- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Soçi Anlaşması Ne Anlama Geliyor ve Boyutları Nedir?
Haber:
Ankara ile Moskova arasında imzalanan Soçi Anlaşmasına göre “terörist grupların” İdlib’den çekilmesi için belirlenen zaman saatler sonra sona erdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi şöyle dedi: Şu ana kadar bu “terörist grupların” çıktığı gözlemlenmedi. (Arab Sky News)
Yorum:
Anlaşmanın uygulanması için belirlenen sürenin sona ermesiyle birlikte Soçi Anlaşması’nın ötesinde anlamamız gerekenler; silahtan arındırılmış tampon bölgenin inşa edilmesi sınırında durulmayacak. Dahası Şam devrimi ile geleceğinin yaşamı için tehdit oluşturacak şekilde bunun çok daha ilerisine gidilecek. Belki de bu anlaşmanın daha önemli manaları ve daha önemli boyutları vardır. Şöyle ki:
- Şam zaliminin tek kurşun bile kaybetmeksizin kurtuluşu için kanların döküldüğü kurtarılmış bölgelerin geniş bir kısmı kaybedilecek.
- Sağlam dağlardan oluşan doğal savunma hatları kaybedileceği gibi yılardır kazılan çukur ve tüneller de kaybedilecek.
- Yani silahtan arındırılmış bölgenin etrafına bir kordon oluşturulmasının ardından Suriye’nin Kuzeyi büyük bir hapishane haline gelecek.
- Şam kasabıyla olan savaşta devrimin kullanabileceği tüm baskı kartları kaybedilecek.
- Özellikle başkent Şam ile çevresinin güvenliğinin sağlanmasının ardından Şam zalimi her türlü gerçek tehditten korunmuş olacak.
- Şam devriminin sabitelerinin en önemlisi olarak kabul edilen rejimin düşmesi, mazide kalacak.
- Yani bizler, Şam halkının yıllardır göstermiş olduğu tüm fedakarlıkları heba edecek olan Amerika’nın siyasi çözümüne doğru ilerliyoruz.
- Yani bizler, kafir ve zalim rejimlerin altında yeniden demir yumrukla yönetilmeye geri döneceğiz.
Anlaşmanın bazı anlam ve boyutları işte böyledir; peki şakşakçılar, bu anlaşmanın Şam devrimi üzerindeki tehlikesini idrak edebilecekler mi yoksa kalpleri mühürlü bir şekilde devam mı edecekler?
Şam halkının, bu anlaşmaların katliamlara olan bağlılıklarını sıkılaştıracağını ve iplerini kendi elleriyle tek tek çekeceklerini bilmeleri gerekiyor. Dolayısıyla onların, pişmanlığın hiçbir fayda vermeyeceği günü idrak etmeleri gerekiyor. Zira o gün, savunmuş oldukları şeref, çocuk, nefis ve mallarından hiçbirini bulamayacaklardır. Nitekim Allah Subhanehu ve Teala, şöyle buyurmuştur: كَيْفَ وَإِن يَظْهَرُوا عَلَيْكُمْ لاَ يَرْقُبُواْ فِيكُمْ إِلاًّ وَلاَ ذِمَّةً يُرْضُونَكُم بِأَفْوَاهِهِمْ وَتَأْبَى قُلُوبُهُمْ وَأَكْثَرُهُمْ فَاسِقُونَ“Nasıl olabilir ki! Onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne ahit, ne de antlaşma gözetirlerdi. Onlar ağızlarıyla sizi razı ediyorlar, halbuki kalpleri (buna) karşı çıkıyor. Çünkü onların çoğu yoldan çıkmışlardır.” [Tevbe-8] Ve Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنَّهُمْ إِن يَظْهَرُوا عَلَيْكُمْ يَرْجُمُوكُمْ أَوْ يُعِيدُوكُمْ فِي مِلَّتِهِمْ وَلَن تُفْلِحُوا إِذًا أَبَدًا“Çünkü onlar eğer size muttali olurlarsa, ya sizi taşlayarak öldürürler veya kendi dinlerine çevirirler ki, o zaman ebediyyen iflah olmazsınız.” [Kehf-20] Bunlar, Kur’an-ı Kerim’in birçok yerde söylemiş olduğu gerçeklerdir. O halde Allah’ın sözünden daha garanti bir şey var mıdır?
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Ofisi İçin Yazan
Ahmed Abdulvahhab
Hizb-ut Tahrir Suriye Vilayeti Medya Bürosu Başkanı