Cuma, 27 Muharrem 1446 | 2024/08/02
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Hilafet'in ilgasının Müslüman kadın üzerindeki etkisi

بسم الله الرحمن الرحيم

بسم الله الرحمن الرحيم

Sadık kullarına kendi içlerinden bir peygamber göndererek rahmette ve lütufta bulunan, onlar apaçık bir sapıklık içindeyken onlara kendi katından ayetlerini indiren ve onlara Kur'an'ı ve Hikmeti öğreten Allah'a hamd-u senalar olsun. Sizleri İslam'ın selamı ile selamlıyor ve İslam'ın ve Hakkın bekçileri olan Ribat beldesinden, Şam ümmetinden selam getiriyorum. O belde ki fetihler ve etkileyici zaferler elde etmiş büyük kahramanlar ortaya çıkarmış bir beldedir. O belde ki oradaki hayrı Allah (st) hesap gününe dek muhafaza etmiştir.

Es-selamu aleykum ve rahmetullahi ve barakatuh.

Bizler insanlık için ortaya çıkartılmış en hayırlı ümmetiz. Sevgili Peygamberimiz (sav); İslamı tüm dünyaya bir rahmet olarak yayan devletimizi kurdu. Bu dinin nimetleri evlerinize kadar ulaştı ve böylece insanlık; güven, adalet ve istikrar tattı. Çünkü daha önce insanlık; İslam devleti, Raşidi Hilafet olana kadar gerçek değerler hiç tatmamıştı. Ve sizler buna şahitsiniz.

Sevgili, kıymetli Kardeşlerim! İslam Ümmeti her yerde her hususta trajik bir gerçekliği yaşamaktadır. Hilâfet Devleti'nin çöküşünden bu yana, bu Ümmete birbiri ardından felaketler isabet etmektedir: İsra ve Mirac'ın beldesi yahudiler tarafından kirletilmektedir ve halkı da ıstırapların en kötü şekline maruz kalmaktadır. Ve işlenen katliamların cezasız kaldığı savaş meydanına dönüşmüş Suriye. Ve mezhepçi çatışmaların çalkaladığı Yemen, Irak ve Libya… Ve nihayet Burma'daki Rohingyalı kardeşlerimiz. Katliama uğramanın, diri diri yakılmanın, dilim dilim doğranmanın, zorla kendi ülkelerinden sürülmelerinin ve Burmalı hükümetin onları yok saymasının yanı sıra, Rohingyalı Müslümanlar tehlikeleri göze almışlar ve gidebilecekleri hiçbir yerleri yok. Çünkü komşu ülkeler, layık olmadıklarını düşünerek, yersiz yurtsuz olmalarına rağmen onlara yardım kapılarını kapatmıştır.

Tüm bu zulümler İslam beldeleri parça parça edildiği ve her biri kendine düşen paydan razı olduğu içindir. Dinimizden döndürmek ve kendilerine bağımlı kılmak için batının izlediği politikaları ve açgözlülüğü sayesinde elden ele dolaşan kolay yem haline geldiği içindir. Ama bize dinimizi bıraktıramayacaklar Allah'ın izniyle. Her ne kadar bize karşı entrikalar ve tuzaklar üretseler bile.

Ben konuşmamda Şam'daki Ümmetin dayanılmaz ıstıraplarına ışık tutacağım. Ve emzikli bebekleri, yaşlı kadın ve erkekleri ayırt etmeyen barbar savaş makinesinin elinden Suriyeli kadın ve çocukların çekmekte oldukları korkunç şeyleri zihninizde canlandırabileceğiniz bir tablo çizmek istiyorum. Katliamların çeşitleri bombalamadan, silahla vurmaktan, satırlarla doğranmaktan kimyasal silahlarla boğulmaya kadar varıyor.

Sevgili Kardeşlerim! Felaketin ilk anları, Baas rejimine meydan okuyup duvarlara onun otoritesini ve diktatörlüğünü sarsan ifadeler yazan birkaç gençle başladı. Başkalarının devrimi sayesinde özgürlüğü sezen, zorbaların tahtlarını ilk olarak yıkan Tunus ve Mısır'ın gözüyle devrimin cevherini yaşayıp aşağılanmayı ve utancı reddeden gençlerdi. Kendilerine bastırılmış seslerini hatırlatan sesler duydular. Onlar, Suriye'nin gökyüzünde, caddelerinde ve Şam'ın tarihinin kahraman ve zaferlerle dolu günlerinde inşa edilmiş eski dar sokak aralarında "Ey Allah'ım senden başka kimsemiz yok!" nidalarını yükselten kıvılcım oldular.  Böylece topraklar şehitlerin kanlarıyla ve sevdiklerini kaybedenlerin ve yetimlerin feryatlarıyla karıştı. Ve yüzlerce sivilin hayatına mâl olan onlarca katliam başlatıldı, çoğunluğu çocuk ve kadınlardı. Tıpkı Hula katliamında olduğu gibi, kurbanların 32'si on yaşından küçük çocuklardı. Ve Banyas katliamı ki 150'den fazla can gitti. İçlerinde kadın ve çocuklar da bir kaç gün süren top ateşi ve kurşun yağmurunda gitti ve hatta keserlerle doğranıp yakılarak öldürüldüler. Tüm raporlar; zalim rejim tarafından işlenen katliamların toplu ve kasti olarak işlendiklerini onaylamıştır.

Suriye'deki kadınların ıstırapları cinayet ve infazla kalmamıştır, fakat Suriyeli kadın büyük fedakârlığı ile tarih yazmıştır. O bir şehidin annesi, kız kardeşi ve eşidir. Onlar, devrimcilerin dirençlerini kırmak ve boyun eğdirmek, zayıflatıp geri çekilmelerini sağlamak için, çoğu tutuklanmış ve tecavüze uğramıştır. Ve bundan daha da kötüsü, evini kaybetti, bir yerden diğerine göç etmek veya kamplarda yaşamak zorunda kaldı; kendine ve evlatlarına sığınak bulmak ve doğru dürüst hayat sürdürebilmek için ülkeden ülkeye kaçak olarak göç etti; evinin direğini kaybetti, çünkü ya öldürüldü ya tutuklandı veya işkence zindanlarına atıldı.

Dört yıl geçti ve Suriyeli çocuklar diri diri enkazlar altında gömülüyorlar ve her saniye ölümün gölgesi masum hayatlarının üzerinde dolanıyor. Zihinlerindeki o güzel resim yok oldu ve kendilerini sahipsiz bırakan bu savaşın çirkin resimleri yerleşti. Artık ya evlerinin üzerine düşen varil bombalarından veya göç ettikleri yeni vatanlarında en temel ihtiyaçlarından mahrum olarak ölümü bekliyorlar. Her gün çok sayıda kadın ve çocuk gıda, su ve sağlık hizmetlerinin eksikliğinden dolayı hayatını kaybediyor. Hele Şam bölgesine isabet eden ilk kar fırtınasıyla birlikte aşırı soğuktan ölen bebekleri unutmayacağız. Bu kar fırtınası yozlaşmış yöneticilerin üçkâğıtçı fikirlerini ve gerçek yüzlerini ortaya çıkarttı. Onlar hiçbir zaman ne bir bebek için ne bir dul için ne de zulme maruz kalmış evlatları ve torunlarına gözyaşı döken bir yaşlı için sığınacak bir liman olmamışlardır.

Dört yıl oldu ve dünya katliamların, cinayetlerin ve zalim rejimin zindanlarındaki işkencelerin şahidi oldu... Bunlar, her an artmaya devam eden sayıların da şahidi olmuştur.

Kıymetli Kardeşlerim! İslam beldelerinin çoğunda artmakta olan feryad figanın ve ıstırapların seslerini rüzgârla işitiyoruz; yürek yakan sahneler karşısında hissettiğimiz derin acı ve öfkeye rağmen ağlamamaya çalışıyoruz. Başımıza gelen yakıcı acıdan dolayı gözyaşları kendiliğinden akıyor ama biz değişim için azimle çalışıyoruz. Ümmetin düçar kaldığı zulüm sadece Irak, Yemen ve Libya gibi savaş makinelerinin iş başında olduğu ve etrafa yozlaşma, adaletsizlik ve ölüm saçtığı ülkelerde tekrarlanmıyor, bilakis İslam’a ve Müslümanlara karşı olan derin nefretten dolayı soykırım politikası yürüten ülkelerde de mecvut. Son savaşla birlikte Gazze'de yahudiler tarafından öldürülen çocukların sayısı (538 ölü ve 3000’den fazla yaralı) zirveye ulaştı. Ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nde 2 milyon 300 bin çocuk silahlı çatışmaların sonucundan etkilendi, 2014 yılındaki savaşta 10 bin kadar çocuk savaşçı yapılırken 430'dan fazla çocuk katliama ve sakatlanmaya maruz kaldı. Bu 2013'deki duruma nazaran 3 kat bir artıştır. Bu yıl içerisinde Irak'ta 2 milyon 700 binden fazla çocuk güvensiz koşulların etkisinde kalırken, Suriye ve Irak'ta 700 bin çocuk öldürüldü veya yaralandı. Çin'de Müslümanlara (Doğu Türkistan) getirilen kısıtlamalar, Özbekistan zorbasının zindanlarını Müslümanlarla doldurması ve unutmamamız gereken Burma'nın zulüm, ırkçılık ve katliam cehenneminden kurtulmak isterken denizlerin ortasında mahsur kalan 25 binden fazla Rohingyalı kadın, erkek ve çocuklar; tüm bunlar kâfir Batının nefretine şahitlik etmekle birlikte güçlü birer de delildir.

Sevgili, Kıymetli Kardeşlerim! İslam beldelerinde meydana gelen felaket ve trajediler yöneticilerle alakalıdır. Onlardan sadır olan nefret ve zulüm öyle bir boyuta ulaştı ki artık ne insanın izzetine değer veriyor ne de onların siyasi uygulamalar sözlüğünde yer alıyor. İnsanları aşağılama ve ezme fikri ve bundan haz alma olabildiğince artmış ve her şey için ön koşul haline gelmiş, hattâ bu zalim yöneticilerin çıkarlarının temel direği olmuştur. Bu yöneticiler tek olan İslam Ümmetinin arasındaki çatlağı büyüttüler, anlaşmazlık ateşini tutuşturdular, kendilerine sığınan aciz ve beli bükülmüş kardeşlerine karşı vatandaşlarının kalplerinde vatanseverlik duygularını tahrik ettiler, onları bir yük olarak veya rızıklarına rakip olarak gösterdiler. Daha da kötüsü; halklarının zihinlerine, yozlaşmanın, terörün ve aşırıcılığın bu yersiz yurtsuz insanlardan kaynaklandığını, onların bir araya gelmelerinin barışa ve huzura tehdit oluşturduğu anlayışını yerleştirmeleri oldu. Bunun için bazı ülkeler, bu yerinden yurdundan edilmiş insanları kabul etmediler ve yerli halka karışmalarını engellemek için kampların etrafına dikenli teller çektiler. Sanki onlar ölümcül semptomlarının azaltılması için hapsedilmesi ve yayılmasının engellenmesi gereken salgın bir hastalık gibiler!! Bilmiyor musunuz ey yöneticiler? Allah'ın gazabı çetindir ve ömrünüzün günleri çabuk tükeniyor!. Öyleyse iman ettiğinizi ve bağlı olduğunu iddia ettiğiniz dininize geri dönün! Ey zalimler! Nasihate o kadar çok ihtiyacınız var ki! Gücü elinizde bulundurduğunuz süreyi uzun zannediyorsunuz, ama bu koca Ümmetin yaşıyla kıyaslanınca ne kadar da kısa.

Bu yöneticiler emperyalist devletlerin kuklalarıdırlar. Gerçek hedeflerini gizleyen Amerika'nın güdümü altındalar. Bu hedefler; büyüleyici fikirler ve terimler ardında gizlidirler. Dıştan bakınca şefkatli görünür, ama içi kötülük doludur. Evet, Müslümanların maslahatları Amerika'nın zerre kadar umurunda değildir. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz! Amerikan askeri makinesinin Irak ve Afganistan'da yaptıkları ve hala yapa geldikleri, bunun en bariz delilidir. Bunlar; bölgenin iktisadi sömürgeleştirilmesine ilavetendir ve listenin başında petrol ve Filistin işgalcisi yahudi varlığına sınırsız destek gelmektedir.

Sömürgeci projelerini yürütebilmek için Amerika; koşulların ve İslami bölgedeki durumun kötüleşmesinden dolayı - siyasi ve iktisadi açıdan - endişeli ve gözü yaşlı görünmek zorundaydı. Bu nedenle ıstırabımızla ilgilenmekte kararlı olduğunu gösterecek büyüleyici sloganlar üretti. Sosyal adaletin önemi veya dinler arası diyalog ve insan hakları dosyalarının takip edilip düzenli rapor edileceğini söyledi ve kapitalist ideolojiye bağlı sahte insani açıklamalar yaptı ki bunlar tamamen materyalizme ve çıkarcılığa dayalı olup, hiçbir örfe veya dine veya ahlaka veya değerlere kıymet vermeyip ancak dini hayattan ayırmak üzerine kuruludur.

Sevgili Kardeşlerim! Müslümanların yaşadıkları bu gerçekler gayri tabiidir. Allah (st) ve Rasulu (sav) bundan hiç hoşnut değildir. Ve en kısa zamanda değişmesi gerekmektedir ki İslam Ümmeti Allah (st)'nın kendileri için kabul etmiş olduğu gibi izzetli bir hayat yaşayabilsin, İslam'ı ve onun hayrını, rehberliğini tüm dünyaya taşıdığı günlerdeki gibi tekrar insanlık için ortaya çıkartılmış en hayırlı Ümmet olabilsin ve İslam'ın nurunu tüm dünyaya taşısın.

İnşaallah çok yakında, Allah'ın indirdikleriyle hükmedecek, başında nebevi metod üzere Raşidi Halifesiyle ikinci İslam devleti kurulacak ve Ümmeti Batı tahakkümünden kurtarmak için anında harekete geçecektir. Filistin'i ve diğer sömürge altındaki İslam beldelerini kurtarmak için cihad ilan edecek ve İslam davetini Rasulullah (sav)'in sancağı altında dünyaya taşıyacaktır. Sykes-Picot anlaşmasının çizdiği kahrolası siyasi hudutları ve onun sömürgeci tezgâhlarını ortadan kaldıracaktır. Bu Ümmet tekrar tek bir ümmet olarak geri dönecek ve vahdetiyle Amerikan devinin ve Avrupa Birliği devinin karşısına dikilecektir. Peygamberimiz (sav)'in dediği gibi:

«أمة واحدة من دون الناس » "…Bu ümmet (İslâm ümmeti), diğer ümmetlere karşı üstün kılındı."

Ey Allah'ım; bizlere apaçık zaferini nasip eyle ve bizleri bu hayrın müjdesine nail eyle! Ey Allah'ım! Ümmeti kendilerine izzeti ve şanı iade edecek olan Raşidi Hilafet sancağı altında birleştir. Ey Allah'ım; nasıl Evs ve Hazreç'i aziz Rasulüne (sav)gönderdiysen, dinini zafere ulaştıracak olan güç sahiplerini de hazırla. Ey Allah'ım! Zaferini tez zamanda nasip eyle ve Müslümanlara beldeleri üzerinde hâkimiyeti nasip eyle. Sen her şeye kadirsin! Sen bizim Rabbimizsin! Sen Es-Sami' olansın (İşitensin)! Mucib olansın (dualara icabet edensin) ve Sen Mü'minlere ve takatsiz olanlara En-Nasir'sin (zafer verensin)! Sen herşeye Kâdirsin!

Elhamdulillahi Rabbil Âlemin! Es-selatu ves-selamu ala seyyidina Rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain....

Wa As-Salaam Alaikum Wa Rahmatullah Wa Barakatuhu

Ümmü Abdullah

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadınlar Kolu Üyesi

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER