- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Hem Aldanıyor Hem de Aldatıyorsunuz!
Haber
ABD ile Türkiye arasında Suriye'nin kuzeyinde koordineli bir şekilde oluşturulması kararlaştırılan “güvenli bölge” konusunda temaslar hızlanırken, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Henüz detaylandırılması gereken birçok konu var” dedi.
Çavuşoğlu, “ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 mil sözü var, YPG'nin çıkarılması gerekiyor. Türkiye'den bu bölgeye dönmek isteyen başta Kürtler olmak üzere çok sayıda Suriyeli var. Söylediğimiz ABD'nin bir oyalama taktiğinin geçerli olmayacağı. Maalesef Münbiç'te böyle bir oyalamaya gittiler, sözlerini tutmadılar.” 15.08.2019 BBC News
Yorum
ABD ile dostluk sadece ahiret hayatınızı kaybettirmekle kalmaz, dünya hayatını da size zehir ettirir. Verilen birtakım kırıntılar, kısa vadede nazarınızda büyük menfaatler gibi görünebilir. Fakat zaman ilerledikçe vermeniz gereken bedellerin, bu kırıntılardan kat ve kat büyük olması pusulanızın şaşmasına sebep olur. Siyasetinizi kâfirlerin belirlediği eksende değil de, Rabbinizin emirleri doğrultusunda yapsaydınız peşinden koştuklarınızı kendinize hizmetkâr ettirirdiniz. Böylece hem Müslümanların hamiliğini yaparak Allah’ın rızasına ulaşır, hem de kâfirleri rezil rüsvay ederek onlara yürek acısı olurdunuz. Ne yazık ki bunu idrakten uzak yöneticilerin, Müslümanların başına musallat olmaları kâfirlerin üzerimizdeki hegemonyalarını sürdürmelerine önayak olmaktadır.
Gerçekte dış siyasette, Amerika politikalarının bir karış dahi dışına çıkamayan Türkiye yöneticilerinin, kendi sınırlarındaki meseleleri dahi Amerika’nın belirlediği yol haritasına göre çözmeye çalışması zilletin boyutunu göstermeye yeterlidir. Her fırsatta oyun kuran ülke olduğundan bahseden Türkiye yöneticilerinin, bütün oyunların piyonluğunu yapıp sonra da ABD bizi Menbiç’te oyaladı. Trump bize söz verdi. Daha doğrusu kandırdı itirafına rağmen hala Amerika’yla işbirliğine devam edilmesi izah ve izandan uzak bir siyasettir.
Amerika’nın, çıkarları uğruna kullanmayacağı hiçbir yol yoktur. Aynı şekilde çıkarları için feda etmeyeceği hiçbir ülke de yoktur. Suriye savaşının ilk günlerinden bu yana politikasını rejimin devamı yönünde kurgulayan ABD, bu siyaset ekseninde bölgedeki tüm güçleri sürecin içerisine dâhil ettirdi. Dün, ABD’nin birtakım vaatleriyle Suriye içerisinde sözde terör operasyonlarıyla Halep’in düşmesini sağlayan Türkiye, bugün sözde güvenli bölge oyunuyla yeni bir zulme, yıkıma, katliama aracılık edeceğini bilmesi gerekir. Lazkiye’den Cizre’ye kadar sınır boyunca güvenli bölge planının konuşulması gerçekte İdlib operasyonunun sinyallerini vermekte. Nitekim rejim, İran, Rus güçlerinin sözde çatışmasızlık bölgelerini aşarak adım adım İdlib’i çevrelemesi bunu açıkça göstermekte. Türkiye kamuoyunu Fırat’ın doğusunu terörden temizleme, şu derinlik, şu uzunluk, ortak devriye gibi hamasi sözlerle aldatan hükümet yetkilileri, gerçek niyetleri olan İdlib’i rejim kontrolüne dâhil etme çabalarını gizlemekte. Dört milyona yakın Müslümanın yaşadığı İdlib’de operasyonla birlikte büyük bir göç dalgasının yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Türkiye’nin, şu an için tek kaygısı yeni bir göç dalgasının sınırlarına taşınması meselesidir. Sınır boyunca örülen duvar, İdlib çevresinde oluşturulan gözlem noktaları; bunların rejime istihbarat sağlamaktan başka fonksiyonu yoktur. Astana toplantılarında çatışmasızlık bölge kararlarıyla muhaliflerin kademeli olarak İdlib ve çevresine sıkıştırılması, şimdilerde ise planın son kertesi olan güvenli bölge süreciyle İdlib meselesi halledilmek isteniyor. Tüm kâfirlerin güvenli bölge planı üzerinde mutabık olması bizlere şu ayeti hatırlatıyor:
اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُقَاتِلُونَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۚ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا يُقَاتِلُونَ ف۪ي سَب۪يلِ الطَّاغُوتِ فَقَاتِلُٓوا اَوْلِيَٓاءَ الشَّيْطَانِۚ اِنَّ كَيْدَ الشَّيْطَانِ كَانَ ضَع۪يفًا۟
“İman edenler Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler ise Tağut'un yolunda savaşırlar. Şu halde şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır. [Nisa 76]
Amerika; güvenli bölge süreciyle Fırat’ın doğu kısmının emniyetini YPG adına sağlarken, diğer taraftan derinliği ve uzunluğu farklı ceplerle, İdlib nüfusunu belirlenen bölgelere dağıtarak operasyona açık bir hale getirmek istiyor. Yine güvenli bölge süreciyle Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun dilinin altındaki “bu bölgelere dönmek isteyen Suriyeliler var” açıklaması başka bir niyeti de ortaya koymakta. Hükümetin, son seçimlerdeki başarısızlığı, bozulan ekonomi, Suriyelilerin aleyhine oluşturulan olumsuz kamuoyu, oluşturulmak istenen sözde güvenli bölgelere, bir kısım muhacirlerin gönderilme ihtimalini de ortaya koyuyor. Filhakika son dönemlerde hükümetin muhacirlere yönelik deport politikası bu sürecin siyasetinden ayrı düşünülemeyeceğini bizlere göstermekte.
Aklını kullanan, akletme kabiliyeti yerinde olan, akıl sahipleri; Amerika ve diğer kâfirlerle dostluk kurulmayacağını anlarlar. Çünkü onlar sadece birbirlerinin dostlarıdır.
وَلَنْ تَرْضٰى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارٰى حَتّٰى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْۜ قُلْ اِنَّ هُدَى اللّٰهِ هُوَ الْهُدٰىۜ وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ اَهْوَٓاءَهُمْ بَعْدَ الَّذ۪ي جَٓاءَكَ مِنَ الْعِلْمِۙ مَا لَكَ مِنَ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ
“Sen onların dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hristiyanlar da senden asla memnun kalmayacaklardır. De ki: ‘Asıl doğru yol ancak Allah’ın yoludur.’ Eğer sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, bilesin ki artık Allah sana ne dost ne de yardımcı olacaktır.” [Bakara 120]
Akıl sahipleri, onların girdikleri bölge ve beldeleri yakıp yıktıklarını, katledip yağmaladıklarını, sömürüp güvensiz hale getirdiklerini görür. Hal böyle olmasına rağmen, onlarla dostluk kuran başımızdaki yöneticilerin hafızalarının geçmişi idrakten uzak olduğu görünmektedir. Bu kâfirlerin; Irak, Afganistan, Libya, Çeçenistan’daki katliam ve yıkımları hala devam ederken Suriye’de onlarla güvenli bölge oluşturmaktan bahsedilmesi akıl hafifliğinden başka bir şeyle de izah edilemeyecektir. Hem aldanıp, hem de halkı aldatmak, maalesef Müslümanların başındaki yöneticilerin değişmez âdeti olmuş. Hiç akletmez misiniz?
Elbette bu toplum, aklını şer’i hükümler doğrultusunda kullanan yönetici ve nizamı tekrar var edecektir. İşte o gün, kâfirler için korku ve hezimet, mümin ve mazlumlar için ise güven ve zafer olacaktır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmet SAPA