بسم الله الرحمن الرحيم
Keyâni, Kanlarımız ve Şerefimiz Pahasına Amerika'nın Önünde Diz Çökmektedir
On dört yaşında Müslüman bir genç kız olan Malala Yusufzay'ya yönelik korkunç saldırıların ardından Amerika, Pakistan'da Kabileler Bölgesi'ndeki savaşını desteklemeye dönük bir fırsat olarak kabul ettiği olayın sevincini gizlemeye güç yetirememiştir. Zira 12. Ekim 2012'de Amerika Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, şöyle demiştir: "Pakistan halkının hükümetin kendilerine yönelik takibatlarına yardım etmelerinin kendi aleyhlerine olduğu apaçık ortada olup bu bağlamda bu korkunç trajedi, umut verici olabilir." Ayrıca Nuland, artık Müslümanların Amerika'nın Müslümanları soğukkanlılıkla katletmedeki rolünün de farkında olduğunu bilmektedir. Dolayısıyla Amerika'nın operasyonlarını haklı çıkarmak için bu tür fırsatlar sağlanmayacaktır. Dahası Nuland, şöyle bir eklemede bulunmuştur: "Bundan sonra ülke politikacılarının ve aydınların, Amerikan türetmesi olan soruna bir terörizm sorunu olduğu şeklinde bir zanna kapılması mümkün müdür?!"
Amerika'nın sadık ajanı General Keyâni açısından olana gelince; hızla Amerika'nın çıkarlarını uygulamak için koşuşturmaktadır. Nitekim bu olay, Pakistan Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Veziristan'daki kardeşlerine karşı herhangi bir tehlikeli operasyona katılma noktasındaki büyük isteksizliğiyle başa çıkamayan Keyâni için bir fırsat olmuştur. Zira Amerikan işgalinin Afganistan'da istikrar bulmasına imkan vermeyenler bizzat bu Müslümanlardır. Hatta onlar, yaklaşan seçimlerle karşı karşıya kaldığı bir sırada Amerikan Devlet Başkanı Barak Obama'nın politikası için büyük bir utanç kaynağı olmuşlardır. Bundan dolayı 09. Ekim 2012'de General Keyâni şöyle bir açıklamada bulunmuştur: "Terörizmin önünde diz çökmeyi reddediyoruz. Ne pahasına olursa olsun onlarla savaşacağız." Sonra Keyâni, Silahlı Kuvvetleri'ni Amerika'nın taleplerine boyun eğmeye ve Kuzey Veziristan'da askerî operasyonlar yapmaya zorlama girişiminde bulunmak amacıyla 11 Ekimde bir toplantı yapmak için askerî liderliği acil bir şekilde toplamış ve ardından da aynı gece Keyâni, siyasî liderliğin Amerikan savaşına dahil edilmesini vurgulamak için hızla uşağı Devlet Başkanı Zerdâri'ye koşturmuştur. Sonra 13. Ekim'de Pakistan Genelkurmay Başkanı Keyâni'nin papağanı General Asım Bajva, medya organlarında Kuzey Veziristan'daki operasyonlar meselesini kışkırtmıştır.
Askerî ve siyasî liderlik içerisindeki hainler, Amerika'nın Müslümanlara ve mukaddesatlarına yönelik bariz saldırılarına rağmen Amerika'ya boyun eğmekteler ve bir gün olsun onun herhangi bir işine aykırı davranmaya cüret edememektedirler. Dolayısıyla siyasî ve askerî liderliğin, Amerikan Devlet Başkanı Obama'nın saldırgana karşı ifade özgürlüğü üzerinde ısrarcı olduğu bir sırada Amerikalıların Nebi Muhammed [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in şerefine hakaret ettiklerinde kıllarını dahi kıpırdatmamalarının sebebi de işte budur. Ayrıca bu tür sert kelimeleri, Amerikalıların Pakistan topraklarının kutsallığını çiğnediklerinde ve Abbottabad'a saldırdıklarında Keyâni'den bile işitmedik. Halbuki bu şekilde Amerika, Pakistan Silahlı Kuvvetleri'nin onurunu lekelemiştir. Hatta bizler, Salala karakoluna düzenlenen saldırı sırasında Amerikan liderliğindeki NATO tarafından Pakistan Silahlı Kuvvetleri'nden yirmi dört kişinin kanının akıtıldığında bile Keyâni'nin bu tür bir bağlılığını tanık olmadık. Dahası Amerikalı katil Raymond Davis tutuklandığında ve Amerikalıların Afiyet Sıddıkî'yi tutuklayarak onun kutsalını çiğnediklerinde bile bu tür cesur bir tutum olmamıştır!
Bu hainler, Amerika'ya boyun eğmekle ve ona muhalefet etmemekle yetinmemekteler, bilakis Müslümanların kanlarını akıtması ve mukaddesatlarına saldırması için Amerika'nın daha çok güç kazanmasına imkan vermektedirler. Zira onlar, Amerikan insansız uçaklarının binlerce Müslümanın evlerini başlarına yıkmalarına imkan tanımak için Amerika'ya askerî üsler ve istihbarat bilgileri sağlamaktadırlar. Ayrıca kabileleri suçlu göstermek yoluyla Amerikan savaşını haklı çıkarmak amacıyla hassas kentsel yerleşim bölgelerinde Blackwater gibi Amerikan askerî kuruluşları için askerî kamplar oluşturanlar da bizzat bu hainlerdir. Dahası Amerika'nın müdahalede bulunma ve işkence etme üsleri olan Amerikan Büyükelçilikleri ile konsolosluklarını koruyanlar ve İslamabad'ta dünyanın ikinci Büyükelçiliği'nin inşa edilmesi için Amerika'ya onay verenler de bu hainlerdir. Dolayısıyla bu hainlerin Amerika'nın önünde diz çöktüklerini ve on binlerce Müslümanın öldürüldüğü ve milyarlarca dolar ekonomik kaybın olduğu fitne savaşına katılmak için liderlik ve mükafat talep ettiklerini bütün herkes güneşin aydınlığı gibi görür bir hale gelmiştir.
Ey Pakistan'daki Müslümanlar!
Bu mübarek İslam ülkesi Pakistan, dünyanın altıncı büyük nüfusuna, İngiltere ile Fransa'nın sahip olduğu alandan daha fazlasına, dünyanın yedinci büyük Silahlı Kuvvetleri'ne ve nükleer silaha sahip olan bir ülkedir. Dolayısıyla böyle bir ülke, siyasî ve askerî liderlik içerisindeki bir avuç hain yoluyla Amerika'nın işkencelerine boyun eğmeye mecbur bırakılmaktadır. Zira bir avuç olan bu hainler, bizzat kendisi gerçekleştirme imkanı bulamayan Amerika'nın ülke üzerindeki hegemonyasını pekiştirmek için Silahlı Kuvvetleri'ni, istihbaratları, kara ve hava sahalarını kullanmaktadırlar. Nitekim küçük bir avuçtan ibaret olan bu hainler, dünyanın dört bir tarafındaki zulümlerine ve küstahlıklarına dokunmayarak Batılı sömürgecilerin ellerini güçlendirmektedirler. Halbuki bizler, dünyadaki büyük güçlerin sahip olamadıklara kaynaklara sahip olmamıza rağmen bu hainler, kafir düşmanları başımızın üzerine yükseltmektedirler. Ayrıca bizler, yüzyıllar boyunca dünyaya liderlik etmiş olan ve benzeri görülmemiş bir beğeni toplayan Hilafet yoluyla ümmeti kalkındıracak dünyadaki tek hakiki din olan İslam'a inanmamıza rağmen onlar İslam'dan ve ehlinden nefret etmektedirler.
O halde Allah bizlere, yeryüzünde İslam'ı ve Hilafet Devleti'nin olduğu devletini üstün kılıncaya kadar hak kelimeyi söylemeyi vacip kıldığı halde nasıl olurda bir avuç Ruveybida hainlere teslim olabiliriz? Hak kelimeyi söyleme noktasında sessiz kalmamız halinde Allahu [Subhânehu ve Te'âla] bizleri, lanet ve azapla uyarmıyor mu? Zira Allahu [Subhânehu ve Te'âla], şöyle buyurmaktadır:
وَاتَّقُوا فِتْنَةً لاَ تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَاصَّةً وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ "Öyle bir fitneden sakının ki içinizden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmaz. Bilin ki Allah'ın azabı çetindir." [el-Enfâl 25]
Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'de şöyle buyurmaktadır:
وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، لَتَأْمُرُنَّ بِالْمَعْرُوفِ، وَلَتَنْهَوُنَّ عَنِ الْمُنْكَرِ، وَلَتَأْخُذُنَّ عَلَى يَدِ الظَّالِمِ، وَلَيَأْطِرُنَّهُ عَلَى الْحَقِّ أَطْرًا، أَوْ لَيَضْرِبَنَّ اللَّهُ قُلُوبَ بَعْضِكُمْ عَلَى بَعْضٍ، وَلَيَلْعَنَنَّكُمْ كَمَا لَعَنَهُمْ "Nefsimi elinde bulunduran zata yemin olsun ki ya marufu emredersiniz ve münkerden sakındırırsınız ve zalimin elini tutar, onu tam bir çevirme ile hak üzere çevirir ve onu tam bir zorlama ile hak üzere zorlarsınız, yahut Allah kiminizin kalplerini kiminiz üzerine kilitler, sonra onları (yani İsrailoğullarını) lanetlediği gibi sizi de lanetler!" [Taberi rivayet etti]
O halde bizler gibi Allahu [Subhânehu ve Te'âla] ile Resulünü seven, tüm cesaret ve sabırlarıyla efendisi Amerika'ya aklını kaybettirecek şekilde tagut Beşar'ın karşısında duran Şam-Suriye'deki kardeşlerimizden ibret alın. Hatta Şam'daki insanların Hilafet'e çağrıda bulunan çığlıklarını işiten Amerika'nın aklı başından gitmektedir...
Ey Pakistan Silahlı Kuvvetleri'ndeki Subaylar!
Hizb-ut Tahrir olarak bizler, Hilafet Devleti'ni kurmak yoluyla İslam'ı pratik uygulama sahasına tekrar getirme sorumluluğunu yüklenmiş bulunmaktayız. Zira bizler, halkın çekmiş olduğu acıları bildiğimiz gibi aynen Silahlı Kuvvetleri'nin çekmiş olduğu acıları da bilmekteyiz ve sizlerin, aşağılık Amerika'ya karşı öfkenizi de hissetmekteyiz. Bundan dolayı sizleri, hak bir duruş sergilemeye davet ediyoruz. Çünkü bizler, göğüslerinizdeki güçlü imanı ve damarlarınızda dolaşan şehadet arzunuzu bildiğimiz gibi sizlerin bu kerim ümmetin evlatlarından olduğunuzu da bilmekteyiz. Dolayısıyla Pakistan'ın siyasî ve askerî liderliğinde bulunan hainlerin size ve halka karşı kurdukları komplolara rağmen düşman Amerika, sizlerin azmini kıramayacaktır. Zira çok iyi biliniz ki Keyâni ve zümresi, onlara karşı sizleri savunmaya yemin eden insanlara hıyanet etmektedirler. Nitekim şimdi de onlar, sizleri Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın kurtarılmasını vacip kıldığı İslam topraklarını kurtarmaktan uzaklaştırdıkları gibi vacibinizi yerine getirmekten uzaklaştırmaya çalışmaktadırlar. Hatta bunun yerine sizleri, Kabileler Bölgesi'nde kardeşlerinizi katletmeniz için yönlendirmektedirler ki bu, sizin üzerinize haramdır. O halde şimdi sizin üzerinize düşen, Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'e nusret verdiklerinde Allah'ın kendilerinden razı olduğu ensarlar gibi olmak ve kafirlerin kurdukları plan ve komplolara bir ölüm darbesi indirmektir. Bu ise ancak İslam ülkemizde İslam ile yönetime nusret vermek yoluyla olacaktır. Zira sadece Raşid bir Halife'nin gölgesinde düşmana karşı savaşma imkanı bulabileceksiniz. İşte o zaman hak ettiğiniz ve gerçekleşmesi için çalıştığınız izzetin ve onurun tadını alacaksınız.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَى تِجَارَةٍ تُنجِيكُم مِّنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ يَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَيُدْخِلْكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ "Ey iman edenler! Size, sizi acı bir azaptan kurtaracak ticaretten haber vereyim mi? Allah'a ve Resulüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur." [Es-Saf 10 12]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
H. 29 Zilka’de 1433
M. Pazartesi, 15 Ekim 2012