Pazar, 22 Muharrem 1446 | 2024/07/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Kapitalizmin Salyası İstanbul Sözleşmesi Bahane Halkı Kandırmak Şahane

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber ve Yorum

Kapitalizmin Salyası İstanbul Sözleşmesi Bahane Halkı Kandırmak Şahane

Haber:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili çok önemli açıklamalar yaptı. Erdoğan, AK Parti’nin il başkanları toplantısında, “Çalışıp, gözden geçirin. Halk istiyorsa kaldırın” talimatı verdi. (03.07.2020 Haber7)

Yorum:

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’li Numan Kurtulmuş’un yaptığı açıklamaları sonrasında İstanbul Sözleşmesi tekrar gündemde. Peki, nedir İstanbul Sözleşmesi? Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin resmi adıdır İstanbul Sözleşmesi.

Sözüm ona sözleşme karşıtlarını Sabah, Yeni Şafak, Yeni Akit gibi iktidar yanlısı gazetelerin oluşturması ironi. Sözleşme 2011’den beri yürürlükte. Dahası imzalayan iktidarın ta kendisi, öyleyse iktidardaki sözleşme karşıtlarının derdi bizzat sözleşme değil, Avrupa Birliği’dir, özellikle de AB’nin Libya’dan dolayı Türkiye’ye ambargo uygulamasının gündem olduğu ve Türkiye’yi seyahat kısıtlamalarından hariç tutmadığı ve Fransa ile söz dalaşına girildiği bir dönemde.

Diğer bir deyişle iktidar, İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlükten kaldırması halinde herhalde yerine İslam’ın Ahvali Şahsiye hükümlerini koyacak değil. Neyi koyacak pekâlâ? Tabii ki CEDAW’ı, yani Birleşmiş Milletler (BM) Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi Kadınların İnsan Hakları ve Önemi. Kısacası iktidar, aralarındaki sürtüşmeden dolayı Avrupa’nın küfür yasalarını kaldıracak, yerine ABD aparatı BM’nin küfür yasalarını koyacaktır.

İşin siyasi boyutu bu. Entelektüel yönden İstanbul Sözleşmesi de CEDAW da köhne, çürük yozlaşmış kapitalist ideolojinin salyalarından biridir. Dolayısıyla salyalara temel teşkil eden kapitalist sistem ve demokrasi ortadan kalkmadıkça ya da metafor olarak devegiller familyasından olan Lama yerine tükürüklerinin peşine düşüldüğü sürece bu kısır döngü serisi son bulmayacaktır. İstanbul Sözleşmesi gidecek, CEDAW gelecektir yahut CEDAW gidecek bir başkası gelecektir.    

Erdoğan’ın “Halk istiyorsa kaldırın” aldatmacasına gelince, ne zamandan beri Erdoğan, halkın isteklerini ve istediklerini uyguluyor. Soruyoruz Erdoğan’a. Kuran okuduğu ya da İslami mottolar kullandığı için halk Erdoğan’ı iktidara getirmedi mi? Bu demek oluyor ki halk İslam’ı istiyor, pekâlâ İslam’ı iktidara getire(bile)cek mi? Nerde? Çünkü İslam’ı iktidara getirmek Erdoğan’ı aşıyor. ABD’nin meselesidir. ABD, İslam’ın iktidara gelmesinin ajanı Erdoğan da dâhil olmak üzere Türkiye’de, daha doğrusu tüm dünyada çıkarlarının ve etkisinin sonu anlamına geleceğini bildiği için İslam’ın iktidara gelmesini istemez. ABD istemeyince, Erdoğan ilelebet iste(ye)mez, sadece slogan olarak istismar eder yahut Müslümanların İslami duygularıyla oynar aynen Ayasofya meselesinde olduğu gibi. Onun için spor tabiriyle topu taca atıyor. Salt siyasi hırsı ve istikbali için halka rağmen hem de halk istemediği halde meclisten alelacele onca yasa geçirdiğini sağır sultan biliyor.

Bu yüzden Erdoğan’ın “halk isterse kaldırın” açıklaması, halkın adamı olduğunu, efendisi Amerika’nın değil de halkın arzu ve istediklerini yerine getirdiğinin mesajını vermek içindir, özellikle de kamuoyu yoklamalarına göre sürekli oy kaybı yaşadığı ve halk adamı tanımlamasından uzaklaşıp Saray’ın adamı haline geldiği bir zamanda.

Müslümanlar, özelde Ahvali Şahsiye genelde İslami hükümlere dönmedikçe ve metodu Hilafet Devletini kurmadıkça, İstanbul Sözleşmesi ile CEDAW arasında ya da bir başka küfür sözleşmesi arasında savrulup duracaklardır.

Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Ercan Tekinbaş

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER