Başbakan Hişam El Meşişi, 18 Ekim 2020 Pazar günü televizyonda yaptığı konuşmasında, 2020 mali bütçesindeki açığın yüzde 14’e ulaştığını söyledi. 2021 bütçesi için finansal kaynakların mali reform ve borçlanma yoluyla seferber edileceğini belirtti. Bir hükümet yetkilisi, 16 Ekim 2020 Cuma günü Reuters’e verdiği demeçte, önümüzdeki yıl ülkenin borçlanma ihtiyacının, tahminen 19,5 milyar dinar olduğunu ve 16,5 milyar dinarlık kısmının dış kredi olduğunu söyledi. Önceki hiçbir hükümet, bu miktarda bir borçlanmaya cesaret edememişti.

Başbakan konuşmasında kamu maliyesinin çok zorda olduğunu, çözümün kutunun dışından gelmesi gerektiğini itiraf etti. Bu, benzeri görülmemiş, yani önceki hükümetlerin alışageldiklerinden başka çözümler benimsemek gerektiği anlamına geliyor. Bu ise sömürgeci şirketlerin hesapsız kontrolsüz yağmaladığı Müslüman Tunus halkına ait petrol, gaz ve mineralleri geri almak için hayatı bir karar almayı, ülkeyi açıklanmamış iflasa götüren kapitalist sistem yerine ümmetin akidesinden fışkıran ekonomik sistemi benimsemeyi gerektiriyor. Ancak Başbakan yeryüzüne çakılıp kaldı ve öncekilerin yolunu takip etti. Bu nedenle, paralarını soymak ve vergi reformu adı altında daha da yoksullaştırmak için gözünü insanların cebine dikti. Vergiler, Müslüman Tunus halkının omuzundaki yükü daha da ağırlaştıracaktır. Kaldı ki vergi İslam’a göre haramdır. Zira Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لَا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ صَاحِبُ مَكْسٍ “Meks sahibi cennete giremez.”

Başbakan, öncekiler gibi uluslararası finans kurumlarından borçlanma politikasını izleyerek Tunus halkının ateşe atıyor. Halkı bir daha asla çıkamayacağı kapalı bir kutuya sokuyor. Daha fazla kredi, daha fazla borç ve daha fazla yoksulluk demektir. Borç veren ülkeler, ülkeyi borca sokmayı, böylece emirlerine uymayı ve kendi gelişim modelini takip etmeyi hedefliyor. Zorunlu olarak bu, ülkenin zenginliğinin ve ekonomik potansiyelinin tükenmesine yol açacaktır. Yakın uzak herkes biliyor ki, IMF ve Dünya Bankası, büyük güçlerin dünya ülkelerinin işlerine müdahale etmek için kullandığı sömürgeci kurumlardır. Ülkeleri sürekli borç batağına boğuyorlar ve ekonomik bağımlılık empoze ediyorlar. Gittikleri her yerde yoksulluk arttı ve sorunlar çoğaldı. Ülkemiz Tunus bunun iyi bir kanıtıdır.

Ey Tunus halkı! Yaşadığınız durum için tek çözüm İslam ve Raşidi Hilafet Devletidir. Yakında ışığı inşallah doğacaktır. Hilafet Devleti, güdücü bir devlettir, egemenliği altında yaşayanlara iyi bir yaşam sunar. Barınak, yiyecek, giyecek, sağlık, güvenlik ve eğitim gibi birey ve toplumun temel ihtiyaçlarını karşılar. Dinin devletten ayrılması doktrininden fışkıran vergici devlet ile tabana taban zıttır. Tunus’taki çoğu insan, yoksulluk, hastalık, işsizlik ve kötü bakımdan mustariptir. Biz, Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti olarak, sizi kervana katılmaya çağırıyoruz. Çünkü kurtuluş gemisi olan Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet, limana demir atmak üzeredir.