Allah Subhânehu ve Teâlâ Muhkem Kitabında şöyle buyurdu:

وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكَ“Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından seni şaşırtmalarından sakın.” ^{[Maide 49]} Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurdu:

وَإِنَّمَا الإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ“İmam bir kalkandır, arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” ^[Buhari] İman kalkandır demek, örtü gibi demektir. Çünkü imam, düşmanın Müslümanlara zarar vermesini ve insanların da birbirlerini öldürmesini engeller, İslam’ın özünü korur.

Ey Suriye halkı! Ey Huda Peygamber Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hakkında şöyle buyurduğu kimseler!

إِذَا فَسَدَ أَهْلُ الشَّامِ فَلَا خَيْرَ فِيكُمْ“Şam halkı bozulunca, sizde hayır yoktur.”^[Tirmizi] Hiç şüphe yok ki bu günlerde bütün kalpleri hüzne boğan elim bir hadisenin yıldönümünü yaşıyoruz. Yani 28 Recep 1342 yılında İngiliz ajanı mücrim Mustafa Kemal tarafından Hilafetin yıkılışının 95. yıldönümüdür. O zamandan beri de biz, kurtlar sofrasındaki öksüzler gibi olduk. Kâfir Batı, devletimizi elliden fazla paçavra devletçiğe böldü. Her bir paçavra devletçiğin tepesine de kendi çıkarlarını koruyan ve insanlara azgınlık yapan bir ajan dikti. Her ülkeye ait ulusal bir marş bir de bayrak verdi. Yetinmedi, sömürgecilik bu bayrağı kendi elleriyle çizdi. Çizdi ki Müslümanlar, bir gün tek bir devlet altında, Hilafet devletinde, izzetli yaşadıklarını unutup gitsinler. Topraklarımızı yakıp yıkan, haysiyetimizi çiğneyen, kanlarımızı akıtan ve bedenlerimizi parçacıklara ayıran işte bu kâfir Batıdır. Sonra şerli yöneticiler tarafından kızgın demir ve ateşle yönetilmeye başladık. Tek bir Halife, tek bir devlet ve tek bir ordunun gölgesi altında onurlu bir hayat ve iyi bir yaşamın ardından acı ve sefalete gömüldük.

Biz burada ağlamak ve sızlamak, ağlatmak ve sızlatmak için Hilafetin yıkılış yıldönümünü anacak değiliz. Anıyoruz ki gayretimizi ve gayretlerinizi bileyelim. Hilafeti yeniden diriltmek için özveriyle çalışan kardeşlerle beraber ciddi bir çalışmaya girelim. Hilafet, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın vaadini, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in de müjdesidir. Ebu Davud’un Huzeyfe’den rivayet ettiği bir hadise göre Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ“Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.” Dikkatli ve uyanık olun. Sakın caniler devriminizi çalmasın. Sakın Hilafetten başka bir şeye razı olmayın. Hilafet, Rabbinizi razı eder, sizi izzetinize yeniden kavuşturur, fedakârlıklarınızı taçlandırır... Allah’ın izniyle elbette ki Hilafet, dirilecektir. Biz onu yakinen görüyoruz, çünkü alametleri ufukta belirdi. Allah Subhânehu ve Teâlâ onu bizim ve sizin ellerinizle nasip eylesin. İşte çalışanlar, bu büyük onura nail olmak için çalışsın.

Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}