BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın fiyaskoyla sonuçlanan ve kabul görmeyen savaşı dondurma planının ardından yeni yeni girişimler ortaya atıldı. İşte bu girişimlerden bir yenisi de mücrim rejim ile ateşkes yapmaktır. Bu ateşkesin amacı, uluslararası özel temsilcinin başarısız olduğu hedefi gerçekleştirmek, devrimin, rejimi devirmesine ve yeryüzünde Allah’ın yönetimini kurmasına engel olmak ve Müslümanlara karşı işlenen suçları müzakere etmek için rejimle aynı masada etrafına oturmaktır. Ateşkes için ileri sürülen bahane de Müslümanların akan kanını durdurmaktır. Söz konusu ateşkes ile bazı savaş bölgelerinde, özellikle başkent Şam’ın batı kırsalında devam eden çatışmaların dondurulması amaçlanıyor. Aslında gruplar, koşullar ne olursa olsun ateşkes yapmaktan ziyade Şam üzerindeki baskıyı artırmalıydı. 

Bu ateşkes, uluslararası kamuoyunun dikkatinin rejimin suçlarından terörle mücadeleye çevrildiği ve BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın güvenlik, koruma ve terörizmle mücadele kapsamında ele alınacak dört maddelik planı üzerinde anlaşma sağlandığı bir anda imzalandı. İşte ateşkesin tehlikesi buradan geliyor. Bu ateşkes, gerçekten rejim ve onun arkasındaki kâfir Batı için bir zaferdir. Çünkü Zebadani kolayca teslim ediliverdi. Oysa zillet kanının akıtılmasını durdurmak için Zebadani’yi teslim etmek yerine, Zebadani’yi kurtarmak uğrunda kanlar sarf edilmeliydi. Dahası, akan kanların durdurulması, zorba rejimin ortadan kaldırılması ve yeryüzünde İslam yönetiminin kurulmasıyla olur.

Rejim ile ateşkes yapmak, diğer bölgelerde de ateşkes yapılmasına kapı aralar. Böylece uğruna beş yıldır kanların akıtıldığı, kurbanların verildiği devrimin tasfiyesi gerçekleşmiş ve bölgeler, Müslümanlar hakkında ne bir yakınlık ne de bir zimmet gözetmeyen, verdiği sözde durmayan mücrim rejime birbiri ardına teslim edilmiş olur. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve sahabe RadiyAllahu Anh Ebu Talib vadisinde çok sıkı bir kuşatma ile karşı karşıya kalmışlardı. O kadar ki açlıktan ağlayan çocukların sesi vadinin ötesinden duyuluyordu. Ama yine de ateşkes ve müzakere yapılmadı. Aksine Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, sahabesine sabır telkin etmiş ve Medine’de İslam Devletini kurana kadar davetine devam etmişti.

Ey mübarek Suriye devrimi Müslümanları! Ateşkes ve müzakere, rejimi devirmez, hatta zayıflatmaz bile. Kutsal Şam topraklarındaki Müslümanların acı ve sıkıntıları için yegâne çözüm, safları sıkılaştırmak, Allah Subhânehu ve Teâlâ’yı razı eden tertemiz ve berrak siyasi proje etrafında toplanmak ve yılanın başını ezmek için Şam’a doğru yönelmektir. Rejimle yapılan ateşkes, onun ömrünü uzatacak ve dolayısıyla Müslümanların sıkıntıları da uzayacaktır. Zebadani’de sağlanan ateşkes ile önlendiği düşünülen varil bombaları, kuşkusuz diğer bölgelerde, daha fazla şehit ve yaralı vermek amacıyla kullanılacaktır. Şam tiranının cezaevlerinden ateşkes ile salıverilecek tutukluların kat be katını mücrim rejim kısa süre içinde yeniden tutuklayabilir. Bu kısmi çözümler, ne ondurur ne de öldürür.

Hizb-ut Tahrir / Suriye Vilayeti olarak biz, tüm grupları mücrimler ile yapılan her türlü ateşkesi reddetmeye çağırıyoruz. Aksi takdirde rejimi için rejimin bölgelerini koruyan rejim muhafızları haline dönüşeceklerdir. Ateşkesi bozmamak bahanesiyle o bölgeleri kurtarmaya çalışan herhangi bir girişime engel olacaklardır. Filistin’de olanlar sizin için bir ibret olmalıdır. Öyle ki Filistinli gruplar, bir anda Yahudi güvenlik görevlileri haline geliverdiler. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

فَلَا تَهِنُوا وَتَدْعُوا إِلَى السَّلْمِ وَأَنْتُمُ الْأَعْلَوْنَ وَاللَّهُ مَعَكُمْ وَلَنْ يَتِرَكُمْ أَعْمَالَكُمْ

 “Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O amellerinizi asla eksiltmeyecektir.”^{[Muhammed 35]}