- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber Yorum
Uygur Müslümanlarını Görmezden Gelen Erdoğan’ın Budist Çin Ziyareti
Haber:
Çin devlet medyası, Türkiye’nin Çin’in Sincan bölgesindeki halkın mutlu bir hayat yasadığını kabul ettiğini öne sürdü. Devlet medyası, bu açıklamayı ülkeyi ziyaret eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'le görüşmesi sırasında yaptığını iddia etti. [03.07.2019 Amerika’nın sesi]
Yorum:
Erdoğan, 1 milyon Doğu Türkistan Müslümanlarını esir kamplarına dolduran, erkeklerin sakal bırakmasını, kadınların cilbab giymesini yasaklayan, halkı düğünlerde alkol kullanmaya zorlayan, Müslümanların evine ajan Çinli yerleştiren Budist putperest harbi Çin devletine düzenlediği ziyaret sırasında Müslümanların maruz kaldığı sıkıntı ve işkenceleri görmezden gelerek mutlu bir hayat sürdüklerini söyledi. Tabii Erdoğan saraylarda lüks, şaşa ve israf içerisinde yaşadığı için Doğu Türkistan Müslümanlarının yaşadıkları sıkıntı ve acıları hissedemez. Kendisinden hareketle herkesin mutlu bir hayat sürdüğünü, kriz miriz yaşamadığını zanneder.
Erdoğan bilmiyorsa, anlatalım, hissedemiyorsa, hissettirelim; Çin, 1949 yılında işgal ettiği Doğu Türkistan çöllerinde etrafı yüksek duvarlarla örülü toplama kampları inşa ediyor. Bu inşaatların arkasında kocaman bir vahşet yatıyor. Peki, soruyoruz Erdoğan’a, böylesi kocaman bir vahşet içinde insanların mutlu olması düşünülebilir mi?
Asimilasyon ve soykırım uygulandığı, namaz kılmanın yasak olduğu, insanların, 10'ar kişilik koğuşlarda kaldığı, Uygur Müslümanlarının aileleri ve çocuklarından koparıldığı, kimliklerini unutmaları için ağır işkenceler gördüğü, dinlerinden döndürülmeye zorlanıp Komünist Partiye bağlılık yemini ettirildiği bu kamplarda insanlar mutlu olabilir mi?
Bütün bunlar birer iddia olabilir. Peki, Erdoğan neden lütfedip bu iddiaların doğru olup olmadığını yerinde tespit etmek için Doğu Türkistan’a bir ziyaret gerçekleştirmedi? Yoksa Türk-Çin ilişkilerindeki uyumu kimse bozamaz dediği bu haram ilişkilerin incineceğinden ya da bozulacağından mı korktu. Oysa samimi herhangi banal bir Müslüman, Allah Subhânehu ve Teâlâ’yı kızdırmaktansa Budist Çin ilişkilerinin bozulmasını, komünist Çin rejimini öfkelendirmeyi yeğler. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
مَنِ الْتَمَسَ رِضَى اللَّهِ بِسَخَطِ النَّاسِ ، رَضِيَ الله عَنْهُ ، وَأَرْضَى النَّاسَ عَنْهُ ، وَمَنِ الْتَمَسَ رِضَا النَّاسِ بِسَخَطِ اللَّهِ ، سَخَطَ اللَّهُ عَلَيْهِ ، وَأَسْخَطَ عليه الناس “Kim insanların gücenmesini göze alarak Allah’ın rızasını gözetirse, insanlardan gelen sıkıntılara karşı Allah ona yeter. Kim de Allah’ın gücenmesini göze alarak insanların rızasını gözetirse, Allah, onu insanlar (ın insafın)a bırakır.”[Tirmizi]
Dahası Çin devlet medyasına göre Erdoğan, Türkiye’nin aşırıcılığa (yani İslam’a) karşı olduğunu vurguladı. Belki Erdoğan aşırıcılığa ya da siyasal İslam’a karşı olabilir ama Müslüman Türk halkının aşırıcılığa ya da İslam’a karşı olduğunu iddia etmek kocaman bir yalandır. Neden kamuoyu önüne çıkıp ben İslam’a karşıyım diyemiyor da aşırıcılık, radikalizm ve köktendincilik gibi nosyonlar kullanarak insanların beynini sulandırıyor? Batı terminolojisinde şeri hükümlere bağlı olanlara aşırıcılık yaftası vurulur. Şeri hükümlere bağlı olan bir Müslüman onlara göre aşırılık yanlısıdır. Yani Batı İslam’ı yanlısı değil, “gerçek” İslam yanlısıdır.
Erdoğan Çin’e avuç açarak zelil bir şekilde para dilenmek için gitmek yerine Uygur Müslümanlarını Çin zulüm ve baskısından azade etmek, topraklarını işgalden kurtarmak için Müslüman ordularının başında izzetli bir komutan gibi gitmeliydi. Ve Kasım b. Muhammed gibi Çin topraklarını fethetmedikçe ülkesine dönmemek üzere yemin etmeliydi. Toplama kamplarında acılar içinde kıvranan ve Müslüman ülkelerin yöneticilerine yardım çağrısında bulunan Uygur Müslümanlarının intikamını almadıkça Çin topraklarına ayak basmamalıydı. Ayak basacaksa intikamlarını almak için basmalıydı. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَاِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدّ۪ينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ “Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.” [Enfal 72]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ercan Tekinbaş