Cumartesi, 14 Muharrem 1446 | 2024/07/20
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Normalleşme Çağrısında Bulunanlar Ümmeti Temsil Etmeyen Değersiz Varlıklardır

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Normalleşme Çağrısında Bulunanlar Ümmeti Temsil Etmeyen Değersiz Varlıklardır

 

Haber:

"Barış ve Yeniden Kazanmak" başlığı altında düzenlenen bir konferansta, türünün ilk örneği olarak, aşiret şeyhleri ​​de dahil olmak üzere 300’den fazla Iraklı cuma akşamı Irak ile Yahudi varlığı arasında normalleşme çağrısında bulundu ve konferans Amerikan örgütü sponsorluğunda Özerk Kürdistan’da düzenlendi.

New York merkezli Barış İletişim Merkezi tarafından düzenlenen konferansta, Yahudi varlığı ile Arap ülkeleri arasındaki normalleşme ve sivil toplum örgütleri arasındaki yakınlaşma konuları ele alındı. (El-Kuds el-Arabi)

Yorum:

Yahudi varlığı boşuna çabalıyor. Nitekim arkasındaki kafir Batı’nın ve İslam beldelerindeki ajan rejimlerin yardımıyla doğal bir varlık olarak bölgede temellerini pekiştirmeye ve varlığını tesis etmeye çalışıyor. Zira Eski Amerikan Başkanı Donald Trump’ın, Yahudi varlığı ile İslam beldelerindeki egemen rejimlerle ilişkileri normalleştirme çabaları, bu rejimlerin mutant varlığa karşı üstlendiği koruma ve himaye ilişkisini geliştirme türü olarak yeni değildir. Bilakis normalleşme girişimleri eski olup kuruluşundan bu yana 70 yılı aşkın bir süredir halkları bu sefil girişimlerin hiçbirini kabul etmeyen ümmetin sağlam duvarını delmeyi amaçladığı bir adımda neredeyse varlığın ömrünü tüketecekti. Zira bu ajan rejimler, teslim olma, zillet ve ihanet anlaşmalarının birçoğunu imzalamalarına rağmen, ümmet hala Yahudi varlığını mübarek toprakları gasp eden bir düşman olarak görmesinin yanı sıra onu ortadan kaldırmayı, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in mesrasını kurtarmayı, onu özgürleştirmeyi ve Yahudilerin pisliklerinden temizlemeyi üzerindeki bir sorumluluk olarak görmektedir.

İslam ümmeti, Yahudileri sadece savaş meydanlarında karşılaşabilecekleri bir düşman olarak gördükleri için onlarla her türlü ilişkiyi reddettiğini ifade etme fırsatını hiç bırakmadı. Ayrıca ümmet, hiçbir bireyi, partiyi veya rejimi affetmemiş ve hoş görmemiştir. Bu ise ümmetin, başta Sedat döneminde Mısır rejimi tarafından imzalanan Camp David Anlaşması, Ürdün ile varlık arasında imzalanan Wadi Araba Anlaşması ve o günlerde Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından imzalanan ve sonrasında utanç verici Filistin otoritesini kuran 1993 yılındaki meşum Oslo Anlaşması gibi ihanet ve zillet anlaşmalarını reddetmesiyle açığa çıkmıştır. Ayrıca İslam ümmetinin geniş kitleleri, Birleşik Arap Emirleri, Bahreyn, Fas ve Sudan ile normalleşme (İbrahim) anlaşmalarının imzalanmasını da açık bir şekilde reddetmişlerdir. Yine son zamanlarda Tokyo Olimpiyatları’nda birçok Arap ve Müslüman sporcunun Yahudi varlığının oyuncuları karşısında yarışmaktan çekilmesiyle normalleşmenin reddedildiğini ve bu adıma ümmetin evlatlarından ve geniş kitlelerden gelen destek ve teşvikin boyutunu gördük. Öte yandan Suudi bir kadın oyuncunun Yahudi bir oyuncuya karşı yarışmasının güçlü bir şekilde kınandığını da gördük. Yine Fas’taki İslam ümmetinin evlatları asaletini ifade eden doğal bir tepkiyle, Faslı seçmenler Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ağır bir ceza vermiştir. Zira parti, Yahudi varlığıyla normalleşme anlaşmasına verdiği destek nedeniyle meclisteki sandalyelerinin çoğunu kaybederek ezici bir yenilgiye uğramıştır.

Bu ve diğer kanıtlar, kafir Batı Yahudi varlığını mübarek topraklarda etkinleştirmek ve onunla olan ilişkileri normalleştirmek için ne kadar çaba sarf ederse etsin, bunların kendilerine hiçbir fayda sağlamayacak beyhude çabalar olduğunu kat be kat teyit etmektedir. Bu girişim ve çabalara destek veren ne kadar çok Müslüman evladı toplarlarsa toplasınlar, bu onlara başarısızlık ve yürek acısından başka bir şey getirmeyecektir. Zira onlar, hiçbir şekilde ümmeti temsil etmeyen değersiz varlıklar olup bu anlaşmalar ümmetin nazarında geçersiz olarak kalacağı gibi Yahudi varlığı da mübarek Filistin topraklarından silinmesi gereken bir düşman olarak kalacaktır. Irak Kürdistanı’na gelince; ümmetin gözünde, Müslüman komutan Selahaddin Eyyubi’nin temsil edildiği bir kahramanlık ve kurtuluş modelini temsil etmektedir. Zira ümmet, ordulardaki evlatlarının arasından, taifeci emirleri ve ajan, iğrenç ve hain yöneticileri devirecek ve daha önce Haçlılardan kurtarıldığı gibi Filistin’i kurtaracak ve onu Yahudilerden arındıracak yeni bir Sehaddin’in çıkmasını dört gözle beklemektedir. Allah’ın izniyle bu, olacaktır. وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَن يَكُونَ قَرِيباًNe zamanmış o? diyecekler. De ki: Yakın olsa gerek!” [İsra-51]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Halid Said - Mübarek Toprak (Filistin)

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER