Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: PKu2013BAu20132012u2013RSu2013TRu20130004 H. 22 Rabi’-ul Âhir 1433
M. Perşembe, 15 Mart 2012

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir Şebabını Kaçıranlar Bizzat Devlet Birimleridir

14 Mart'ta, Başsavcı yardımcısı, İslamabad'taki Yüksek Mahkeme Başyargıcı Sayın İkbal Hamidurrrahman'ın önünde Pakistan İstihbaratı'nın (ISI) bir mesajını okumuştur. Mesajda, Pakistan İstihbaratı Hizb-ut Tahrir üyelerinin kaçırılmasına karıştığını yalanlamakta olup dahası Pakistan İstihbarat Kurumu mesajında, Hizb-ut Tahrir üyelerini silahlı ve yıkıcı faaliyetlerini yürütmek için yeraltında çalışmakla suçlamaktadır.

Hizb-ut Tahrir, devlet kurumundan gelen bu cevabı tamamen reddetmiş ve bunun, yalanlardan bir demet olduğunu açıklamıştır. Zira bugüne kadar Dr. Abdulkayyum, hala bu devlet kurumunun merkezlerindeki işkence hücrelerinde yatmaktadır. Bu kurumun, ajanları Zerdari ve Keyani vasıtasıyla Amerika'nın emirlerine binaen Pakistan vatandaşlarını kaçırdığını, onları öldürdüğünü ve cesetlerini de terkedilmiş yerlere attığını herkes bilmektedir. Bugüne kadar Keşmir'deki analar ve bacılar, parlamento binası önünde kamp kurup akrabalarının resimlerini kaldırarak ağlayıp durmaktadırlar. Ayrıca bu sadık insanlardan binlercesi, bu devlet kurumlarını yalanlamaktadırlar.

O halde Hindistan'daki Terörle Mücadele Kanunu ile Pakistan'daki Terörle Mücadele Kanunu arasında ne fark var acaba? Cihadın terör olduğunu ilan eden Hindistan kurumlarıyla İslam'ı tatbik etmek için çalışanları kaçıran ve onlara işkence eden Pakistan kurumları arasında ne fark var acaba?

Geçen yıl Temmuz ayında, Mutlan, Lahor, Ravalpindi, İslamabad ve Rahim Yar Han gibi şehirlerde birçok Hizb-ut Tahrir üyesi görgü tanıklarının önünde evlerinden ve sokaklardan kaçırılmışlardır. Nitekim bu kaçırma operasyonları bağlamında devlet kurumlarına karşı birçok anayasal davalar gündeme gelmiş olup bu davarlardan kaynaklanan baskılar nedeniyle de hükümet, en ağır işkence görmelerinin ardından birçok üyeleri serbest bırakmış ve onlara, medya organları ve yargı otoritesiyle bağlantı kurmalarının sonuçlarıyla ilgili tehditte bulunmuştur. Ancak Hizb-ut Tahrir'in cesur üyeleri, serbest bırakılmalarının ardından derhal davaları yargıya intikal ettirmişler ve kaçırılmalarının sorumlusu olarak Pakistan İstihbar Kurumlarını suçlamışlardır. Ancak bu devlet kurumları, kaçırılmasının üzerinden yedi ay geçmesine rağmen Dr. Abdulkayyum'u hala bugüne kadar serbest bırakmamışlardır. Çünkü onlar, onun serbest bırakılmasının ardından kendileri hakkında dava açmayacakları hususunda akrabalarından güvence alabilmiş değillerdir.

Bu kurumların içerisindeki Müslüman subaylara, Müslümanlara işkence etmeyi durdurmalarını öneririz. Zira onlara, Ebi Leheb ve Ebi Cehlin adımlarını takip etmeleri yakışmaz. Bu kurumların içerisindeki muhlis subaylar, Amerika'nın şimdi de Müslüman kardeşlerine karşı kullanmak amacıyla Pakistan İstihbarat Kurumu'nu Hindistan'dan çekmek için çalıştığını görmüyorlar mı? Zira Amerika, Pakistan İstihbaratının bölgesel rolüne son verdikten sonra onu, Müslüman kardeşlerine karşı kullanacaktır. Nitekim Keşmir cihadı terk edilmiş olup şimdi de Amerika Birleşik Devletleri Pakistan İstihbaratı'nı Kabileler Bölgesi ve Afganistan'daki Müslümanları katletmesi için kullanmaktadır. Buna ek olarak Amerika, kendi çıkarlarını gerçekleştirmek amacıyla üzerine daha fazla baskı uygulamak için Pakistan İstihbaratı'nı uluslararası terörist bir örgüt gibi kategorize etmektedir.

Bu kurumların içerisindeki subaylar, Amerika'ya yardım etmek için muhlis Müslümanlara işkence ettiklerini görmüyorlar mı? Oysa Amerikalıların Kur'an'ı yaktıkları, kadınları ve çocukları evlerinde katlettikleri bir sırada Pakistan İstihbarat Subayları, şereflerini satarak görevlerini garantilemektedirler. Ayrıca onlar, Amerika'yı hoşnut etmek için sadece şereflerini satmamaktalar aynı şekilde ahiretlerini de harap etmektedirler.

Bu hain yöneticilere ve yardımcılarına, Hizb-ut Tahrir şebabına zulmederek asla onları Hilafet'i kurmak için olan mücadelelerinden vazgeçiremeyeceklerini vurgularız. Ayrıca bu ajan yöneticiler ile yardımcılarının, çok yakında Hilafet'in kurulmasının ardından cürümlerinden dolayı adalete teslim edilecek olmalarını da unutmamaları gerekmektedir. Ahiretin azabı ise daha büyük ve daha şiddetlidir.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan
Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813
https://bit.ly/3hNz70q
Fax: +(92) 21–520–6479
E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER