Bajnews gazetesinin güvenilir bir kaynaktan aktardığına göre Adalet Bakanı, geçici Bakanlar Kurulu’na Ceza Kanunu’ndaki “irtidat” ile ilgili 126. maddenin yürürlükten kaldırılması, anayasal belgede yer alan haklar bildirgesi paralelinde kişiler ve toplulukların tekfir edilmesini suç sayan yeni bir yasanın yapılması talebiyle bir önerge sundu. Sadece Müslümanlarla sınırlı olması koşuluyla (içki ile ilgili) 79. maddede değişiklik yapılması gerektiğini belirtti. Kaynak, iptal edilen maddelerin, 152. (müstehcen ve ahlaksız eylemler), 153. (Ahlaksız gösteriler) ve 154. maddeler (fuhuş)olduğunu iddia etti.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Kadın Kolları olarak biz, şunu beyan ediyoruz:

Adalet Bakanı, sayıları az olmasına rağmen Sudan’daki gayrimüslimlerin tekfir edilmemesi gerektiğini belirtti. Oysa gayrimüslimlerin sözde özgürlükleri, ülkedeki halkın çoğunluğunun dini olan İslam’a yaşam hakkı tanımaz, yürürlükten kaldırılan şeri hükümler de dâhil olmak üzere halkın istediği sisteme göre yaşama haklarını garanti etmez. Bakan, değiştirilen maddelere egemen olan ve Sudan halkının çoğunluğunun (%95) inandığı İslam hükümlerini ortadan kaldıran özgürlük prensibinden kaynaklanan bu yasama felsefesinin açık izlerini dikkate almadı. Geçiş hükümeti, din ve kişisel özgürlüğü içeren kapitalist Batı düşüncesini benimseyerek açıkça laikliğini ilan etti. İslam düşmanı olan, kâfirliğe, ateizme, fasıklığa ve ahlaksızlığa kapı aralayan özgürlükler ilkesinin menşei, Batının Sudanlı yöneticilere verdiği direktiflerdir, Allah’ın Şeriatını seven Sudan halkının kanaatinden doğmuş değil. Bu yeni bir şey değil. Batı, sözde bağımsızlıktan bu yana ümmetin değerlerini yansıtan bir hukuk sisteminin yokluğundan kaynaklanan Sudan’daki siyasi, sosyal ve ekonomik boşluğu doldurmak için kendi uygarlığını dayattı. Ayrıca toplumda entelektüel bozukluk yaratmak için siyasi, ekonomik ve sosyal yapıyı da deforme etti. Böylece Sudan da dâhil olmak üzere tüm Müslüman ülkelerde Batılı düzenlemeler ve yasalar geçerli oldu. Bunu sadece kendisini temsil eden, ümmeti temsil etmeyen zayıf hükümetlere baskı yaparak gerçekleştirdi.

Ey Müslümanlar! Bilin ki Batı mevzuatını uygulamak için yapılan bu baskının sonu yok. BBC’ye göre Uluslararası Af Örgütü “Yetkililerin, 1991 yılı Ceza Kanunu’nda özellikle alkol tüketimini ve dolaşımını düzenleyen 77 ve 78 maddeleri, rıza ile cinsel ilişki, kıyafet kuralı ve bireylerin özel yerlerdeki davranışlarıyla ilgili diğer hususlar da dâhil olmak üzere sözde “ahlakı” düzenleyen 145-158 maddeleri değiştirmeleri gerektiğini.” söyledi. Örgüt, Sudan hükümetini “Maputo Protokolü olarak bilinen Afrika İnsan ve Kadın Hakları Şartı Protokolü ve BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi de dâhil olmak üzere kadın hakları ile ilgili önemli enstrümanları onaylamaya” çağırdı.

Yasama yalnızca Allah’a aittir.

إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ أَمَرَ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا إِيَّاهُ “Hüküm ancak Allah’a aittir. O, kendisinden başka hiçbir şeye tapmamanızı emretmiştir.”^{[Yusuf 40]} Allah’tan başka kimse helal ya da haram kılamaz. Yasamayı insana ait kılmak, İslam’da büyük bir suçtur. Tirmizi, Adiyy b. Hatem’den rivayet ettiğine göre

أتيت النبي -صلى الله عليه وسلم- وفي عنقي صليب من ذهب. فقال: يا عدي اطرح عنك هذا الوثن، وسمعته يقرأ في سورة براءة: {اتخذوا أحبارهم ورهبانهم أربابا من دون الله}. قال: أما إنهم لم يكونوا يعبدونهم، ولكنهم كانوا إذا أحلوا لهم شيئًا استحلوه، وإذا حرموا عليهم شيئًا حرموه.  “Boynumda altından bir haç takılı iken Nebi yanına vardım. Bunun üzerine “Ey Adiyy! Boynundan o haçı çıkar”buyurdu. Bende çıkarıp attım. Sonra yanına vardığımda Beraa süresini okuyordu. Sonra şu ayeti okudu: “Allah’ı bırakıp, hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i rab edindiler.” Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem de “Aslında onlar, bunlara tapınmadılar, ancak bunlar (Allah’ın haram ettiği bir şeyi) kendileri için helal kılınca hemen helal addediverdiler, (Allah’ın helal kıldığı bir şeyi de) kendilerine haram edince hemen haram addediverdiler.” buyurdu.”

Batı felsefesi endeksli yasalar altında mevzuatta gerçek bir değişiklik olamaz. Batının akil insanları bile bu kanunların getirdiği ezici ve boğucu krizlere çözüm arıyorlar.

Gerçek istikrar, huzur ve iyi bir yaşam, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinde İslam uygulandığında ancak mümkün. Çünkü tüm kurumları, organları, sistemleri ve anayasası şeri hükümlere dayalıdır. Şeri hükümleri de ümmetin akidesi olan İslam akidesinden fışkırır.