Haber ajansları, Yahudi güvenlik güçlerinin 26 Temmuz 2015 Pazar sabahı Yahudi yerleşimcilerin sözde “Heykel’in Harabı” yıldönümü etkinlikleri münasebetiyle düzenlenen kutlamalarını güvence altına almak amacıyla Meğaribe tarafından Mescidi Aksa’ya baskın düzenlediklerini aktardılar. Ardından çok sayıda cemaatin yaralandığını bildirdiler. Pazar günü, Mescidi Aksa’nın avlusunda veya girişlerinde murabıt kadınlar ile Yahudi askerleri arasında arbede yaşandı. İçlerinden bazıları tutuklandı.

İslam dünyası ve uluslararası kamuoyunun gözleri önünde Yahudilerin Mescidi Aksa’ya yönelik günlük saldırıları tüm hızıyla devam etmektedir. Erkekler yerine kadınların meydan okuduklarını, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inİsra topraklarını savunduklarını görüyoruz. Haber kanalları, yayın akışı içerisinde bu sahneyi normal ve özet bir haber olarak verdiler! Kadınlar aşağılanıp darp edilirken, tutuklanıp hapse atılırken ve farklı zamanlarda Mescidi Aksa’ya sokulmazken erkek bozması yönetici ve liderler, refah, zillet ve hüsranın arkasına sığınıyorlar. Kadınlar, çağrılarını işiten Mutasım gibi kahramanların olmadığını görünce, ağlayan çocuklarını, ocak üstünde yemeklerini evlerinde geride bırakarak sokaklara döküldüler. Korunmasız bedenleri ve günahkâr saldırganların karşısında getirdikleri tekbir sesleri ile Mescidi Aksa’yı savundular. Bazı kadınlar da tutuklanma korkusuyla yüzlerini kapattılar. Aslında utanması ve yüzlerini kapatması gereken liderler ve yöneticilerdir!

Ey İslam dünyasının ordu subayları ve askerleri! Yazıklar olsun size! Mescidi Aksa’yı savunma rolünüzü üstlenen bu savunmasız ve korunmasız kadınlar sahnesi kalplerinizi ürpertmiyor mu? İçinizi sızlatmıyor mu? Yahudi askerlerin Müslüman kız kardeşlerinize uzanan kirli elleri sahnesine nasıl dayanabiliyorsunuz? Müslüman bacılarınız darp edilirken, aşağılanırken, gözaltına alınırken, uysal koyunlar gibi sizler ise uzaktan seyrediyorsunuz? Askeri rolünüz ve silahlarınız, sadece askeri geçit törenleri ile mi sınırlı? Ekselansları ve majestelerini korumakla mı, Rabbimiz Allah diyenleri ülkeden kovmakla mı sınırlı? Aranızda Mutasım gibi yiğit, Halid ve Selahaddin gibi mert komutanlar yok mu? Din kardeşlerinize yapılan tüm saldırıların ardından tek amacınız madalya ve rütbe almak mı? Nerede din düşmanlarına doğrultmanız gereken silahlarınız? Bazı utanmaz lider ve yöneticilerin yayınladığı kınama bildirileri ile mi yetineceksiniz? Ve biz emir kuluyuz, emredileni mi yaparız diyeceksiniz?

Eski bir deyiş vardır: “Uslanmayanın hakkı kötektir.” Sorgu sual eden olmadığı ve cezasız kaldıkları için Yahudilerin suç sicili Allah’a, Rasûlü’ne, dinine ve mukaddesatına karşı işlenen edepsizlikler ile doludur. Peki, bu durum karşısında siz ne yapıyorsunuz? Sahabe ve onlardan sonra atalarınızın savunmak için can ve mallarını uğruna feda ettikleri Kudüs topraklarının bugün postallar ile çiğnendiğini, avlusunda kadınların darp edildiğini görüyorsunuz. Ama yine de harekete geçmiyorsunuz? İslam’ın topraklarını peşkeş çektiğiniz, müşrikler ve kâfirlerden izzet talep ettiğiniz için yarın sizi hesaba çeken ve bunun nedenini soran İzzetin Rabbine ne diyeceksiniz? Hâlbuki izzet Allah’a, Rasûlü’ne ve müminlere aittir.

İslam’ın izzetine geri dönün. Günah ve günahkârların izzetini üzerinizden atın. Dünyanın kölesi olmak yerine efendisi olun. Eğer dünyanın efendisi olmak istemiyorsanız, bırakın ona ehil olanlar olsun. Eğer erkek ve kahraman gibi davranmazsanız, o zaman kadınlar evlerinden çıkacak, sizin yerinize geçerek Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inİsra topraklarını savunma rolünü sizden söküp alacaklardır.

وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ“Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” ^{[Yusuf 21]}