Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü, Myanmar’da cinsel taciz ve tecavüze uğramalarının ardından Bangladeş Cox’s Bazar mülteci kampında tedavi gören Rohingyalı kızların yarısından fazlasının 18 yaş, bazılarının da 10 yaş altında olduğunu bildirdi. Cinsel şiddetten kurtulanların tedavi gördüğü Kutupalong kliniğinde onlarca Rohingyalı kıza tıbbi ve psikolojik destek verildiğini ifade etti. Ancak bunların, barbar Budist güçleri tarafından tecavüz ve cinsel tacize uğradıklarına inanılanlardan sadece bir kısmı olduğunu vurguladı. Ağustos ayından beri Rohingyalı Müslümanlara karşı Myanmar’ın soykırım kampanyası sürüyor. Bu iğrenç canilerin vahşice şiddetine maruz kalan kızlar ve çocuklar, ölümden kaçmak için Bangladeş yolunu tutmuşlardır. Ancak hâlâ bu sadist saldırıların acısını ve sancısını çekiyorlar ve hâlâ kanamaları devam ediyor. Bangladeş’teki Rohingya mülteci kampında çalışan ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet konusunda uzman birinin İngiliz The Guardian gazetesine verdiği demeçte, “Üç Myanmar askeri tarafından tecavüze uğrayan ve şiddetli kanaması olan 10 yaş altında bir çocuğu tedavi ettiğini” söyledi. Tüm bunlar yanı sıra Rohingyalı kadınlar, acımasız Budist güçlerinin barbarca saldırılarına maruz kalmışlardır. Çırıl çıplak soyulup aşağılanmışlar, göğüsleri bıçaklarla doğranmıştır. Çocukları, kocaları ve babaları önünde bazı askerler tarafından ölene dek tecavüze uğramışlardır. Mahrem yerlerine sopa ya da silah sokulmuştur. Nedeni, Rohingyalı Müslümanları terörize etmek ve etnik temizlik yapmaktır. Ayrıca tecavüze uğradıktan sonra evlere kilitlenip ateşe verilen pek çok kadın ve kızların olduğu da gelen haberler arasındadır. La havle ve la kuvvete illa billah!

Ey Müslüman orduları! Kız kardeşleriniz, anneleriniz, kızlarınız Budist kasaplar tarafından en korkunç şekilde kirletilip lekelenirken, sakat bırakılırken nasıl buna dayanabiliyorsunuz? Neden onları korumak için harekete geçmiyorsunuz? Korkunç çığlıkları, utanç gözyaşları, çaresizlik ve umutsuzlukları sizi hiç mi öfkelendirmiyor? Hiç mi aklınızı başınızdan almıyor? Uluslararası toplumun yardıma mı koşmasını bekliyorsunuz? Oysa aynı uluslararası toplum, Suriye, Keşmir, Bosna, Orta Afrika ve diğer ülkelerde kız kardeşlerinize tecavüz edilirken ve İslam düşmanları tarafından lime lime doğranırken gözlerini kapattılar, arkalarını döndüler.

Ey müminlere savunmakla yükümlü olanlar! Müslüman ülkelerdeki korkak yöneticilerin komutası altında hizmet etmeyi düşünmek bile sizin hiç mi kanınızı kaynatmıyor? O yöneticiler, ümmete ihanet ettiler, onu zalimlerin ve bacılarınızın çığlıklarına kulak tıkayan yöneticilerin pençelerine terk ettiler. Bunlar, umutsuz Müslümanların temel ihtiyaçlarını karşılamaktan ve haklarını savunmaktan bile acizler. Bunun yerine onları hayvanların bile yaşamayacağı sersefil insanlık dışı kamplarda kendi kaderlerine bıraktılar. Din düşmanlarından kanınızı ve onurunuzu korumak yerine Müslüman kardeşlerinizi öldürmek için yabancı güçler adına sizi savaştan savaşa süren bu yöneticilere hizmet etmekten utanmıyor musunuz?

Ey generaller ve Müslüman askerleri! Myanmar, Filistin, Suriye, Afganistan, Keşmir, Orta Afrika ve dünya çapında diğer ülkelerdeki Müslüman çocukları, bu umutsuz durumdan kurtuluş için sizi bekliyorlar! Onların çığlıklarına kulak tıkadığınız, tecavüzcüler ve katiller ile onları baş başa bıraktığınız için Kıyamet günü Rabbe ne cevap vereceksiniz? O gün hesaptan kaçış yoktur... Sizi onursuzluk çukuruna atan, ümmete de korku, kan ve acıdan başka bir şey vermeyen bu aşağılık rejimlere olan sadakatinizi kesmeye davet ediyoruz. Ve sizi ikinci Raşidi Hilafetin kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermeye çağırıyoruz. Hilafet, ümmeti savunmak ve kurtarmak için sizi hemen seferber edecektir. Böylece siz de Halid bin Velid, Selahaddin Eyyubi ve Muhammed b. Kasım gibi büyük İslam kahramanlarının şanlı mirasına nail olabilecek, dünyada onur ve ahirette de en büyük mükâfatı elde edebileceksiniz!

Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَٰذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ وَلِيًّا وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ نَصِيرًا  “Size ne oldu da Allah yolunda ve «Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!” diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!”^{[Nisa 75]}