- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Tahran ve Riyad Birbirine Yakınlaşan Hainlerdir…
Dolayısıyla Bu İkisi Göründükleri Gibi Düşman Değil Dostturlar
Haber:
BBC de dahil olmak üzere çeşitli medya kuruluşları 21 Aralık Salı günü, İran’ın Sanaa büyükelçisi Hasan Erlo’nun, 18 Aralık Cumartesi günü Sanaa’dan nakledildikten sonra sağlığının kötüleşmesinin ardından ölüm haberini aktardılar.
Yorum:
Bu yorumda, Hasan Erlo’nun Korona virüsten mi veya hava saldırısından mı yoksa başka bir şeyden mi şeklinde nasıl hayatını kaybettiği konularına girmeyeceğiz. Ancak Tahran ve Riyad arasındaki ilişkinin gerçeğine odaklanacağız; zira Riyad’ın, Erlo’nun Tahran’ın talep etmesinin ardından Iraklı bir arabulucu aracılığıyla Sanaa’dan transferine izin vermede belirgin bir rolü olmuş ve Erlo’nun Tahran’a transfer edilmesine izin verilmesi, İran ile Riyad arasındaki ilişkinin ilerlemesine bir adım daha eklemiştir.
2015 yılının başında kesilen diplomatik temsili yeniden tesis etmek ve aralarında çıkarlar ilişkisi çağrısında bulunmak için Tahran ve Riyad arasındaki müzakereler Iraklı bir arabulucu aracılığıyla Mart 2021’den bu yana yeniden başlamıştır. Böylece aralarında yeniden tam bir diplomatik temsili sağlamak için bir yol belirlenmiştir.
Tahran ve Riyad rejimlerinin, insanlara göründüğü ve bazılarının da düşündüğü gibi düşman değil, birbirlerinin gerçek dostu olmalarına şaşırmayın. Zira Tahran’ın Husilerin Yemen’de ortaya çıkmasına sponsor olması ve Riyad’ın da Ali Salih’in ortadan kaldırılmasının ardından onları iktidar koltuğuna yerleştirmek için savaş arayışı da dahil olmak üzere onları birleştiren şeyler, onları ayıran şeylerden daha fazladır.
İki şüpheli rejimin birbirine yakınlaşmasını sağlayan şey; Riyad, Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından Osmanlı Hilafet Devleti’nin enkazı üzerine kurulmuş bir rejimdir. Tahran ise 2001 yılının sonundan itibaren Amerika ile “terörizme” karşı savaş sloganını yükseltmiş ve Afganistan’dan başlayıp Yemen’e kadar dünyanın farklı yerlerinde aktif olarak onun içinde yer almıştır.
Tahran ve Riyad rejimlerinden düşman gibi görünmeleri, her iki tarafın takipçilerini harekete geçiren bir uyuşturucu olup iki rejim arasındaki yakınlaşmanın gerçekleri onları şok edene kadar bu şekilde yaşayacaklardır. Ama onların içindeki aklı başında biri, gizli olanları açığa çıkarmaya yeterli olan gerçekleri fark edebilir.
Tahran ve Riyad yakınlaşmasının rolü, bölgenin geri kalanlarını yavaş yavaş Amerikan ajanlığına doğru sürüklemek ve bölgede kök salmış İngiliz ajanlarını tasfiye etmek için her ikisinin de Amerika’nın gözetimi altında olmalarından kaynaklanmaktadır.
Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti kurulup Ukab Râye’si yükselinceye kadar Müslümanlar, düşmanlar tarafından yakalanıp yutulmaya devam edeceklerdir. Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ “Sonra Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet olacaktır.” Ahmed, Numan İbn Beşir Radıyallahu Anhu’dan rivayet etmiştir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Şefik Hamis – Yemen