Pazar, 15 Muharrem 1446 | 2024/07/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Büyük Yalan: İnanç Özgürlüğü Veya Din Özgürlüğü!

بسم الله الرحمن الرحيم

HABER-YORUM

(Tercüme)

Büyük Yalan: İnanç Özgürlüğü Veya Din Özgürlüğü!

Haber:

British Times gazetesi, son on yılda dünya çapında dini azınlıklara yönelik şiddetli zulüm nedeniyle, kişisel inançların uygulanması ve savunulması konusunda ısrar eden özgür toplumların gerekliliğine dikkat çekti.

Gazete; “1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi haricinde, özgürlük yazarı Thomas Jefferson'un dini inancın özel bir hükümle ihlal edilemeyecek bir ilke olduğunu ve kamu görevlisi için dini bir test olmaması gerektiğini söylediğini” yazdı. Ayrıca “1786 tarihli Virginia Dini (eşitlik) Özgürlük Yasası'ndan daha önemli bir açıklama olmadığını ve Jefferson'un fikirlerinin dünyanın birçok yerinde bulunamaması şaşırtıcıdır” ifadesini kullandı.

Gazete; “Mısır, Irak, Suriye ve Pakistan gibi yerlerde Hıristiyanlara zulüm yapıldığını, öte yandan Müslümanların Myanmar'da şiddetli bir zulme maruz kaldığını ve yüzbinlerce Rohingya’lının evlerinden sürüldüğünü ve komşu Bangladeş’te tehlikeli bir hayat sürdüğüne” işaret etti.

Gazete; “Dünyadaki en kalabalık ülke olan ve dünyadaki Müslümanların % 10'undan fazlasına ev sahipliği yapan Hindistan'da, şimdi Müslümanlara karşı ayrımcılık yapan yeni bir vatandaşlık yasasının olduğunu” belirtti.

Yorum:

İnanç özgürlüğü ilkesi, laikliğin esası ve 18. yüzyılın ortalarında Avrupa'da Kilise'nin toplum ve bireyler üzerindeki adaletsizliğe ve tahakkümüne bir tepki olarak ortaya çıkan dinin devletten ayrılması ile birlikte özgürlüğü içeren dört ilkeden biri olarak kabul edilir.

İnanç özgürlüğü ilkesi, bireyin özgürlüğünü, dini seçiminde devlet ya da başkalarının müdahalesi olmadan kendisine uygun gördüğü şeye inanmasını gerektirir. Din ve kişisel inanç nedeniyle toplumda siyasi ayrımcılığa izin verilmez, tıpkı din özgürlüğünün bireye dindar olmama hakkı vermesi gibi. Tüm bunlar devletin dinini veya toplumdaki çoğunluğun dinine ters düşse bile bu bireyin hakkıdır.

Bugünün dünyası, yüzyılı aşkın bir süredir, özgürlükleri ve demokrasiyi içinde barındıran laik bir ideolojiyle yönetiliyor. Bununla birlikte, bu inanç özgürlüğünün Avrupa'nın kendisinde bile garanti edilmediğini görüyoruz. Başta Fransa olmak üzere birçok Avrupa ülkesi üniversitelerde başörtüsü ve örtüyü yasaklamaktadır. Hatta en hoşgörülü ülkelerden biri olarak gösterilen İsveç, bu yıl okullarda peçe yasağını uygulamaya başladı ve Müslüman işçileri işyerinde tokalaşmaya zorladı. Bu durum İngiltere, Almanya ve Fransa gibi büyük Avrupa ülkelerine öyle bir hal aldı ki, Müslümanlar için “terk et yada kaynaş” şeklinde açık bir çağrıda bulundular.  

Kilisenin Orta Çağ'daki Avrupa halklarına uyguladığı adaletsizlik, din ve inanç özgürlüğü ile övünen Batı hükümetleri tarafından Müslümanlara karşı adaletsizliğe dönüştü!

Müslüman, Batı toplumlarında Batı politikalarının baş düşmanı olarak gösterilmekte ve Avrupa seçimlerinde İslam ve Müslümanlara karşı düşmanlık, partilerin başarısının en önemli nedenlerinden biri haline geldi. Öyleyse Batılılar yalan söylemeyi bırakıp açıkça şunu söylesin: İslam'dan başka inançlara inanabilirsiniz! Bugün Batı geleneklerinde yürürlükte olan inanç özgürlüğünün gerçek tanımı budur.

Avrupa'da din özgürlüğüne sahip çıkanlar, ordusunu ve yaptığı cürümlerini tüm dünyaya karşı hayâsız bir şekilde savunarak duran ve Müslümanları Müslüman oldukları için yakarak öldüren Myanmar'ın başkanına “Barış Güvercini Ödülü” ile ödüllendirenlerdir. Avrupa ve Amerika ile dost olmak istiyorsanız, İslam ve Müslümanların düşmanı olmanız kaidesi dünyada bir norm haline geldi.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Memduh Ferec

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER