Pazartesi, 23 Muharrem 1446 | 2024/07/29
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SD–BA–2016–RS–TR–42 H. 14 Ramazan 1437
M. Pazar, 19 Haziran 2016

Hizb-ut Tahrir’in Askala Turizm Kompleksinde Düzenlediği İftar Programında Hizb-ut Tahrir Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsü Tarafından Yapılan Konuşmanın Metni

Allah Subhânehu ve Teâlâ Peygamberimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i İslam dini ile tüm insanlığa göndermiştir. İslam dini, ibadet, ekonomik, yönetim ve politik vb. hayat sistemleri içermektedir. Bu sistemleri pratik olarak uygulayan Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem, kendisinden sonra Raşidi Hilafet olacağını, onun dinin bekçiliğini yapacağını ve âlemlerin Rabbinin hükümleriyle dünyayı siyaset edeceğini açıklamıştır. Hilafet Devleti yıkılana kadar yüzyıllarca durum bu şekilde devam etmiştir. Hilafet yıkılınca İslam toprakları parçalanıp sömürgeci kâfir tarafından yönetilmiş, Müslümanlar akıllarına onun düşünce ve kültürü hâkim olmuştur. Öyle ki Müslümanlar, hakkı batıl, batılı da hak olarak görmeye başladılar.

İşte batılın azgın dalgaları arasında Hizb-ut Tahrir, ümmetin kâfir düşünce ve sistemlerinden kurtuluş bayraktarlığını yapmıştır. Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için ümmetle birlikte çalışmaya devam etmiştir. Ümmete birlik ve prestijini, liderlik ve önderliğini geri kazandırmak istemiştir. Ümmet, sahip olduğu doğru fikirler, üstün kavramlar ve hayat sistemleri sayesinde İslam inancına dayalı olarak tüm sorunları çözebilecek güçtedir. Hizb-ut Tahrir’in davetinin ulaştığı her Müslümana bu daveti düşünmek, derin aydın düşünceyle gerçeğe ulaşmak için aklını çalıştırmak, gerçeği benimsemek, gerçek için çalışmak bir zorunluluktur.

İslami hayatı yeniden başlatmak için şeri yolla Hilafeti kurmak, sadece Hizb-ut Tahrir’e değil, bütün Müslümanlara farzdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ عَمَّا جَاءَكَ مِنَ الْحَقِّArtık, Allahın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp da onların arzularına uyma.[Maide 48] Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyuruyor:

وَمَنْ مَاتَ وَلَيْسَ فِي عُنُقِهِ بَيْعَةٌ مَاتَ مِيتَةً جَاهِلِيَّةً“Kim de boynunda biat olmadan ölürse cahiliye ölümü ile ölür.” [Müslim] Bu yüzden hem cahiliye günahından kurtulmak, hem de ümmeti kalkındırmak için Hilafeti kurmak ve bu yolla İslam’ı hayata geri getirme davasına hizmet etmek için bütün enerji ve potansiyelini sarf etmek her Müslümana farzdır.

Hizb-ut Tahrir olarak biz, İslam ümmetini kalkındırmak için İslam doktrini temelinde derin mükemmel bir projeye sahibiz. İncelemek, benimsemek ve şeri yolla iktidara taşımak için bu projeyi tüm ayrıntılarıyla ümmetin takdirine sunuyoruz.

Bu kalkınmacı proje, İslami düşüncedir. Hüküm ve çözümleri mevcut hayat gerçekleriyle örtüşmektedir. Haydi, aklımızı ve kalbimizi özgürleştirip bu projeyi incelemeye koyulalım. Şu dört beladan sakınalım:

Birincisi: Laiklik, demokrasi gibi sağlıklı temele dayanmayan bazı önermelere sarılma belası. Bu tutunma gerçekten kaçınmanın bir nedenidir. Biz, kutsal olmayan fikirlere kutsallık atfedenleri, gerçeğe ulaşmak için inandıkları bu düşünceyi ameliyat masasına yatırmaya davet ediyoruz.

İkincisi: Sapmalar ya da özellikle iktidara ulaşan bazı İslam davetçilerinin zayıflığı nedeniyle oluşan görüş ve önyargı belası. Bu görüş ve önyargılar, İslam davasını taşıyanlar karşısında düşmanca tutum oluşturmaktadır. Bu kimseler, görüş ve önyargılar çıkmazından kurtulup Hizb-ut Tahrir’i dinlemeli ya da onun yazdıklarını okumalıdır. Nerede olursa olsun gerçeği arayanla iletişime geçmeyi kendisine bir görev atfeden Hizb-ut Tahrir gençleri ile hikmetli bir tartışmaya girmelidir.

Üçüncüsü: Sözde tarafsızlık belası. Aslında medyanın tarafsız olduğu söylenir. Oysaki bu hayaldir, çünkü insan doğası gereği etrafındaki gerçekler ve olaylara ilişkin bir tutum ve görüş belirler. Özellikle Müslüman, görüş ve tutumunu, kapris ve çıkarlarına değil, akidesi esasına bina eder. Sonra bu olaylara yönelik tavrını, inancının belirlediği hükümlerden alır.

Dördüncüsü: Ölçeklerdeki dengesizlik belası. Bir fikir ya da bozuk vaka, başka bir fikre göre kıyaslanırken o fikrin temeline ve bu fikrin soruna uygun düşüp düşmediğine bakılır. Bu yüzden Hizb-ut Tahrir’in fikirlerinin doğruluğunu diğer fikir ya da kâfir Batının fikirlerine göre kıyaslayanlara deriz ki, bu yanlış bir ölçektir. Çünkü fikrin doğruluğu, temele göre verilir. Yani bu fikrin neşet ettiği akide ve bu fikrin sorunun çözümüne uygun düşüp düşmediğine göre verilir. Bu nedenle Hilafet ile demokrasi mukayese edilmez. Hilafet, İslam akidesi ve yönetim sorununa ideal çözüm olup Allah’a kulluğu gerçekleştirdiğine göre kıyaslanır.

Musab b. Umeyr, Üseyd b. Hudayr’dan ne talep etmişse, Hizb-ut Tahrir de gazeteciler ve tüm Müslümanlardan onu talep ediyor. Hatırlayın daha müşrikken mızrağı çekip gelen Hudayr, Musab’a der ki: Niye akıllarımızı aptal yerine koyuyorsun, ilahlarımıza küfrediyorsun, zayıflarımızın aklını çeliyorsun. Eğer yalnız kalmak istiyorsan, söyle ki seni yalnız bırakalım. Aksi halde kendini ölü kabul et.Onun bu sözüne Musab b. Umeyr şu cevabı verir: “Hele gel otur da bir dinle. Eğer hoşuna giderse, kabul edersin, gitmezse, çekip gideriz.Üseyd b. Hudayr akıllı ve zeki biriydi, şöyle dedi: Doğru söylüyorsun.

 

Değerli gazeteciler ve seçkin konuklar!

 

Hizb-ut Tahrir de der ki hadi oturup bir dinleyin. Eğer hoşunuza giderse, kabul edersiniz, gitmezse, çekip gideriz. Bu durumda sizin Allah Subhânehu ve Teâlâ huzurunda zimmetinizi temize çıkarmak için argümana ihtiyacınız var. İnsaflı davranan akıllar ve duyan kulaklar yok mu?

La İlahe İllallah Muhammedün Rasûlullah kelimeyi şehadetini getiren her gazetecinin kalemi Batılın karşısında kılıç olmalı, dili de gerçek ve hakkı nutuk etmelidir. Allah konusunda hiçbir kınayıcının kınamasından korkmamalıdır. Gazetecilik işi, siyaset gibidir. Gazetecilikte korkak ya da ürkekliğe yer yoktur. Nasıl olsun ki, gazetecilik yorucu, zorlu ve gerçek için kurban olmayı gerektiren bir meslektir.

Son olarak biz, herkesi Hizb-ut Tahrir’in kalkınmacı projesini incelemeye davet ediyoruz. Hizbin bu projesi, yönetim, ekonomi, ictimaî, eğitim ve dış politikada detaylı bir projedir. Bu proje, Hizb-ut Tahrir’e özgü değildir, ümmetin projesidir. Her Müslüman onun için çalışmalıdır. Allah, oruç, ibadet ve Salih amellerimizi kabul ve makbul eylesin.

ve’s Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan
Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07
http://www.hizb-sudan.org/
E-Mail: [email protected]

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER