- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
İslam Beldelerinde Açlık Artıyor
Haber:
Kahire: Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) perşembe günü yayınladığı bir raporda, 2020 yılında Arap dünyasında 69 milyon insanın yetersiz beslenmenin acısını çektiğini belirterek 420 milyonluk bölge nüfusunun üçte birinin yeterli gıdaya sahip olmadığına dikkat çekti.
Örgüte göre, 2019 ve 2020 yılları arasında Arap dünyasında “tüm sosyal sınıflarda ve çatışmalardan etkilenen veya etkilenmeyen ülkelerde” 4,8 milyon insan yetersiz beslenmiştir.
En çok etkilenen ülkelerin, nüfusun yüzde 59,5’inin açlık çektiği Somali ve yedi yıldır savaşa sahne olan ve açlığın nüfusun yüzde 45,4'ünü etkilediği Yemen olduğuna dikkat çekti.
Ayrıca Yemen, 2020 yılında doğurganlık çağındaki kadınların %61,5'’nin acısını çektiği rekor sayıda anemi vakası kaydetti.
Yine örgüt rapora, “bölgedeki 141 milyon kişinin, 2020’de bir önceki yıla göre 10 milyon artışla orta veya şiddetli gıda güvensizliği yaşadığını” ekledi.
Gıda ve Tarım Örgütü’nün tahminlerine göre Arap dünyasında açlık son yirmi yılda %91,1 oranında artış göstermiştir. (İndependent Arabic)
Yorum:
Allah’ın indirdikleriyle yönetimin kaybolmasının ve sömürgeci kâfirin ağına düşmesinin ardından bu dönemde İslam ümmetinin başına gelen en büyük musibetlerden biri, bir kısmı tarımsal, bir kısmı su, bir kısmı görünür, bir kısmı sanayi yaşamının sinir ucu ve ruhu olan enerji gibi görünmeyen, bir kısmı coğrafi derinlikleri ve bir kısmı da insani derinlikleriyle ilgili olmak üzere ülkesini dolup taşıran devasa servetlere ve zenginliklere rağmen evlatlarının başına gelen daha önce bir benzerini görmediği yoksulluk, ihtiyaç, yokluk ve açlık olmuştur. Dahası bir de teknoloji, maddi gelişim, iletişim hızı ve ulaşım kolaylığı çağında yaşamaktadır. Bütün bunlara rağmen onun, yoksul milletlerin, dahası kafir ulusların ve sömürgeci ülkelerin kırıntıları üzerinde yaşayan çökmüş milletlerin arasında sınıflandırıldığını görürsünüz!
Tek bir varlığa ve tek bir yöneticiye sahip tek bir İslam ümmetinin çok sayıda farklı ve uyumsuz varlıklara bölünmesi, yönetici olmadıkları halde yöneticiler olduklarını iddia edenler ve kendi işlerini gözetmekten, sömürgeci kâfir efendilerinin çıkarlarını korumaktan, insanlara zor ve kuvvet kullanmaktan, onları aşağılamaktan ve haklarını yemekten başka bir şey bilmeyenler ümmetin servetlerini ve kaynaklarını parçalamış ve onları zorba gruplar için yağmalamışlar ve böylece zulüm, cehalet ve yoksullukla dolu bir atmosfer oluşturmuşlardır. Zira yeryüzünün doğusundaki ve batısındaki ümmet, kendisini felaketten felakete ve musibetlerden musibetlere sürükleyen küfür hükümlerine tabi olmuştur. Bu musibetlerin en belirgini ise yoksulluk ve gıda güvenliğinin olmamasıdır.
Genel olarak ümmetin işleri ve özel olarak da ekonomik hayatta Allah’ın indirdikleriyle olan yönetimin kaybolup ümmetin üzerine Kapitalist ekonomik sistemin uygulanmasıyla faizciliğe, stokçuluğa, fiyatlandırmaya, anonim şirketlere, sigortaya ve benzerlerine izin verilmiştir. Böylece Müslümanlar bir borç kafesinin içine konulmuş ve bundan daha da kötüsü ise sömürgecinin hayata ve ekonomiye bakış açısı, krediler ve vergilerle özetlenen ekonomik sorunlarının çözümünde Müslümanların kıblesi yapılmıştır. Bu ise Allah Azze ve Celle’nin şu kavlinin Müslümanlardan kaybolmasından dolayıdır: وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى “Ve kim Benim zikrimden yüz çevirirse, o taktirde mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim dar bir hayat vardır ve biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.” [Tâhâ 124]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Rana Mustafa