Salı, 24 Muharrem 1446 | 2024/07/30
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Halkın Yıkımı!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Halkın Yıkımı!

Haber:

25/10/2021 Surakarta - Orta Java Endonezya’da yapılan 20. Yıllık Uluslararası İslam Araştırmaları Konferansı’nın (AICIS) açılışında, Dinler Bakanı Yakut Şelil Kamas, zamanın zorluklarına bir yanıt olarak fıkıh veya İslam inancıyla ilgili bir takım kavramların yeniden formüle edilmesinin önemini vurguladı. Din Bakanı’nın, İslami kavramların bağlamını yeniden formüle etmek için kullandığı bir diğer terim de, İslami ılımlılık oldu. Diğer yandan bazı Müslümanların toplumsal faaliyetleri, terör faaliyetleriyle ilişkilendirildi. Zira Tempo web sitesi 09/11/2021 tarihinde, güvenlik servislerinin yüzlerce hayır kurumuna el koyduğunu bildirdi. Nitekim Ulusal Terörle Mücadele Teşkilatının ikinci yardımcısı Tuğgeneral İbn Sahandra: “Araştırma, terör gruplarının bağışlarının toplamından elde dilen değerin miktarını ayrıntılı olarak öğrenmektir” dedi. 17/11/2021’de kamuoyu, güvenlik güçlerinin muhbir (alim) olarak bilinen üç kişiyi terör eylemlerine katıldıkları şüphesiyle tutuklaması haberiyle şok oldu. Onlardan biri de Endonezya Ulema Konseyi Fetva Komisyonu üyesidir. İslam’dan nefret eden insanların, bu olayı bahane ederek Endonezya Ulema Konseyi’nin feshedilmesini talep etmeleri şaşırtıcı değildir. Nitekim bu koşulların ortasında Kasım 2021 tarihinde, üniversitelerde cinsel şiddetin önlenmesi ve ele alınmasına ilişkin 2021 tarihli ve 30 sayılı Eğitim, Kültür, Araştırma ve Teknoloji Bakanı yönetmeliği ortaya çıktı. Bundaki temel fikir ise, mağdurun rızası olmayan cinsel hususların yasaklanmasıdır.  Yani bu hususlar her iki tarafın karşılıklı rızası ile olması durumunda, zina uygulaması yasal bir iş olmaktadır. Zira Muhammediye Cemiyeti Genel Başkanı Haydar en-Nâsır şunları söyledi: “Endonezya’da Eğitim Bakanı’nın 2021 tarihli ve 30 sayılı düzenlenmesiyle ilgili son davanın demokratik aşırılık ve insan haklarının bir parçası olduğunu düşünüyorum.” (15/11/2021)

Yorum:

Yukarıda belirtilen gerçekler net bir yöntem ortaya koymaktadır: 

Birincisi: İslami hükümleri yeniden formüle etme veya değiştirme ya da İslam’ın ılımlılık bahanesiyle İslami hükümleri Batılı değerlere uygun olacak şekilde değiştirmek. Nitekim İslam’ın ılımlaşmasının savunucuları arasında yer alan Buya Siyakur’un Allah'tan başka ilah yoktur sözünden, tevhidi değil birliği desteklediği anlaşılmaktadır. Zira bu dünyada hiçbir şeyin kâmil olmadığını iddia ederek İslam’ın da kâmil olmadığını söylemektedir. Ayrıca İslam’ın cennete girmeyi garanti etmediğinden dolayı irtidattan (dinden dönmekten) korkulmamasının da altını çizmiştir. Dolayısıyla onların İslam’ı ılımlaştırma veya İslam’ın hükümlerinin değiştirilmesi olarak adlandırdıkları şeyin resmi işte budur. Tüm bu fikirler, İslami hükümlerle tamamen çelişmektedir. Zira Arapçayı anlayan bir kişi, Allah’tan başka ilah yoktur kelimesinin, Allah’tan başka ibadet edilecek kimse yoktur anlamına geldiğini bilir. Nitekim Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: مَا مِنْ أَحَدٍ يَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّداً رَسُولُ اللَّهِ صِدْقاً مِنْ قَلْبِهِ إِلَّا حَرَّمَهُ اللَّهُ عَلَى النَّارِKim kalbiyle tasdik ederek Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet ederse Allah ona cehennemi haram kılar.” [Buhari rivayet etti.] Ve Allahu Teala şöyle buyurmuştur: الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الْإِسْلَامَ دِيناًBugün sizin için dininizi kemâle erdirdim. Üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Ve sizden din olarak İslâm’dan razı oldum.” [Maide-3] Ayrıca Rasul, müminin küfre dönmeyi ve irtidat etmeyi kesinlikle kerih görmesini bildirmiştir. Zira Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: ثَلَاثٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ وَجَدَ حَلَاوَةَ الْإِيمَانِ؛ أَنْ يَكُونَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِمَّا سِوَاهُمَا، وَأَنْ يُحِبَّ الْمَرْءَ لَا يُحِبُّهُ إِلَّا لِلَّهِ، وَأَنْ يَكْرَهَ أَنْ يَعُودَ فِي الْكُفْرِ كَمَا يَكْرَهُ أَنْ يُقْذَفَ فِي النَّارِÜç  özellik vardır ki bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını alır: Allah ve Rasulü’nü (bu ikisinden başka) herkesten fazla sevmek, sevdiği kişiyi Allah için sevmek ve tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmayı kerih gördüğü gibi kerih görmek.” [Buhari ve Müslim rivayet etti.]

İkincisi: İslami davet taşıyıcılarını ve İslami kurumları aşırılıkçılık ve terörizme bağlamak. Böylece Müslümanlar, sadece İslam’ın hükümlerinden değil, aynı zamanda onun davetini taşımaktan ve İslami kurumlardan bile uzaklaşmaya çalışacaktır. Ayrıca psikolojik açıdan da Müslümanlar, İslam’a bağlı olan kişi veya kurumlardan şüphe duyacaktır. 

3- Radikal Laikliğin öğretilerini aşılamak. Bu yöntemin amacı ise; İslami hükümlere olan güveni ortadan kaldırmak, Müslümanların psikolojisini yıkmak, ılımlılık sloganları aracılığıyla İslami düşünceyi zayıflatmak ve bu İslami hükümlere olan iman kalıntılarının üzerine de radikal Laikliğin öğretilerini yerleştirmektir. Bu yöntemin akışı, radikal Laikliğin pekiştirilmesi ve İslam’ın hayattan uzaklaştırılmasıdır. Şayet buna izin verilirse, Endonezya’daki Müslüman nesillerin İslam’dan kaçmaları hiç de imkânsız olmayacaktır. İşte bu da halkın yıkımı anlamına gelmektedir!  

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Muhammed Rahmet Kurnia – Endonezya

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER