- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Amerika’nın Askeri Gücü Kendi Sonunun Gelmesini Engelleyemeyecektir
Haber:
ABD Başkanı Donald Trump, Ortadoğu'ya yaklaşık bin 500 ilave asker gönderilmesini onayladığını açıkladı.
Beyaz Saray'ın bahçesinde Japonya'ya hareketinden önce basın mensuplarına gündemi değerlendiren ABD Başkanı Trump, İran’la ilgili yeni adımını değerlendirdi.
Trump, bölgeye gönderilecek yaklaşık bin 500 kişilik ilave askeri gücün çoğunlukla Ortadoğu’daki Amerikan askerlerini ve görevlilerini "koruma" görevi göreceğini ifade etti [NTV/24.05.2019]
Yorum:
Ortadoğu bölgesinin İslami davetin dünyaya açılımının doğal hareket noktası olduğunu ve sosyalizmin çökmesinden sonra Amerika’nın İslam’ı tek ve baş düşman edindiğini, terör, köktendincilik ve radikalizm sloganlarını da bölgedeki Müslümanlara yönelik saldırısı için bir kılıf olarak kullandığını hepimiz biliyoruz. Zira Amerika, var gücünü kullanarak bölgedeki kendisine bağlı ajan hükümetlerin izlediği baskı, zulüm, işkence ve sindirme üslupları yoluyla İslami siyasi hareketleri yönetimden uzaklaştırmak için çalışmıştır. Nitekim Bush, açıkça bunun Müslümanlara yönelik bir haçlı savaşı olduğunu ilan etmişti. Zira Amerikan Adalet Bakanı John Ashcroft şöyle demişti: “Açıkçası terör, sadece kendisine inanan bir takım kimselerde değil bizzat İslam'ın kendisinde yatmaktadır.” Amerika bu düşüncesini gerçekleştirmek için de Batılı bir mefhum olan demokrasi ve özgürlükler fikirlerini Amerikan tarzında yaymaya başlamıştır.
Ancak artık Amerika’nın demokrasi ve özgürlükleri sırf kendi habis projesini gerçekleştirmek için bir kılıf olarak kullandığı tüm dünya Müslümanları tarafından aşikar hale gelmiş ve Müslümanlar gerçek ve doğru bir değişimin yollarını aramaya başlamışlardır. Bunu fark eden Amerika, Ortadoğu bölgesinde Müslümanların kendilerine ait bir devletin kurulmasının yaklaştığı beklentisi içerisine girince 2003 yılındaki “Büyük Ortadoğu Projesi” gibi projelerle İslami bölgeye hegemonya kurmak üzere onu şekillendirme girişimine yönelmiştir. Amerika’nın bölgeye yönelik başlattığı bu girişimler yine sonuçsuz kalmış, Ortadoğu’daki Müslümanlar başlarındaki yöneticilerin Amerikan ajanları olduklarını ve tek görevlerinin ise Amerika’nın çıkarlarını korumak ve onun habis demokrasi ve özgürlük fikirlerini yaymaktan ibaret olduğunu anlamışlar ve nihayet Tunus’tan başlayarak hemen hemen tüm Arap ülkelerinde yöneticilere karşı halkçı devrimler baş göstermiştir. Bunun akabinde daha da endişeye kapılan Amerika artık demokrasi ve özgürlükler fikrinin Müslümanlar nezdinde kabul görmeyen bir paçavra olduğunu görünce, hegemonyasını askeri gücünü göstererek sürdürmeyi amaçlamıştır. İşte Arap Baharı olarak adlandırılan halkçı devrimlerin üzerine Ortadoğu’ya göndermiş olduğu askerlerin bataklığa saplanmalarının ardından bir çıkış yolu aramayı ve süper bir devlet olduğunu ispatlamayı yeni bir askeri yardım göndermekte bulmuştur. Zira Trump’ın, “Bölgeye gönderilecek yaklaşık bin 500 kişilik ilave askeri güç, çoğunlukla Ortadoğu’daki Amerikan askerlerini ve görevlilerini "koruma" görevi görecektir” şeklindeki açıklaması tam da buna işaret etmektedir.
Ama heyhat ki heyhat artık Amerika’nın Ortadoğu’ya gönderdiği ve göndereceği askerler bir fayda sağlamayacak ve yakın bir zaman sonra tarihin çöplüğüne atılmasını engellemeyecektir. Zira başta Ortadoğu’daki Müslümanlar olmak üzere tüm dünya Müslümanları Amerika’nın sömürgesine ve barbarlığına bir kılıf olarak kullandığı demokrasi ve özgürlükler fikrinin başlarındaki felaketin ana unsuru olduğunu anlamışlar ve gerçek bir değişim yolunda hızla ilerlemeye başlamışlardır.
Allah’ın izniyle Müslümanların özlem duydukları bu değişim aynen asrı saadette olduğu gibi Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafet’in kurulmasıyla gerçekleşecek ve böylece başta Müslümanlar olmak üzere tüm insanlık kafir Amerika’nın bu barbarlığından kurtulmanın sevincini yaşayacaklardır.
وَسَيَعْلَمُ ٱلَّذِينَ ظَلَمُوٓا۟ أَىَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ“Zulmedenler nasıl bir inkılapla devrileceklerini pek yakında göreceklerdir.” [Şuara-227]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi adına
Ramazan Ebu Furkan