Rusya Dışişleri Bakanı Sergev Lavrov'un Brunei'deki Amerikan Büyükelçiliği'nde yaptığı görüşmenin ardından Amerika Dışişleri Bakanı John Krry, 02.07.2013 tarihinde her iki tarafın gelecek Ağustos ayının ardından 2. Cenevre Konferansı'nın düzenlenmesini taahhüt ettiklerini ve bu konferansın, "savaş alanındaki üstünlük yanına" bakılmaksızın iktidarın Suriye'deki geçici hükümete devredilmesini amaçladığını açıkladı. Kerry'nin, birçok Arap, Avrupa ve Türkiye başkentlerine yaptığı mekik diplomasi hususundaki yoğun kampanyayı taçlandırmak için yağılan bu açıklama, tagut Beşar Esed rejiminin Humus'un kırsalındaki kurtarılmış bölgelere açtığı sert kampanya ile çakışmıştır. Aynı zamanda rejim ile Lübnan'daki İran partisi, Humus şehrinin tüm mahalleleri üzerindeki kontrollerini genişletebilmek için çalışmaktadırlar.

Meydan savaşı yörüngesine geri dönülmesiyle birlikte Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Mikhail Bogdanov, Beyrut'ta kendisiyle yaptığı toplantıda Hasan Nasrallah hakkındaki şu sözünü aktardı: Hizbullah, Beşar rejiminin Şam'daki ayaklanmacılar tarafından devrilmesinin yakın olduğunu fark edince Suriye rejiminin devrilmesini engellemek için acil bir şekilde müdahalede bulunmuştur.

Nitekim daha önce de Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Katar ziyareti sonunda yapmış olduğu basın toplantısında şu açıklamayı yapmıştı: "(Suriye) muhalefetinin yapması gereken, bu bölgeler ile kendilerini boşaltmak için (radikal İslamcı) guruplar üzerindeki kontrolünü yeniden kazanmaktır."

Obama'nın, Suriye muhalefetinin silahlandırılmasıyla ilgili kararı hakkındaki tüm bu tantanalara rağmen Amerika'nın tutumu, siyasî çözüm üzerinde ısrarcı olmak olmuştur. Bu sırada Rusya ve İran, güçleri yettiğince lojistik, insan, dahası ekonomik olarak Esed rejiminin savaş araçlarını güçlendirmektedirler...

Tüm bu gerçeklerin gölgesinde akıl sahibi herkes için Amerika'nın, çökmekte olan alan konumunu güçlendirmek, dahası Amerika'nın (bugün, sömürgeci ülkelerin Haçlı Güvenlik Konseyi ile olan toplantısının öncesinde İstanbul'da toplanan) ve on binlerce şehidin kanları ve vücut parçaları ile içeride ve dışarıda milyonlarca yerinden edilen insanların acılarını meczeden siyasî çözümü kabul eden "oteller muhalefeti" olan ajanlarını haklı çıkaran alan başarılarını gerçekleştirebilmek için Şam tagutuna daha fazla fırsat verdiği açık bir hale gelmiştir. Bununla birlikte yeni yüzlerle Şam toprakları üzerindeki Amerikan pençesinin yenilenmesini sağlayan "siyasî çözüm" hakkında da konuşmaktadırlar...

Bu, Suriye ayaklanmasındaki muhlisleri, uluslararası komplo ağından kendileri için çıkacak olan ve emrivaki hesaplara boyun eğmeleri için yapmaları gereken nedir acaba şeklinde soru sormaya sevketmiştir?

Sadık nasihatçiler olarak onlara deriz ki; bu Allah içindir, bu Allah içindir sloganları altında başlayan bu ayaklanma, Allah'ın ipine sımsıkı sarılmayı ve "Nusret, Sadece Allah Katındandır" ve "إِن يَنصُرْكُمُ اللّهُ فَلاَ غَالِبَ لَكُمْ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا الَّذِي يَنصُرُكُم مِّن بَعْدِهِ وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكِّلِ الْمُؤْمِنُونَ "Allah size yardım ederse artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse ondan sonra, artık size kim yardım eder? O halde müminler ancak Allah'a tevekkül etsinler." ^{[Âl-i İmrân 160]}" şeklinde Allah katından olan nusretin nedenlerine sarılmayı gerektirmektedir. Evet, şayet Allah bizi terk ederse, Haçlı sömürgeci ülkelerin, onların araçlarının ve yerel ajanlarının bizlere hiçbir faydası olmaz. Şayet Allah bize nusret verirse de bizlere üstün gelecek yoktur. Allah'ın mümin kullarına olan nusreti, ya yarın ya da diğersi gün kesinlikle gelecektir... Evet, küresel komplo ağından kurtulmanın tek yolu, Ümmeti, enerjisini ve gücünü birleştirecek ve İslam'a ve ehline komplo kurmaya ve saldırmaya tevessül eden herkese demir yumruk indirecek Hilafet'i ikame etmektir. Allah'a itaat etmede istikrarlı olmak ve Allah ile birlikte olmaya devam etmek, haddi zatından bir nusrettir. Dolayısıyla İslam'a ve Müslümanlara yönelik bu uluslararası ve bölgesel komplo, imanın ve Allah'ın ipine sımsıkı sarılmadaki sadakatin gözden geçirilmesini gerektirmektedir.

الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَانًا وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ فَانْقَلَبُوا بِنِعْمَةٍ مِنَ اللَّهِ وَفَضْلٍ لَمْ يَمْسَسْهُمْ سُوءٌ وَاتَّبَعُوا رِضْوَانَ اللَّهِ وَاللَّهُ ذُو فَضْلٍ عَظِيمٍ "Bir kısım insanlar onlara (müminlere); düşmanlarınız olan insanlar size karşı (bir ordu ile) toplandılar, aman sakının onlardan dediklerinde bu, onların imanlarını daha da arttırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir dediler. Bunun üzerine kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan Allah'ın nimeti ve keremi ile geri döndüler. Böylece Allah'ın rızasına ittibâ etmiş oldular. Muhakkak ki Allah, büyük kerem sahibidir." ^{[Âl-i ‘İmrân 173-174]}

Ey Allah'ım! Dinine nusret ver, Kelimeni yücelt ve bize çıkışını ve rahmetini ikram et ey Ekramel Ekramîn. Ey Allah'ım, Dininin ve kullarının izzet bulacağı ve bu dinin düşmanlarının zelil olacağı Nübüvvet Minhacı Üzere Râşidi Hilafet için Sana yalvarıyoruz... Sen razı oluncaya kadar hamd Sanadır.