulanması gerektiği iddiamızı yineliyoruz. Malezya'nın bağımsızlığı kazanmasının üzerinden neredeyse 50 yıl geçmiştir. Ancak her defasında hükümet, Allah'ın kanunlarını uygulamamak için sürekli uçsuz bucaksız nedenler ileri sürmektedir. Oysa Müslümanların yeniden Şeriatın hükümlerine göre yönetilme istek ve arzuları güç geçtikçe güçlenmektedir. Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurmak için Müslümanların çabalarını yoğunlaştırma zamanı gelmiştir. Hilafet sadece hadleri uygulamayacak, aksine bütünüyle Şeriatı uygulayacaktır. İslam ve Müslümanlar izzet bulacak, küfür ve kâfirler de zillete düşecektir.