21 Şubat 2019’da Prevolski Askeri Mahkemesi, Ufa iline bağlı Ardongkidovsk bölgesinde düzenlenen duruşma sonrası Hizb-ut Tahrir üyelerine ceza yağdırdı. Hâkim, Rusya Federasyonu Anayasası’nın 205,5. Maddesinin 1 ve 2 bendi uyarınca “terör” faaliyetlerinde bulunmak suçlamasıyla şu kimseleri cezaya çarptırdı:

1990 doğumlu Rahmonov Polat, 16 yıl.
1990 doğumlu Mehmedov Batır, 16 yıl.
1983 doğumlu Toptigan Michael, 15 yıl.
1992 doğumlu Abdulrahmanov Oral, 15 yıl.
1990 doğumlu Ziynettin Raslan, 15 yıl.
1987 doğumlu Rahmettin Raslan, 14 yıl.
1985 doğumlu Veli Hamidov Radek, 13 yıl.
1992 doğumlu Gadev Timur, 13 yıl.         
1991 doğumlu Dultibayev Vadim, 12 yıl.
1994 doğumlu Timoviev Jaroslav, 12 yıl.

Soruşturma sırasında parti üyeliğini reddeden Nunov A. ve Galiyev ise, 11 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme kararına göre hükümlüler, mahkûmiyetlerini yüksek güvenlikli cezaevinde çekecekler.

Hizb-ut Tahrir üyeleri kararı duyunca Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın kazasına rıza gösterip hep birlikte “Ümmet Hilafet istiyor” diye haykırdılar. Yüzlerinden gülümseme eksik olmadı. Duruşmaya katılan aileler ve akrabaları “Sizi seviyoruz”, “sizi bekleyeceğiz” yazılı pankartlar taşıdılar.

Bir hafta önce 15 Şubat’ta Moskova Askeri Mahkemesi, Hizb ut Tahrir faaliyetlerine katılmak suçlamasıyla dokuz Orta Asyalı genci hapse mahkûm etmişti.

Mahkeme, Zafer Nadirov, Ferhat Nadirov ve Hamid İgomiriyev’i 16 yıl, Murad Can Starov, Atabek İsa’m El Dinov, Ali John Adenayev, Aziz Hadrabayev, Sabir John Burhaneddin ve Serdarobek Sadikov’u 11 yıl hapis cezasına çarptırdı. Cezalarını yüksek güvenlikle cezaevinde çekecekler.

Adaletsizlikleri bir yana bu adli kararlar, güvenlik birimlerinin tavsiyeleri doğrultusunda verilmiş kararlardır... Bütün bu adaletsizliğe rağmen dava erleri, karardan önce mahkeme huzurunda hak sözü söylemekten çekinmediler. Basın açıklamasının doğası gereği ne yazık ki dava erlerinin mahkemede söylediklerini yazmak imkânsız. Bu yüzden bazı alıntılarla yetineceğiz:

“Bismillahirrahmanirrahim, Mehmedov Batır, salondaki herkesi âlemlerin Rabbi olan Allah’a itaat etmeye çağırdı ve “Ben Hizb-ut Tahrir İslami üyesi olduğumu bir gün bile olsun gizlemedim. Şimdi de gizlemeye niyetim yok. Ben üzerime atfedilen suçu kabul etmiyorum ve suçlu değilim... Allah, bu dünyayı yarattı. İyilikle kötülük, küfür ile iman arasında her zaman çatışma olmuştur. 2003’te Hizbi yasaklayan bu yasa nedeniyle birçok Müslüman, uzun süre zulüm ve hapis cezalarına maruz kalıyorlar. Bazıları gizlemek zorunda kaldı. Kadınlar, kocasız, ebeveynler evlatsız, babalar, çocuksuz kaldı. Ben Müslümanım ve İslam dinine inanıyorum. Rabbim Allah sözlerim yüzünden bana işkence ettiler. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğu ile sözlerimi noktalıyorum:

قَالَ لَئِنِ ٱتَّخَذتَ إِلَٰهاً غَيرِي لَأَجعَلَنَّكَ مِنَ ٱلمَسجُونِينَ “Firavun, “Eğer benden başka bir ilâh edinirsen, andolsun seni zindana atılanlardan ederim.” dedi.”^{[Şuara 29]} Burada büyük bir benzerlik yok mu? Teşekkür ederim.”

Toptigan Michael ise mahkeme salonunda olup bitenler hakkında yazdığı şiirleri okuyarak konuşmasına başladı. “Yargıcın boş gözleri insani değil, bana bakıp sanki şöyle der gibi sonsuza dek seni cezaevine göndereceğim, seni adil bir şekilde yargılamak istemiyorum. Adalet dışarıda ve burada suç yok. Ama kısmetini seçtin, sen vicdan mahkûmusun ve sana her şey yasak.”

Sonra Michael sözlerine şöyle devam etti: “Ne yazık ki Rusya’da dine davet etmek yasak değil, bu yüzden bize karşı iftira atıyorlar ve bundan daha fazlasını da yapamazsınız. Her Müslüman, Allah’ın hükümlerine göre yaşamayı hayal eder, biz hapsediliriz ve hapsedileceğiz. Sanırım bu sözlerimden dolayı hâkim ceza artırımına gidecektir. Biz hapse atılıyoruz çünkü hayal ediyoruz. Hayatınızı düşünün ey insanlar! Hayat sonsuz değil, kaçınılmaz son elbette gelecektir... Mezara girdiğimizde iki melek gelecek ve soru sormaya başlayacaklar ve onlara cevap vermek zorunda kalacağız.”

Sanıklar duruşma anında Hizb-ut Tahrir üyesi oldukları için gurur duyduklarını söylediler ve Kuran ayetleri ve Peygamberin sünneti ile delil getirdiler. Veli Hamidov Radek, mahkeme salonunda yaşananların inançlarından dolayı Müslümanlara zulmetmek olduğunu söyledi. Bu onların sebat ve güçlerini arttıracaktır. Nitekim bıçak bilendikçe keskinleşir. İslam ümmetinin gerçek evlatlarıyla birlikte yargılanmaktan gurur duyduğunu söyleyerek sözlerini noktaladı.

Bu sözleri duyan duruşma salonundaki konukların gözlerinden yaşlar boşaldı. Başka bir salondaki hâkim, kararı açıkladığında ortada suç diye bir unsurun olmadığını, bunun açıkça İslam’a karşı bir haçlı saldırısı olduğunu söylediler. Karar açıklanmadan önce Hizb-ut Tahrir üyelerinin Moskova mahkemesindeki son sözleri, hakka çağırmak oldu ve yaşananların Rusya’nın İslam’a karşı izlediği düşmanlık politikasının ürünün olduğunu kaydettiler. Bütün savunmacılar, Kuran’dan ayetlerle delil getirdiler ve geçmişi şimdiki zamanla kıyasladılar. Kuran mealinin yasaklanmasına karşı Moskova camiinde yaptığı konuşma nedeniyle birkaç ay cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakılan ve bu kez yine tutuklanan hafız Serdarobek Sadikov, İbrahim ve Musa Aleyhisselam’dan bahsetti ve Peygamberler gibi kendisinin de Allah’a tevekkül ettiğini söyledi. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

قَالَ كَلَّا إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهْدِينِ “Mûsâ, “Hayır! Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir” dedi.”^{[Şuara 62]}

Hamid İgomiriyev “terörizm” gerçeğini açıkladı ve terörizm yüzünden masum insanların öldüğünü söyledi. Terörizmin Hizb-ut Tahrir’in metodundan olmadığını, bunun haram bir eylem olduğunu belirtti. Hizbin Rusya’daki çalışmalarını, “İslam dinine davet etmek, İslam kültürünü açıklamak, İslam ümmetinin gerçekliğini belirtmek, dünyadaki siyasi gidişat hakkında fikir beyan etmek, sömürgeci ülkelerin İslam ümmetinin çıkarlarına karşı planlarını deşifre etmek.”olarak açıkladı. Devletin kuruluş metoduna şu sözleriyle delil getirdi: “Gördüğünüz gibi, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem (terörizme) başvurmadı. Kuranda Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

كُنتُم خَيرَ أُمَّةٍ أُخرِجَت لِلنَّاسِ تَأمُرُونَ بِٱلمَعرُوفِ وَتَنهَونَ عَنِ ٱلمُنكَرِ وَتُؤمِنُونَ بِٱللَّهِ “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. marufu emreder, münkerden nehyedersiniz.” ^{[Ali İmran 110]} Bu ayette Allah, Müslümanların insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olduğunu söylüyor. Dikkat edin, diğer ümmetleri yıkmak ya da zulmetmek için değil, ümmetlerin iyiliği için olduğunu belirtiyor. Bunun için biz temiz amellere çağırıyor, kötülüklerden uzak duruyoruz. İslami siyasi partiye katılmamın nedeni işte budur. Parti, tüm insanlığın iyiliğini istiyor, ancak siz Musa ve İsa Aleyhisselam’a iftira attığınız gibi partiye de iftira atıyorsunuz.”Daha sonra hâkime şöyle dedi: “Sizi görmüyor, duymuyor ya da anlamıyormuş gibi davranmamaya davet ediyorum. Her şeyin farkındasınız, sizi bu işkence mekanizmasının bir parçası olmamaya çağırıyorum... “

Son olarak Zafer Nadirov’un sözlerinden bazı alıntılar yapıyoruz: “Ben, Nadirov Zafer Gaffaroviç’im. İslami siyasi parti olan Hizb-ut Tahrir üyesiyim. İlk günden beri parti üyesi olduğumu inkâr etmedim ve bugün de bunu yapma niyetinde değilim. Çünkü parti üyeliği kişiyi suçlu veya sanık yapmaz, aksine bu, Allah’ın bir farzı ve dinimizin bir emridir... Üzerime atfettiğiniz suçlamayı kabul etmiyorum, suçumu da kabul etmiyorum. “terörist” değilim ve kimseye de askerlik eğitimi vermiyorum. Hizb-ut Tahrir, İslami siyasi bir partidir. Hiç kimse partinin terör eylemine karıştığını söyleyemez ve buna kanıt da getiremez... Biz, İslam’a çağırıyoruz, siz ise bizi terörizmle suçluyorsunuz. Bizi savunan avukatlar, bizim terörist ve suçlu olmadığımızı biliyorlar. Ama kanımca bunu umursamayacaksınız... Amacınız İslami düşünceyi yıkmak, uzun süre bizi cezaevine atmak. Ben sizi kızdırmak istiyorum. Bizden önce birçok kişiyi hapse attınız, bugün biz buradayız ve bizi de hapse atacaksınız ama bu bizi korkutamaz, çünkü bütün Müslümanları hapse atamayacaksınız. Bugün Rusya İslam’la savaşıyor, ama bilin ki İslami fikir, isteseniz de istemeseniz de mutlaka zafere ulaşacaktır. Bu, Allah ve Rasûl’ünün bir vaadidir. Kuran insanlığı karanlıktan aydınlığa çıkarmak için gönderilmiştir. Son olarak diyorum ki adalet zafere ulaşacaktır. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.”

Burada daha söylenecek bir söz yok.

Bu 10 Müslüman genç İslam'ı bir hayat nizamı olarak tatbik etmeye çağıran Hizb-ut Tahrir ile çalıştıkları için 16 yıla varan cezalara çarptırıldılar.