Pazar, 22 Muharrem 1446 | 2024/07/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SRu2013BAu20132012u2013MBu2013TRu20130013 H. 13 Ramazan 1433
M. Çarşamba, 01 Ağustos 2012

-Basın Açıklaması- Şam'ın "Cedide Artuz" Kırsalı: Helak Olmuş Beşar'ın İşlemiş Olduğu Korkunç Bir Katliam Silsilesi ve Onun Cürümlerini Örten Amerika'nın Gözetiminde Devam Eden Uluslararası Bir Komplodur

Şam, 13. Ramazan 01.08.2012 Çarşamba günü, Meydan Mahallesi, Kabru Atike ve es-Seyyide Zeyneb ile el-Kadem Mahallesi'ndeki katliamların ardından derinden etkileyen korkunç bir katliama tanık olarak uyanmıştır... Bu katliam, sadece herhangi bir insanî özelliği bulunmayan vahşilerin yapabileceği bir katliamdır. Nitekim Artuz, beş gündür yeniden kuşatma altına alınmış olup kasap Beşar ile iradelerini kırmak ve ayaklanmalarını ortadan kaldırmak ve özellikle de başkanlarının önünde cürümsel değerlerini kanıtlamak isteyen yeni bir kriz hücresi oluşturmak amacıyla insanları katletmek için çeşitli planlar yapan kriz hücresi mürettebatından onunla birlikte olanların karakteristik özellikleri haline gelen gelişigüzel bombalamalar başlamıştır. Sonra da evlerin yanması ve sakinlerinin başlarına yıkılmasıyla sonuçlanan bombalamanın ardından ordu güçleri ve mücrim şebbihaları, emniyette olanları katletmeye çalışmak ve masum kanlarını dökmek için şehre girmişlerdir. Nitekim bu çeteler, şehre ulaşır ulaşmaz el-Cedide bölgesinin birkaç tanınmış ailesinden olan gençlerimizi katletmişler, cesetlerini Rus yapımı askerî arabaların kuyruklarına bağlamışlar, soğukkanlılıkla şehrin dört bir tarafını dolaştırmışlar ve sonra bunun ardından da emniyette olan evleri basmışlar ve katletmede "mükemmelleşmiş" çeşitli araçlarla karşılarına çıkan tüm insanları öldürmeye başlamışlardır. Dolayısıyla insan türüne ait olmadıkları gibi insanlıkla da hiçbir ilgisi olmayanlar, kendi gösterdiklerinin dışında bir yol bırakmamışlardır. Nitekim bu, katiller ile  binaların üstüne yayılan ve keskin nişancı olan başka bir tür suikastçıların geniş bir şekilde yaygınlaşmasıyla çakışmaktadır. Bu suikastçılar, mücrim Beşar'ın çetesinin cehenneminden kaçmaya çalışan yada ailelerine yardım etmeye veya onları kurtarmaya çalışan herkese ateş açarak cürümlerini tamamlamaktadırlar. Böylece bir kısmı yanmış, bir kısmı sakat bırakılmış ve bir kısmı da kelepçelenmiş olan cesetler, yerlere, sokaklara, çiftliklere ve evlere yayılmışlardır. Aynı şekilde ordu, şehrin bariyerlerinden kaçmaya çalışan iki ailenin hepsini idam etmiştir.

Suriye'de işlenen korkunç cürümler, Beşar ve detaylarıyla birlikte kriz hücresi mürettebatının birlikte planladıkları sistematik cürümlerdir. Dolayısıyla Suriye'deki ayaklanmanın ulaştığı noktayı gözlemleyen bir kişi, Beşar ve onunla birlikte olanların sonlarının yaklaştığını hissetmeye başladıklarına, onlar üzerindeki halakanın daralmaya başladığına, onlara yakın olarak sadece Şam'ın kaldığına ve orada bir ayrılık savaşı olacağına ulaşacaktır. Bu nedenle onlar, olası riskleri kendilerinden uzaklaştırmak için gerek burada gerekse kırsallarındaki cürümlerini iki katına çıkarmak istemektedirler. Bunun için onlar, rejimin zulmünden dolayı halkları "el-Cedide" civarına kaçan "Şam-Mademiye'de" katliam işledikleri gibi onları takip etmekteler ve onları öldürmekte aşırıya kaçmaktadırlar. Ayrıca onlar, ayaklanmanın yanında yer almalarından dolayı intikam almak için et-Tedamun Mahallesi ile çevresindekilerin "varlıklarını ortadan kaldırma" vaadinde bulunmaktadırlar. Bu mahallede, aralarında işgal edilmiş Kolon'dan ve gasbedilmiş Filistin'den göç edelerinde bulunduğu Şam halkının karışımından oluşanların yaşadıkları ve sakinlerinin nüfusunun yarım milyonu aştığı bilinen bir durumdur.

Hizb-ut Tahrir olarak bizler, cürümün başı Beşar'dan, kriz hücresinden ve sizleri gittiğiniz yoldan vazgeçirmek için bu sistematik cürümleri işleyen şebbihalarından korkmuyoruz. Zira sizler, imanınız ve sabrınızla, başta Amerika olmak üzere mücrim Suriye rejimine yardım eden uluslar arası komplolara galip geldiniz. Nitekim uluslar arası toplum ile Batı'nın ajanı olan ve dinleri ile halklarına hainlik eden Arap ülkeleri sistemlerinin bir talebi olduğu açıkça ortaya çıkan bu komplo, Beşar'ın istifa etmesini ve kendisi ile ailesinin de onurlu bir şekilde çıkmasını garantilemek içindir. Peki bu, Amerika'nın ajandasını uygulayan mücrim Beşer için bir ödül mü yoksa ona verilmiş bir ceza mıdır?!... Bizler, sizler için ne Beşar'dan nede kriz hücresinden korkuyoruz. Zira onlar, kendilerine emreden ve nehyeden Amerika'nın araçalarıdırlar... Ancak bizler, sizler için bu komplonun başı olan bu Amerika'dan korkuyoruz. Çünkü o, şu iki hususu gerçekleştirmek için uluslararasına ağırlığını koymaktadır: Birincisi: Kendisi için Beşar gibi olan alternatif bir ajan türetmek. İkincisi: İslam'ı, özellikle de Hilafet'i Suriye'de cereyan edenlerden dolayı yönetime varis olmaktan uzaklaştırmak. Bu korku, Amerika'dan "İsrail'e", Avrupa devletlerine, Rusya'ya, Çin'e, Müslümanların hain ajan yöneticilerine ve laik dış muhalefete kadar herkes tarafından paylaşılan bir korkudur... Dolayısıyla Suriye'deki Müslümanlara dönük uluslar arası komplonun arka planı işte budur.

Müslümanların, bu komploya yönelik tutumunun esası, Hâlık, Müdebbir, el-Kavî, el-Aziz, müminlerin yardımcısı, el-Cebbar ve el-Muntakim bir tek Allahuteala'ya olan imandır... Yine nusretin, sadece Allah'tan geleceğine olan imandır. Zira Allahuteala, şöyle buyurmaktadır:

أَمَّنْ هَـٰذَا ٱلَّذِى هُوَ جُندٌ لَّكُمْ يَنصُرُكُمْ مِّن دُونِ ٱلرَّحْمَـٰنِ إِنِ ٱلْكَافِرُونَ إِلاَّ فِى غُرُور أَمَّنْ هَـٰذَا ٱلَّذِى يَرْزُقُكُمْ إِنْ أَمْسَكَ رِزْقَهُ بَل لَّجُّواْ فِى عُتُوٍّ وَنُفُور أَفَمَن يَمْشِى مُكِبّاً عَلَىٰ وَجْهِهِ أَهْدَىٰ أَمَّن يَمْشِى سَوِيّاً عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍٍ "Rahman olan Allah'a karşı şu size yardım edecek askerleriniz hani kimlerdir? Kafirler ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadırlar. Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verebilecek olan kimdir? Hayır, onlar azgınlık ve nefrette direnip durmaktadırlar. Şimdi (düşünün bakalım), yüz üstü kapanarak yürüyen mi (varılacak) yere daha iyi erişir, yoksa doğru yolda düzgün yürüyen mi?" [Mulk 20 21 22]

İyi biliniz ki; şayet İslamî Hilafet Devleti mevcut olursa ve şayet yönetici de Müslümanların Halifesi olursa bu şekilde olacaktır.

Zaten Hilafet Devleti'nden başka kim Müslümanların evlatlarından olan mustazaflara yardım etmek için orduları harekete geçirecek ki? İslamî Devlet'ten başka kim Beşar, zümresi ve rejimi gibi Allah'ın düşmanlarına unutamayacakları bir ders verecek ki? Bu nusret ile Mekke fethedilecek, Allah'ın düşmanları Ömeriyye'den söküp atılacak ve Filistin Yahudilerden engellenecektir... Ancak Hilafet Devleti'nin Arap ve Türklerden oluşan Allah'ın düşmanları hainlerin elleriyle 1924 yılında yıkılmasından bu yana İslamî ümmet, bir zulümden diğer bir zulme bir ölümden diğer bir ölüme ve bir katliamdan diğer bir katliama maruz kalmıştır. O halde başının yok edilmesinin ve geriye kalan mücrimlerinin güzelleştirilmesinin ardından katil rejimin devam etmesini kabul ederek daha önceki trajediyi tekrar ettirmeyiniz. Dahası Amerika'nın "devlet erkanları" olarak adlandırdığı rejimin bütün erkanını geri dönmemek üzere kökünden söküp atmak kaçınılmazdır. İslam Devleti'nin nasıl kurduğunu, işleri nasıl gözettiğini, tebayı nasıl idare ettiğini ve Müslümanların izzetini nasıl koruduğunu bildiğimiz Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in devletini devam ettirmek için yeniden Şam'da İslamî Raşidi Hilafet Devleti'nin kurulması da kaçınılmazdır. Zira es-Sâdık-ul Masdûk, şöyle buyurmuştur:

الإمام جنة يقاتل من ورائه ويتقى به "İmam [Halife], bir kalkandır. Onunla korunulur ve onun arkasında savaşılır."

Şam halkının istediği işte budur. Bu nedenle Aleyhi's Salatu ve's Selam Şam ve halkı için bereket ve hayır duasında bulunmuştur. Dolayısıyla bizler, Allah'ın izniyle bu üzüntünün yok olacağından, sabahın çok yakın olduğundan ve mübarek topraklarımıza dökülen bu tertemiz kanların, Allahuteala'nın izniyle gelmekte olan nusretin müjdecisi olduğundan eminiz. Nitekim Allahuteala, şöyle buyurmaktadır:

أَمْ حَسِبْتُمْ أَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُمْ مَثَلُ الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ مَسَّتْهُمْ الْبَأْسَاءُ وَالضَّرَّاءُ وَزُلْزِلُوا حَتَّى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ مَتَى نَصْرُ اللَّهِ أَلاَ إِنَّ نَصْرَ اللَّهِ قَرِيبٌ "Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden Cennete girivereceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öylesine sarsılmışlardı ki nihâyet Rasul ve beraberindeki mü'minler diyordu ki: "Allah'ın nusreti ne zaman?" Dikkat edin, şüphesiz ki Allah'ın nusreti yakındır." [el-Bakara 214] Azim olan Allah, doğru söyledi.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: +8821644446132 Skype: TahrirSyria
www.tahrir-syria.info
E-Mail: [email protected]

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER