Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

İran Rejimi ve Lübnanlı Partisinin Şam Halkı İle Kıtali, İslam Düşmanları İle İşbirliği Yapması ve Hilafet Projesine Karşı Savaşması Müslümanlar Arasında Fitne Ateşini Tutuşturmak Demektir

Mübarek başlangıcı ve kararlı yürüyüşleriyle Şam devrimi tüm dünyayı şaşırttı. Bu durum en çok Beşşar Esed yönetimini istediğinde hizmetinde kullanan ABD'ne zarar verdi. Bu sebeple ABD Suriye devrimini daha beşiğinde iken diri diri gömmeye çalıştıysa da Allah'ın lütfu ile başarısız oldu. Beşşar rejiminin yıkımın eşiğinde olması onu endişelendirdi, İslam bayraklarının ve sancaklarının Şam topraklarında dalgalanması uykusunu kaçırdı. Suriye sokaklarında, kanaat önderlerinin saflarında ve kamuoyunda Hilafet Devleti projesinin hatta Hilafet projesinin yayılmasını görmesi onu panikletti. Daha sonra onun Türk polisi olan Erdoğan'ın devrimi kuşatmakta ve gem vurmakta başarısız olması üzerine bölgedeki bir diğer aktif kartı olan İran rejimine sığındı. Bu rejimin ümmetin Hilafet projesi ile kalkınmasına olan düşmanlığı, İran, Irak ve Lübnan'daki kuvvetlerini devrimi boğmak ve yok etmek için kullanmaya sürükledi.

Bu nizamın Hilafet projesine olan düşmanlığından ve bunun Şam topraklarında yerleşmesindeki korkusu hakkında konuştuğumuzda biz onun ayıplarını ve ahlaksızlıklarını teşhir etmeyi kastediyor ve diyoruz ki: Bu nizam daha öncede Orta Asya'da Hilafet projesi için çalışan Hizb-ut Tahrir'den korkusunu senelerden bu yana ifade ediyordu. Ancak günümüzde ise İran'ın Lübnanlı partisinin Hilafet projesine saldırıda bulunarak bunun yerine laikliği tercih eden makaleler yayınlaması, rast gele olan bir şey değildir. İran partisine ait olan el-Menar kanalında ve el-Ahbar gazetesinde 23.07.2013 tarihinde yayınlanan: "İslam Hilafetini canlandırma projesi hayaldir ve Arap milletini yerle bir edecektir" başlığı altındaki yayına ve makaleye bakın. Yine ona tabi olan İslam Birliği dergisinin son sayısında yer alan "Hayal ile gerçek arasında İslam Hilafeti" başlıklı makalede de bu konu yer almaktadır.

İran partisi, savaşçılarını Suriye'ye bazı "mukaddesatı" ve Suriye içinde oturan Lübnanlıları korumak için gönderdiği iddiasını açıkladı. Ancak bu savaşta parmağının olduğu tam olarak açığa çıktıktan sonra bu savaşla ilgili olarak tekfircilerle savaştığı bahanesine sığındı. Onun bu açıklamasını teröre karşı savaş gerekçesiyle mızrağıyla her fırsatta İslam ümmetini zehirleyen Amerika'nın açıklaması takip etti. Hatta Şiileri tekfir eden grupları esas alarak Şam devriminin Sünnilerle Şiiler arasında düşmanlığı tetiklediği iddiasıyla görünümü tersyüz etmeye çalıştı.

Gerçek ise tartışmaya yer bırakmayacak şekilde göz göre göre onların yalan söyledikleridir. Onlar gerçek konumlarını perdeleyebilmek için bu gerekçelere dayanmaktadırlar. Hakikat, bölgedeki hegemonyasını yerleştirmek ve Şam'da Hilafet Devleti'nin kurulmasını engellemektir. Bu hususta ise tümüyle dostluklarını gösterdikleri Amerika'nın desteğini almakta ve yardımlaşmaktadırlar. Onlar herkesten daha iyi biliyorlar ki Beşşar rejimi ve Şebbihalarının suçları dünyada eşi benzeri bulunmayan suçlardır. Yine onlar tekfircilerle savaşmadıklarını da biliyorlar. Onlar istisnasız bir şekilde Suriye'de bulunan tüm İslami akımlarla savaşıyorlar ve onlara göre Suriye devriminde İslam bayrağını kaldıran herkes tekfircidir. Yine onlar biliyorlar ki Şiiler ve Sünniler için tekfirin ortaya çıkışı yeni bir şey değildir. Yüzyıllardır Şia'dan bir gurup Sünnileri ve Sünnilerden de bir grup Şiileri tekfir etmektedir. Dolayısıyla bu husus hiçbir surette yeni değildir. Ancak İran ve Irak'taki ordusu ve Lübnan'daki partisi tekfir ateşine benzin dökmekte ve savaş daha da alevlenmektedir. Böylece Şia ile Sünniler arasındaki çatlak, geçmişte olduğundan daha fazla genişlemektedir. Fitne ateşi 2003 yılında İran'ın Amerika ile birlikte Irak savaşına katılmasıyla alevlenmeye başlamıştı. Şimdi ise direnen Şam halkını öldürmeleri için Lübnanlı partisine ait savaşçıları göndermesiyle şiddet daha da fazla artmış oldu.

Lübnan'da ve Diğer Şam Topraklarında Bulunan Müslümanlar! Aklı olan veya hazır bulunup kulak veren herkes için fotoğraf açık ve net bir şekilde ortadadır. Ortada Amerika ve uşaklarının, İran rejimi ve partisinin tek bir yaydan atış yaptığı bir saldırı vardır. Tekfircilere karşı savaş olarak isimlendirdikleri şey, Şam devriminde tırmanma gösteren İslami kimliğe yönelik bir savaş olup, bölge üzerinde birbirleriyle yemin ettikleri egemenliğin nihayete ermekte olduğunu haber vermektedir. Şayet bunu biliyorsanız otoritenizi hırsızların elinden almak, topraklarınıza ve toplumunuza şeriatın egemenliğinin geri gelmesi için daha ısrarlı ve kararlı olarak adımlar atmaya koşun. Allah'ın sevdiği ve razı olduğu hususta kendinizi Allah'u Teâlâ'ya gösterin.

İran Partisini Destekleyen Ey Müslümanlar! Size Gelince, Sizlere Nasihat Veren Hırslı Bir Kimse Olarak Yöneliyoruz! Bu ümmet sizindir. Şam halkı herhangi bir sıkıntıda sizinle birlikte olan kardeşlerinizdir. 2006 yılında Yahudi uçağı ile yurtlarınızdan sizleri göçe zorladıklarında onların sizleri barındırmaları uzun bir zaman önce değildi. Bugün ise onlar, facir laik tagûta karşı ayaklandılar. Esed ailesi ve cellâtlarına kulluğu reddederek İslamlıklarının gölgesinde, imanlarının izzetinde bir hayatı aradılar, istediler. Şimdi sizler İran partisinin, laik Baasçı zorbaya yardım etmek için çocuklarınızı asker yapmalarına razı mı olacaksınız? Üstelik bunların tümü, Hüseyin Radiyallahu Anh sloganı altına yapılacak? Hüseyin Radiyallahu Anh Müslümanların otoritesini gasp eden, Allah'ın indirdikleri dışındakilerle hükmeden ve tebaasına azabın en kötüsünü uygulayan bir zalime yardım etmek için mi Irak'ta savaştı. Yoksa ümmetin gasp edilen sultasını gerçek sahibine iade etmek için mi savaştı? Zalim İran partisini hitaplarının arkasına takılarak onunla uyum içerisinde olmaktan sakınınız. Zira İran rejimi sizi birer kalkan olarak kullanmak ve sizinle kardeşleriniz arasında fitne ateşini tutuşturmak istiyor. Ona, Rabbinizi razı ederek ümmetinizin kanının akıtılmasını engellemesini söyleyiniz. Şayet sizler İran partisindeki kardeşlerinize fazlasıyla düşkün iseniz Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in size emrettiği şekilde onlara yardım ediniz. Zira o, şöyle buyurdu: انْصُرْ أَخَاكَ ظَالِمًا أَوْ مَظْلُومًا قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ هَذَا نَنْصُرُهُ مَظْلُومًا فَكَيْفَ نَنْصُرُهُ ظَالِمًا قَالَ تَأْخُذُ فَوْقَ يَدَيْه  "Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et. Dediler ki: Ya Rasûlullah! Mazlum ise yardım edelim. Ancak zalim ise nasıl yardım edelim. Buyurdu ki: (Zulmetmesini engellemek için) onun elini tutarak"

Hulasa, kendisi için çalışmış olduğumuz Hilafet Devleti yakındır ve gün be gün onun doğuş ışıkları daha da parlamaktadır. O devlet, onlarla birlikte yaşayan tüm Müslümanları bir araya toplayacak ve tebaası arasında ayrımcılık yapmayacaktır. Onunla sizi korkutanlara itibar etmeyin, bakmayın. Müslümanlardan bir gruba zulmedeceği veya onları ikinci sınıf vatandaş yapacağı yönündeki iddialara inanmayın. Her kim Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'inde O'nun Rasûl'ü olduğuna şehadet ediyor, imanın ve İslam'ın rükunlarını ikrar ediyor ve herhangi bir küfür ile imanını bozmuyor ise, işte o diğer Müslümanların kardeşidir. Diğer Müslümanların lehinde ve aleyhinde olan haklar ve görevler onun için de geçerlidir. Hatta İslam devletinin tebaasından olup da Müslüman olmayan kimseler için dahi bu geçerlidir ve işlerin görülüp gözetilmesinde onunla Müslümanlar arasında bir ayırım yoktur. Hilafet Devleti sizin izzetiniz, mutluluğunuz, insafınız ve yükselmeniz demektir. وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ "Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fâsıkların ta kendileridir." [Nur 55]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti


H. 20 Ramazan 1434
M.  Salı, 30 Temmuz 2013

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER