Salı, 22 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Ey Müslümanlar Dininize Sımsıkı Sarılın ve Onun Üzerinde Sebat Edin

Son günlerde Kopenhag fırtınalı olaylara tanık oldu. Bu olaylar sonucunda üç kişi öldü ve beş kişi de yaralandı. Saldırganın ölümüyle de bu saldırının etkenleri ve nedenlerinin önemli bir parçası da yok olup gitti. Ama bu durum, politikacılar ve medyanın bu eylemi demokrasinin ilke ve temellerine, Batı toplumlarının üzerine kurulu olduğu özgürlüklere bir saldırı olarak görmelerine engel olmadı. Bu olaylar sonucunda çeşitli yöntem ve üsluplar ile sözde köktendincilik ile mücadele etmek üzere yeni yasa paketi ve programların hazırlıkları hızlandırıldı. Danimarka hükümeti, bu amaçla 1 milyar kron tahsis etti.

Bu olay medyada gündeme oturdu. Siyasi tartışmalar gerçekleşti. Konuyla ilgili görüşlerini politikacılar ortaya koymak için adeta izdihama yol açtılar. Bazıları şiddetin kaynağı olarak İslam'ı gördükleri için Müslümanlara karşı daha fazla baskı ve casusluk yapılması çağrısında bulundular. Müslümanları Batı ilkelerini benimsemeye zorlamaktan başka bir yolun olmadığını söylediler. Bazıları da bu eylemin arkasındaki gerçek nedenin ne olabileceğine ışık tutmaya çalıştılar.  Müslümanlar, laiklik ve fikir özgürlüğüne saygı gösterdikleri sürece Danimarka toplumunun bir parçası olduğunu kabul ettiler. Burada Müslümanlara karşı nasıl tutum alınacağı konusunda farklı tepkiler olduğu görülebilir. Aslında hepsinin amacı birdir. O da baskı ve zulüm yoluyla zorla Müslümanlara laikliği ve Batının ilkelerini benimsemeye zorlamaktır. Ya da Müslümanları mevcut programlar veya yakında onları dinlerinden uzaklaştırmak için yürürlüğe girmesi beklenen programlar ile asimile ve entegre etmektir.

Müslümanlara uygulanan baskı ve zulüm saldırıları asla durmadı. Aksine sadece şekil değiştirdi. Batı, bazen özgürlük ve demokrasiyi yaymak adına Müslüman ülkelerde kanlı savaşlara girişti. Modern zamanlarda görülmedik katliamlar ve yıkımlar geride bıraktı. Danimarkalı politikacılarının ellerinin de bulaştığı kanlar, onların iddialarının yalan olduğuna ve saptırmalarına en iyi delildir. Onların bu durumu ahlaki bir duruş değildir. İslam'ı ve Müslümanları şiddetle ilişkilendiriyorlar. Bazen de Avrupa içinde zalimane ve adaletsiz kanunlar ve yasalar yaparak mücadele etmeye kalkışıyorlar. Eş zamanlı olarak İslam'a karşı nefret ve kini körükleyen medya kampanyaları yürütüyorlar. Yalan ve iftira atıyorlar. İslam'ın şiddete davet eden bir din olduğunu, Müslümanların da teröristler ve her zaman şüphe altında olduklarını iddia ediyorlar. Bu da Avrupa toplumları içinde çok büyük olaylara ve birçok yerde Müslümanlara fiziksel saldırılara neden oluyor.

Tüm bu iç ve dış baskı ve zulümlere rağmen Batı, İslam'ı Müslümanların kalplerinden söküp atamadı.  Bu yüzden sözde değerlerin çatışma bahanesi altında Müslümanları aşağılamaya, bu aşağılamayı ve sözde ifade özgürlüğü altında en kutsal sayılanlara yapılan hakareti kabul etmeye onları zorlamak için çalışıyor.  Sürekli tekrarlanan bu hakaretler, onları uysallaştırmak, dini kutsallarına hakaret edildiğinde meydana gelebilecek öfkelerini öldürmek içindir.

وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللَّهُ وَاللَّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ "Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır." [Enfal 30]

Danimarkalı politikacıların politikaları kınanmalıdır. Çünkü onların bu pis siyasetleri, toplumda nefret ve şiddete hatta bazı durumlarda ölüm ortamının yayılmasına neden oluyor. Bu atmosferin kurbanlarının kimliği ne olursa olsun hiç önemli değildir. Batılı değerler, sorunun temelidir ve Batılı politikacılar da değerlerinin çok büyük sorunlarla karşı karşıya kaldığını iyi biliyorlar. Bu sorunun nedeni Kopenhag saldırısı değildir. Zira kurşunlar, değerleri ve inançları zerre kadar sarsamaz. Batılı değerlerin karşılaştığı zorluklar, fikri çelişkilerinde ve toplumlarda uyum ve insicam yaratamamasında yatıyor. Bu herkes için aşikârdır. Ayrıca açıktır ki Batılı değerler bütün insanlık için bela ve felaketlere neden oldu. İşte onların en büyük çıkmazı buradadır.

Fikre karşılık ancak fikirle mücadele edilir. Bizim İslam akidesine ve ondan fışkıran fikir ve hükümlere olan güvenimiz tamdır. İnsanlığı ulaştığı bu kötü ve umutsuz durumun yegâne ilacı işte bu hükümlerdir. Biz ısrarla Batılı fikirlere susturucu delille meydan okuyoruz. Onların çürüklüğünü ve insanların sorunları için çözümler olmaya uygun olmadıklarını sürekli beyan ediyoruz.  İslam, âlemlere rahmettir. İnsanları kulların esaretinden kulların Rabbinin adalet ve rahmetine çıkarmak için gelmiştir.

Tüm bunların ışığında biz, bu ülkede yaşayan Müslümanları Batılı politikacıların ürettikleri mugalata ortamının peşinden gitmekten sakındırıyoruz. Ki Batı, dinine sımsıkı sarılan ve onların ilkelerini reddeden herkesi, topluma karşı güvenlik riski olarak görüyor. Müslümanlar ne olursa olsun İslam'a sarılmalı, Rablerinin rızasını aramalı ve dinlerini savunmalıdır. Bu ülkedeki Müslümanlardan istenilen tek doğru tutum, dinleri üzerinde sebat etmeleri ve onunla gurur duymalarıdır.

بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٌ "Bilakis biz, hakkı bâtılın tepesine bindiririz de o, bâtılın işini bitirir. Bir de bakarsınız ki, bâtıl yok olup gitmiştir." [Enbiya 18]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka


H. 30 Rabi’-ul Âhir 1436
M.  Perşembe, 19 Şubat 2015

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER