- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Ukrayna ve Rusya Krizi
Haber:
22 Aralık 2021 Çarşamba günü Bloomberg Haber Ajansı, İtalya Başbakanı Mario Draghi’nin Avrupa’nın Rusya’yı Ukrayna’dan caydırma yeteneğine sahip olmadığı, Avrupa Birliği’nin gerekli askeri güce sahip olmadığı ve aynı zamanda bunun Moskova’ya yönelik herhangi bir ekonomik yaptırıma karşı zayıf görüldüğü şeklinde sözünü aktardı.
Yorum:
Rusya’nın Ukrayna’yı NATO’nun dışında tutma konusunda ciddi olduğu noktasında şüphe yoktur. Zira Ukrayna Rusya’nın yanında olup kendisi ile NATO’ya bağlı Avrupa arasındaki ana bölüm noktasıdır. Aynı zamanda Amerika, Rus gazına olan acil ihtiyacı nedeniyle Avrupa’nın en çok etkilenebileceği ekonomik yaptırımlar uygulamak dışında Rusya’nın Ukrayna’yı kontrol etmesini engellemek için onu pratik olarak tehdit etmeye pek hazır görünmemektedir. Aynen İtalya Başbakanı’nın şu sözüyle ima ettiği gibi: “Avrupa, kışın başlamasıyla birlikte Rus gazının akışındaki düşüşün etkisiyle enerji fiyatlarındaki keskin artışın acısını şimdi yaşıyor.” Ayrıca Avrupa, mevcut krizin tırmanmasını ve savaş noktasına kadar ısınmasını önlemek için baskı veya caydırıcılık anahtarlarına da sahip değildir. Dolayısıyla Avrupa, iki seçenekten birine sahiptir: Birincisi, Rusya ile müzakerelere girmek ve Moskova ile iyi ilişkileri sürdürmektir ki bu, Rusya’nın Ukrayna ve onun arkasındaki Avrupa’yı sıcak bir tabakta tutmakta ısrar etmesi nedeniyle pek olası değildir. İkincisi, Rusya ile çatışma veya uzlaşma araçlarına tek başına sahip olan Amerika’nın abasının altına kalmaya devam etmektir.
Küba’daki Sovyet füze krizi, dağılmış Sovyetler Birliği ile Amerika arasında ikili uluslararası bir düzen dayatan ve iki dev arasındaki soğuk savaşın çerçevelerini belirleyen ikili anlaşmalarla sona ermiştir. Ayrıca Sovyetler Birliği’nin 1983 yılındaki bir Kore uçağını düşürmesi krizi, Amerikan Pershing füzelerinin kendi topraklarında bu tür füzeleri yerleştirmeyi reddeden Avrupa topraklarında konuşlandırılmasının yolunu açmıştır.
Bugün Ukrayna krizi akıllara, özellikle Avrupa ile ilgili olmak üzere Amerika’nın uluslararası siyaseti nasıl idare ettiğini getiriyor. Zira Avrupa’nın, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana hala peşinden koşan Amerikan hegemonyasından kurtulmayı arzuladığından şüphe yoktur. Oysa Avrupa Birliği’nin kurulmasına ve gelişmesine rağmen, Avrupa’nın Amerikan hegemonyasından kurtulma girişimleri hala büyük zorluklarla karşı karşıyadır. Zira Amerika Avrupa’ya karşı hala Rusya’yı ve onun öncesinde de Sovyetler Birliği’ni istismar ettiği terör politikasını kullanmaktadır.
İtalya Başbakanı, Avrupa’nın bu konudaki zayıf durumunu çok dakik bir şekilde şöyle ifade etmiştir: “Avrupa şu an Rusya’yı caydırmak için yeterli füzelere, toplara ve ordulara sahip değildir.” Bu da Avrupa’nın ABD’nin askeri şemsiyesi altında kalmak zorunda kaldığı anlamına gelmektedir.
Amerika’nın askeri ve ekonomik politikalarını Rusya ve Çin’e yöneltmesine rağmen Avrupa’yı stratejik çıkarlarına yönelik en büyük tehdit olarak gördüğü noktasında da şüphe yoktur. Avrupa, ülkeleri sömürgeleştirmek ve küresel serveti yağmalamakla ilgili uzun bir geçmişe sahip olmakla birlikte dünya düzeyindeki stratejik üstünlüğünün hatırasını hala yaşamakta ve hala Amerika gibi kendi hayatına ilişkin Kapitalist fikirleri ve kavramları taşımaktadır. Bütün bunlar Avrupa’yı, Amerika’nın yeniden ortaya çıkmasından korktuğu yakın bir dost yapmakta ve Avrupa hala küresel düzeyde en önemli uluslararası sorun olmaya devam etmektedir. Dolayısıyla Amerika’nın Avrupa’yı kendi şemsiyesi altında ve kendi kontrolü dahilinde tutmak için çalışmaya devam ettiği gibi Avrupa’yı küresel düzeyde Amerikan hegemonyasına teslim etmek için Rusya ve Çin gibi gerçek düşmanları ya da terörizm gibi hayali düşmanları kullanmaya devam etmesi şaşırtıcı değildir.
Kesin olan gerçek şudur ki, komplolar ve kirli siyasi eylemler de dahil olmak üzere bu tür uluslararası çatışma bu şekilde devam edecektir. Çünkü bugünün dünya düzeni, dostlar pahasına, hatta ölümcül savaşlar alevlense bile çıkarlar çatışmasına, kazanım ve menfaatlerin elde edilmesine dayanmaktadır. Dolayısıyla Allahu Teala, sömürü, zulüm ve esaretin her türlüsünden uzak, Raşidi Hilafet Devleti’nin önderlik ettiği İslam’a dayalı yeni bir dünya düzeninin kurulmasına izin verinceye kadar da bu şekilde devam edecektir. İşte o zaman Müslümanlar ve tüm insanlık Allah’ın yardımıyla sevineceklerdir. وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ “O gün (Allah'ın zafer vermesiyle) müminler sevinecektir. Allah’ın yardımıyla. Allah dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” [Rum 4-5]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Muhammed Ceylani