Pazar, 27 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/29
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

IMF’nin Kampanyası Pakistan Ekonomisini Yıkmak İçindir

Haziran öncesinde kamuoyuna açıklanması planlanan bütçeden önce Rahil-Navaz rejimi, sömürgeci kurum olan Uluslararası Para Fonu’nun [IMF] talepleri doğrultusunda kendisine telkin edilen direktifleri uygulamaya başladı. 11 Mayıs 2015 tarihinde rejim, 6,8 milyar tutarındaki paketin, 506 milyonluk kredi diliminin salıverilmesi için IMF ile anlaştı. Pakistan Maliye Bakanı İshak Dar, toplam 100 milyar Pakistan rupisi tutarında vergi muafiyetlerinin, enerji tarifelerindeki düzenlemelerin ve gelecek mali yıl içinde sübvansiyonların bir kısmının iptal edileceğini söyledi. IMF Pakistan heyeti başkanı Harald Finger, “IMF programının ikinci yarısının temel öncelikleri, vergi sisteminin genişletilmesi ve enerji sektörünün geliştirilmesidir...” dedi. Bunun üzerine İshak Dar ise “IMF gibi kurumlar, Pakistan’ın kalkınma ortaklarıdır, efendilerimiz değildir.” ifadelerini kullandı. IMF, özelleştirme yoluyla Pakistan’ı enerji gelirlerinden yoksun bırakarak, aşırı vergilendirme yoluyla da ekonomik canlılığı daraltarak Pakistan’ın gerçek ekonomik potansiyeline ulaşmaması için yoğun çaba sarf etmektedir.  

       IMF, ekonomik sorunlarının üstesinden gelebilmek için ülkelere yardım eden bir kurum olduğunu iddia etse de, aslında Amerika’nın bir maşasıdır. Amerika, derin ekonomik kriz nedeniyle ekonomisi zayıfladığında, tüm dünyada diğer büyük güçler tarafından siyasi çıkarlarına meydan okunduğunda ve kapasitesi üzerinde askeri genişleme yaptığında küresel ekonomiye hâkim olmak ve rakip bir gücün ortaya çıkmasını önlemek için IMF’yi bir araç olarak kullanıyor. IMF’de en çok söz hakkı Amerika’ya aittir. Çünkü en büyük katkıyı Amerika sağlamaktadır. Bu da Amerika’ya veto yetkisi veriyor. Dolayısıyla IMF’de önemli kararlar ABD’nin onayı olmadan asla alınamaz. ABD Hazine Bakanlığı’nın 2014 ABD Uluslararası Programları İçin Bütçe Ödenekleri tarafından yayınlanan ABD Kongresi raporunda şöyle denilmektedir: “Kuruluşundan bu yana IMF, küresel finansal istikrarın desteklenmesi konusunda ABD’nin en önemli aracı olmuştur. IMF, ABD’de işgücünü, ihracat ve finans piyasalarını destekliyor. Küresel kriz sırasında ABD, ulusal ekonomiyi korumak için IMF’den istifade etti. Dünyanın en büyük ekonomik gücü olarak ABD, IMF’nin yönetiminde ve kaynakların biçimlendirilmesinde veto hakkına sahip tek ülkedir. IMF’de gelişmiş ekonomiler daha büyük bir rol oynarlar ve dünya ekonomisine daha çok etki etmek isterler. Bu yüzden önümüzdeki yıllarda küresel ekonomide ABD etkisini koruyacaktır. Doğal olarak bu da IMF’nin Amerika’nın elinde bir araç olarak kalacağı ve ABD’nin veto gücünü korumaya devam edeceği anlamına geliyor. ABD, IMF’ye olan taahhütlerini yerine getiremezse, liderlik pozisyonumuz tehlikeye girer.”

       İşte Amerika’nın elinde bir maşa olan IMF, Pakistan’a odaklandı. Çünkü Pakistan, geniş topraklara, uçsuz bucaksız maden ve enerji kaynaklarına, çeşitli tarım, kalabalık ve genç işgücüne sahiptir. Bu yüzden Amerikan egemenliği için büyük bir potansiyel tehdit teşkil etmektedir. Her şeyden öte Pakistan halkı Müslüman bir halktır. İslam, dünyanın en üstün ideolojisi ve ümmeti layık olduğu makama yerleştirmenin ilham kaynağıdır. Ümmet, Hilafetin çatısı altında yüzyıllar boyunca dünyanın en önde gelen lider devleti olmuştur.

       IMF, Pakistan’ın enerjisini özelleştiriyor. Bu da enerji kesintilerine neden olacak ve enerjinin aşırı derece pahalılaşmasına yol açacaktır. Rahil-Navaz rejimi, 12 Mart 2015 yılında IMF’ye gönderdiği niyet mektubunda “Özel sektör yatırımının teşvik edilmesi” taahhüdünde bulundu. Özelleştirme, enerji fiyatlarını artırır. Sanayi ve tarım tepe taklak olsa da özel sektör sahipleri kâr ederler. Ayrıca hükümetin ödemeler stopajı karşısında karını korumak için özel sektör, krizi daha da derinleştirmemek amacıyla üretimi azaltmak zorundadır. IMF’nin kapitalist politikalarının aksine İslam, servet dağılımını güvence altına alır. Kamu mülkiyeti olan enerji ve tabii kaynaklar, bu dağıtım unsurlarından biridir. Bu kaynaklar, ne devlet ne de bireyler tarafından asla mülk edinilemez. Aksine devlet, tüm tebaanın bu kaynaklardan yararlanması için bu kaynakları işletir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

الْمُسْلِمُونَ شُرَكَاءُ فِي ثَلَاثٍ الْمَاءِ وَالْكَلَإِ وَالنَّارِ“Müslümanlar üç şeyde ortaktır: Su, mera ve ateş” [Ahmed]

  IMF, çok büyük vergiler koyarak Pakistan ekonomisinin gelişimini engelliyor, sanayi ve tarımı felç ediyor. Toplam gelire nazaran vergiler sürekli artmaktadır. 15 Mart 2015 yılındaki niyet mektubunda Rahil-Navaz rejimi, “Vergi imtiyazlarını, muafiyetleri ve boşlukları ortadan kaldırarak vergi gelir tabanını genişletmeye yönelik çaba sarf edileceği.” yönünde IMF’ye güvence verdi. IMF politikasının aksine İslam’da, her kişinin gelir elde etme yeteneğini, yiyecek, giyecek ve barınak gibi her bireyin temel ihtiyaçları dikkate alınır. Hilafet Devleti, vergi koysa bile temel ihtiyaçlarını karşılamayan yoksul ve muhtaç olanlara koymaz. Bunun yanı sıra devlet, devlet mülkiyetinden, enerji kaynakları, makine ve alt yapı gibi kamu mülkiyetinden gelirler elde eder.

  Ayrıca IMF, Pakistan’ı faize dayalı kapitalist kredi sistemine gebe kılıyor. İç ve dış kredi yoluyla Pakistan’ın gücünü absorbe ediyor. Pakistan’ın ekonomik koşullarını alt üst ediyor. Faize dayalı krediler ile Pakistan’ı borca boğuyor. Faize ödenen tutar, asıl borcun kat kat üstündedir. Şu an devletin borcu, toplam bütçenin yaklaşık üçte birine tekabül etmektedir. Bir yılda milyarlarca dolar faiz borcu ödenmektedir. Yıldan yıla Pakistan borç batağına batıyor. Tüm bunlar, hem de İslam adına, faizi her şekliyle haram kılan hak din adına kurulmuş bir devlette oluyor.

 

Ey Pakistanlı Müslümanlar!

 

       Rahil-Navaz rejimi, ekonomimizi yok etmek için IMF ile işbirliği yapmaktadır. Daha doğrusu bu bozuk sisteme giren her rejim aynısını yapacaktır. Demokrasiye bel bağlamanın zamanı geçmiştir. Bu sistem içerisinde iktidara kim gelirse gelsin, ülkeyi sefalet ve ıstıraba sürükleyecektir. Sistemin garantörü olacaktır. Demokrasiyi ortadan kaldırmak ve Hilafeti kurmak için çalışmak farzdır.

Hilafetin zamanı geldi. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın yardım ve inayetiyle bu iyi haber bizim ellerimizle gerçekleşecektir. Ancak o zaman hem dünyada hem de ahirette izzet ve şerefe nail olabiliriz. İşte en büyük mükâfat budur. Haydi, Hizb-ut Tahrir’e katılın ve onunla birlikte çalışın. Hilafetin yeniden kurulması için Pakistan silahlı kuvvetlerine nusret çağrısında bulunun. Gelin Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inUkab bayrağını dalgalandırmak ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet altında Allah’ın Şeriatı ile hükmetmek için bıkmadan usanmadan gece gündüz çalışalım. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ

“O gün müminler de Allah’ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir.” [Rum 4-5]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti


H. 11 Şa’bân 1436
M.  Cuma, 29 May 2015

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER