Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Bu İnsanlar İçin Bir Bildiridir Gelecek Parlamento Seçimlerinin Sivil, Laik ve Demokratik Devlet Anlayışını Pekiştirmek İçin Olması Caiz Değildir

İslam'ı; İslami Hilafet olan yönetim sistemine taşımanın metodunun  millet meclisinden geçmeyeceğine, bu İslami Hilafeti ikame etmenin ve olmadığı zaman onu ikame etmeye çalışmanın, her iki hususunda hanif İslam'ın emrettiği iki şer'i farz olduğu ve üzerinde ihtilaf söz konusu olmadığına, İslam; Hilafet'in ikame edilişini ve bunun metodunu Kur'an'da, Sünnet'te ve Resulullah'ın siyerinde net ve açık olarak beyan etmeden geçmediğine, bu metod, hem bu açıdan hem de ‘Bir vacibin yerine getirilmesi için gerekenler de vaciptir' Şer'i kaidesi açısından da uyulması gereken bir vacip olmasına rağmen;

Bu metod ise akide, şeriat ve minhac olarak yüz suyu dökmeden, dalkavukluk ve yamalı çözümler yapmadan fikri çatışma ve siyasi mücadelenin sadece ve sadece İslam üzerine kurulu olmasına, ta ki insanlar; İslam'ın onların hayatını tanzim etmeye ve düşmanlarına karşı cephe almaya kadir olduğunu görünceye dek İslam'ın davet, hidayet ve rahmet Risaleti olarak bütün dünyaya davet ve cihad yoluyla taşımaları üzerlerine farz olmasına, böylece Müslümanlar Allah [Subhânehu ve Te'alâ] katında sorumluluğunu yerine getirmiş, risaletini taşımış ve insanlara da şahitlik etmiş olmalarına ve şu ayet kendilerine intibak etmiş olmasına  rağmen: وكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطًا لِّتَكُونُواْ شُهَدَاء عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيدًا İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resül'ün de size şahit olması için sizi adil bir ümmet kıldık.Bakara 143

İşte bütün bunlara rağmen; sömürgeci kâfir Batı Müslümanların kafasını karıştırarak asıl görevini ve gücünün sırrını unutturmuştur. İslam ümmeti uyandıktan, hain ve tağut ajanları ardı ardına devirdikten sonra da hala, Batı Müslüman beldelerinde var gücüyle sıkı bir şekilde kendi siyasi ve kültürel hegemonyasını egemen tutmaya çalışmaktadır. Yine Batı hala kendi sivil ve demokratik devlet modelini, kendi liberalizm ve laikliğini pazarlamaya, ‘İslam kaynaklı sivil devlet' ibaresinde iki çelişkiyi bir araya getirerek ahenk ve uyumsuz olmasına rağmen bir araya toplamaya çalışmaktadır!!! Heyhat, liberalizm, demokrasi ve laiklik, İslam akidesi ve şeriatı ile asla bir araya gelmez. Bu tuhaf tahriflere ve çirkin tavizlere ne gerek?.! Şari'in Hilafet Devleti olarak tanımladığı ve ikamesi için çalışmayı vacip kıldığı islam devletini istemekten mi utanacağız veya çekineceğiz?!. Zira bu devletin kendine has bir modeli ve nizamı vardır. O ne doğu kaynaklı, ne de batılıdır. Hadarat, terakki ve üstünlük açısından tarih ve insanlık onun eşi ve benzerini görmemiştir.

Sivil ve demokrat devleti pazarlamanın bu denli ısrarı,  ister hüsnü niyet isterse art niyetli olsun, İslam için çalışanların çoğu; devletin laik ve demokrat olduğunu, detaylarıyla, seçimleriyle ve millet meclisiyle demokratik oyuna katılmayı İslam'ın hükümlerini ve nizamlarını demokrasiye ve liberalizme uygun olarak ayarlayacak şekilde kabul etmesine rağmen, anayasa üstündeki ilkelerden, anayasayı koyacak kurucu heyeti seçecek kişilerinde özel statülerinin olması gerektiğini duymaya başladık! Bu kadar garip ısrar ne için ve kimin çıkarı içindir?! Şaşmamak elde değil, bir de asıl şaşılacak şey, onların; Mısır halkının bir zümresi veya bir taifesi çoğunluğu elde etse dahi,  kurulacak millet meclisinde tek başına anayasayı koyma yetkisine sahip olmaz demeleridir! Kinane* olan Müslüman Mısır halkı; bir zümre ve bir taife olarak Mısır halkının çoğunluğunu temsil etmeyen diğerleri gibi mi oldu?!

Ey Müslümanlar, ey Kinane olan Mısır halkı, ey Adaylar ve ey Seçmenler!

Şüphesiz Hizb-ut Tahrir sizlere nasihat etmektedir; Zira din nasihattan ibarettir, Rasulullah (صلى الله عليه وسلم) şöyle buyurmuştur: «الدِّينُ النَّصِيحَةُ» قُلْنَا: لِمَنْ؟ قَالَ: «لِلَّهِ وَلِكِتَابِهِ وَلِرَسُولِهِ وَلِأَئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ وَعَامَّتِهِمْ» ‘Din nasihattır.' Dedik ki: ‘Kimin için?' Dedi ki: ‘Allah için, Kitabı için ve Rasulü için, Müslümanların liderlerine ve genelinedir.'Müslim

Zira parlamentoların veya millet meclislerinin en belirgin işleri yasama, güvenoyu vermek ve muhasebe etmektir:

Yasama işleri ise; sadece Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'ya, Aziz ve Hakim olan Allah'tan bir Vahiy olarak Rasulullah (صلى الله عليه وسلم)'e aittir. Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmuştur: {إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّه} (Hüküm sadece Allah'a aittir.Yusuf 40,{فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لَا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا} (Hayır, Rabbine and olsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.Nisa 65 Rasulullah (صلى الله عليه وسلم) ise; {اتَّخَذُوا أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللَّهِ والمَسيحَ بنَ مَريَمَ} (-Yahudiler- Allah'ı bırakıp bilginlerini -hahamlarını-; Hırıstiyanlar da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i -İsa'yı- rabbler edindiler.Tevbe 31 ayeti kerimesi hakkında şöyle buyurmuştur: «أَمَا إِنَّهُمْ لَمْ يَكُونُوا يَعْبُدُونَهُمْ، وَلَكِنَّهُمْ كَانُوا إِذَا أَحَلُّوا لَهُمْ شَيْئًا اسْتَحَلُّوهُ، وَإِذَا حَرَّمُوا عَلَيْهِمْ شَيْئًا حَرَّمُوهُ» "Onlar bunlara ibadet etmiyorlardı. Fakat kendilerine bir şeyi helal kılarlarsa helal görürler ve bir şeyi haram kılarlarsa de onu ha­ram görürler."Tirmizi Bu ise, Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın Kitabı ve Rasulullah (صلى الله عليه وسلم)'in Sünneti dışında yasama olarak helal ve haram kılmanın ne denli büyük bir günah olduğuna delalet etmektedir.

Güvenoyu verme meselesi ise, bir yöneticiyi onaylamak ve ona razı olmaktır. Bu ise sadece Allah'ın indirdiğiyle hükmeden ve Allah'ın düşmanlarını dost edinmeyen yönetici için geçerlidir. Aksi takdirde Allah'ın indirmediğiyle hükmetmeye razı olmanın günahını alır. Zira İslam dışında hükmetmenin haramlığı hakkında birçok ayetler vardır: {وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ} Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.Maide 45 ve zalimlere meyletmenin ve işledikleri zulümlere yardım etmenin haramlığı hakkında da birçok ayet bulunmaktadır: ولا تركنوا إلى الذين ظلموا فتمسكم النار وما لكم من دون الله من اولياء فم لا تنصرون Bir de zulmedenlere meyletmeyin. Sonra size ateş dokunur. Za­ten sizin Allah'tan başka yardımcılarınız yoktur. Sonra size yar­dımcı da olunmaz.Hud 113 Nesei ise Ka'b bin ‘Ucre'den şöyle riyavet ettiğini tahric etti: Bir gün Rasulullah (صلى الله عليه وسلم) bize çıkıp şöyle dedi: ‘Dinleyin! Benden sonra şöyle emirlerin -yöneticilerin- olacağını hiç duydunuz mu? Kim onların yanına giripde söyledikleri yalanı onaylar da, yaptıkları zulme yardım ederse, o benden değildir ve ben de ondan değilim ve Havuzda yanıma girecek de değildir. Kim de onların yanına girmeyipde söyledikleri yalanı onaylamaz ve yaptıkları zulme yardım etmezse, işte o bendendir ve ben de ondanım ve Havuzda yanıma girecektir.' İşte böylece yasama ve güven oyu verme işlerine katılmak haram olur. Ancak İslam ile hükmeden ve Şeriattan diğer hükümleri istinbat eden bir devlet müstesnadır.

Muhasebe etme meselesine gelince bu İslam'ın en büyük işlerinden biridir. Zira iyiliği emretmek ve kötülükten menetmek bu ümmetin nitelendiği yüce amellerdendir: {كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ} Siz,marufu emreden ve münkeri nehy eden insanlar için çıkartılmış en hayırlı ümmetsiniz.Ali-imran 110 ayrıca zalim bir yönetici karşısında hak sözü söylemek cihadın en büyüğüdür, Rasulullah (صلى الله عليه وسلم) şöyle buyurmuştur: Cihadın en üstünü zalim bir otorite veya zalim bir yönetici karşısında adaletli söz söylemektir. Ebu Davud

Buna göre adaylar; insanların oyunu istediği seçim kampanyaları ve programlarında bütün bunları açıklamalıdır. Hatta bunları Allah'ın Kitabı ve Resulullah (صلى الله عليه وسلم)'in Sünnetinden istinbat edilmeyen yasama işlerine katılmayacağını, güvenoyu verme meselesini de ancak İslam ile hükmeden bir yöneticiye güvenoyu vereceğini, İslam ile hükmetmediği için ve başta elebaşı olan Amerika olmak üzere sömürgeci kâfir Batı'ya olan bağlılığından dolayı yöneticiyi muhasebe etme hususunda bütün gayretini sarf edeceğini, açık olarak, yüz suyu dökmeden ve dalkavukluk yapmadan açıklamalıdırlar.

Seçmenlere gelince; Onların, seçim kampanyaları bu esasa dayalı olan adayların dışındakilerine oy kullanması caiz değildir. Aday kim olursa olsun. Çünkü seçim bir vekâlet olduğu için şer'an içeriği sahih olmayan hususlardan dolayı caiz değildir. Dolayısıyla seçim programları yukarıda izahı yapılan şeri prensiplere uygunsa ona vekâlet vermek yani onu seçmek caizdir. Bu şeri prensiplere muhalefet eden kimseyi seçmek caiz değildir. Yüce Allah vekil olarak salih kimselere yeter.

Ey Müslümanlar, ey Kinane olan Mısır halkı!

Hizb-ut Tahrir olarak İslam'ın hayat ortamında yeniden hâkim olması için çalışırken ki bu ancak nübüvvet minhacı üzere ve Sünnetine uymak için Resulullah'ın metodu ile ikinci Raşidi Hilafet Devletini ikame etmekle olur. Sizi kendisiyle beraber çalışmaya davet eder. Böylece sorumluluğumuzu yerine getirmiş ve Allah [Subhânehu ve Te'alâ] huzurunda mazeretimizi dile getirmiş oluruz. Özellikle Allah [Subhânehu ve Te'alâ] size, yıllardır kâbus gibi çöken, İslamiyetinizle savaşan ve sizi Amerika ve yahudilere köleleştiren bir tağutu devirmeyi başardığınız bu devrimi nasip ettikten sonra, hiç bir mazeretiniz kalmaz.

Hizb-ut Tahrir size Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın dönmeyen vaadini hatırlatıyor: {وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ} Allah, İçinizden iman edip, salih amel işleyenlere vaad etti ki: "Onlardan öncekileri halife yaptığı gibi -andolsun ki- onları da muhakkak yeryüzünde halife kılacak. Kendileri için seçip be­ğendiği dinlerini onlar için iktidar yapacak, önceki korkuları­nı güvene çevirecektir." (Böylece) onlar Bana hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ibadet etsinler. Bundan sonra artık kim kâfir olur­sa, onlar fâsıkların tâ kendileridir.Nur 55 ve kerim olan Resulullah'ın sahih hadiste geçen müjdesini hatırlatıyor: "ثم تكون خلافة على منهاج النبوة" (....Sonra da nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet olacaktır.) Dolayısıyla dininizden taviz vermeyin, İslam iktidarda tam ve büsbütün olmadığı sürece, başkasıyla karıştırılmış olarak kabul etmeyin ve Kitab'a da tam bir kuvvetle sarılın.

يا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman Allah ve Resûlü'nün çağrısına uyun. Bilin ki Allah, kişi ile kal­bi arasına girer. Ve muhakkak O'nun huzurunda toplanacaksı­nız.Enfal 24

 

-------------

* Mısır'ın Kinane ismini almasının iki sebebi vardır:

1- Arapça olarak Kinane eski savaşçıların savaş esnasında sırtlarında taşıdığı ok kesesine ‘Kinane' denmektedir.

2- Daha kuvvetli olan mana ise deniz kıyısı veya suya yakın olan arazi, nitelikli olan Nil kıyısı demektir.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır Vilâyeti


H. 1 Muharrem 1433
M.  Cumartesi, 26 Kasım 2011

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER