Pazartesi, 21 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Türkiye’nin Pandemi ile Başarısız Mücadele Stratejisi: Kapanma

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

Türkiye’nin Pandemi ile Başarısız Mücadele Stratejisi: Kapanma

Haber:

İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “26 Nisan-03 Mayıs tarihleri arasında ülke genelinde uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasını ihlal eden 66 bin 161 kişiye de adli ya da idari işlem uygulanmıştır” denildi.

Yorum:

Türkiye, artan bulaş ve vakalar nedeniyle 29 Nisan 2021 Perşembe günü hafta içi hafta sonu ayrımı olmaksızın 17 Mayıs 2021 Pazartesi günü saat 05.00’te bitecek şekilde tam zamanlı sokağa çıkma kısıtlaması kararı aldı. O günden sonra asıl görevi asayişi sağlamak olan polisin, görsel ya da sosyal medyada ülkenin çeşitli kentlerinde yasağa uymayan insanları sokak sokak kovaladığına, kahvehaneleri ve turizm kentlerinde haram partileri basıp cezalar yazdığına, sokak çevirmelerinde bulunduğuna, camilerde itikâfa girmek isteyen Müslümanlara biber gazıyla müdahale ettiğine tanık oluyoruz.

Kısıtlama gereği hiçbir geliri olmadan günlük kazancıyla yaşamını sürdüren milyonlarca vatandaş, eve kapatıldı, bazıları dışında küçük esnafa kepenk indirtildi, günlük kazancı ile yaşamını sürdüren sokak çiçekçileri ve seyyar satıcılar geçimlerini icra edecek çalışmadan alıkonuldu. Kapanma ve bayramı yaşadığı şehirlerde dört duvar arasında geçirmek istemeyen vatandaşların yazlıklarına, köy ve kasabalarına akın ettiklerini gördük. Peki neden?

Çünkü körü körüne Batılı ülkeleri takip eden Türkiye’nin aldığı kapanma kararı hayatın akışına terstir. Hayat akıyor, akan hayatı evlere hapsetmek ya da akışını durdurmaya çalışmak abesle iştigaldir. İnsan sosyal bir varlıktır, sosyalliğini yasaklamak insan doğasına aykırıdır. Onun için yasağa rağmen sanki yasak yokmuş gibi insanların mahalle aralarında gezdiğini, eline poşet alıp markete hücum ettiğini, çocukların sokak ve mahallelerinde oyun oynadıklarını görüyoruz. Rejim de buna göz yummak zorunda kalıyor, çünkü her sokak ya da mahalle başına bir polis dikemez.

Geçen yıl Mart’tan bu yana ülke, yapboz gibi, bir kapanıyor, bir açılıyor. Bulaş ve vakalar artınca kapanıyor, azalınca açılıyor. Açılınca vakaların artmasıyla birlikte sağlık sektörünün çökmesi nedeniyle ya da yazın ülkeyi turizm gelirlerinden mahrum etmemek için tekrar kısmi ya da tam kapanma stratejisine geçiliyor. Zira sağlık sektörünün çökmesi, Hindistan’da yaşanan görüntüler gibi Erdoğan rejimine eksi puan olarak dönecek ve bu 2023 seçimlerine yansıyacaktır. Yahut hasta ve ölüm sayısındaki artış, turistlerin Türkiye’ye gelmesini engelleyecek ve dolayısıyla ülke 34-40 milyar dolarlık gelirden yoksun kalacaktır. Görüldüğü gibi duruma göre “Aç-Kapa” modeli izleniyor.

Korana vaka sayıları gizlenemez hale gelip ülkenin dört bir yanı “Hayat eve Sığar” uygulamasında “Kırmızı” renge bulanınca, COVİD-19’da görülen artışlar ve salgının ikinci, üçüncü pikini önlemek amacıyla “Kapa” modeli, vakaların sayısında düşme olup “Yeşil” renge bulanınca da “Aç” modeli izleniyor. Böyle giderse Türk halkı, “Aç-Kapa” kısır döngüsü içinde yaşamaya alışması gerekiyor.

“Aç-Kapa” modelinin başarısız ve yanlış olduğunu hep birlikte gördük. Peki, gerçek ve doğru çözüm nasıl olmalıdır? İslam, salgının ilk ortaya çıktığı ve görüldüğü yeri hemen karantina altına alır, oraya giriş-çıkışları yasaklar, salgına ekonomik ve sosyal yönden yaklaşmaz, insani olarak ele alır. Hayatın akışını engellenemez. Hayat normal seyrinde devam eder. İnsanları evlerine kapatmaz. Artı devlet, halkın tedavi aparatını çoğaltmak ve aşılamak için tüm gücünü seferber eder. Böylelikle pandeminin diğer bölgelere yayılmasının önüne geçer. Yayılması durumunda bile –ki olmayacaktır- “Aç-Kapa” modelini izlemez, hayat devam eder ama salgınla mücadele için tüm önlemleri alır. Bugün salgın, Türkiye’de ortaya çıkmadığı halde ülkenin her tarafına yayılmışsa, rejimin ilk başta izlediği yanlış stratejiden kaynaklanıyor. İlk başta doğru bir strateji izlenmiş olsaydı bu durumlara gelinmezdi. Rejim bundan ibret almalı, maazallah sonraki salgınlarda “Aç-Kapa” modelini izlemek yerine İslam’ın belirlediği stratejiyi takip etmelidir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ercan Tekinbaş

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER