Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Kadına Yönelik Şiddet, Hiçbir Liberal Rejimin Gölgesinde Son Bulmayacaktır!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Kadına Yönelik Şiddet, Hiçbir Liberal Rejimin Gölgesinde Son Bulmayacaktır!

Haber:

2 Temmuz’da yüzlerce kişi, Londra’nın doğusunda bulunan Ilford’daki evine giderken öldürülen Zara Alina için protesto gösterisine katıldılar. 35 yaşındaki hukuk mezunu, bir yabancı onu sürükleyip tekmeleyerek baskı yaptığında evinin ön kapısından sadece birkaç dakika uzaktaydı. Bunun üzerine birkaç ciddi yaralanmaya maruz kaldı ve kanamasının olduğu ve nefes darlığı çektiği görüldü. Onun öldürülmesi, Sarah Everard ve Sabina Nyssa gibi ülkedeki diğer yüksek profilli genç kadın cinayetlerine eklenmiş olup bu da bir kez daha İngiltere’deki kadınları etkileyen şiddetin epidemik (salgın hastalık) düzeyi hakkında ulusal bir tartışmayı ateşlemiştir.

Yorum:

Ulusal İstatistik Ofisi’ne göre, Nisan 2020 ile Mart 2021 arasında yalnızca İngiltere ve Galler’de 177 kadın öldürüldü ve bunların %92’si ise erkekler tarafından öldürüldü.Bunlar sadece yabancılar tarafından işlenen suçlar değildir. Bunun yerine Ulusal İstatistik Ofisi’ne göre, İngiltere ve Galler’de öldürülen kadınların %60’ı şüpheli katillerini bilmekte olup şüphelilerin üçte biri ise şimdiki veya eski kocalarıdır.Aslında Birleşik Krallık’ta, her hafta iki kadın şu anki veya eski bir partneri tarafından öldürülüyor. Ayrıca bu, hem kurbanların hem de faillerin her kesimden olduğu bir suçtur. Örneğin Sarah Everard’ı öldüren adam, nöbetçi bir polis memuruydu. Nitekim ülkede, İngiltere sokaklarında yürürken öldürülen genç kadın ve kızların yıldönümünü anmak için yapılan protesto gösterileri yaygınlaşmaya başladı. Bununla birlikte İngiltere, kadın cinayetleri ve kadınlara yönelik şiddetin korkunçluğu alanında yalnız değildir. Zira suç, doğudan batıya diğer liberal ülkelerde de yaygındır. Örneğin Fransa’da her üç günde bir kadın şu anki veya eski partneri tarafından öldürülürken, koca şiddeti her yıl 220.000 Fransız kadını etkiliyor. (Guardian, 2019). Ayrıca ABD’de her gün yaklaşık üç kadın aile içi şiddet nedeniyle öldürülüyor. (Adalet Ofisi). Yine her beş kadından biri, hayatında tecavüze uğruyor. (Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi). Avustralya’da her üç saatte bir kadın aile içi şiddet nedeniyle hastaneye kaldırılıyor. (Avustralya Sağlık ve Bakım Enstitüsü).Türkiye’de her on kadından dördü aile içi şiddete maruz kalıyor.(Türkiye İstatistik Kurumu). Ve Türkiye Adalet Bakanlığı’na göre 2003-2014 yılları arasında kadın cinayetlerinde yüzde 1400 artış yaşanmıştır.

Zara Alina’nın öldürülmesi, İngiltere’de bu kadar çok kadının erkekler tarafından şiddete maruz kalmasının nedeni ve birbirini takip eden hükümetlerin bu konuya çözüm bulmadaki mutlak başarısızlığı hakkındaki tartışmaları bir kez daha ateşledi. Laik liberal devletlerde pek çok kişi tarafından kadınlara saygıyı aşılamanın bir yolu olarak savunulan toplumsal cinsiyet eşitliği palavrasının, kadınların temel güvenliğini sağlamada başarısız olduğu açıktır. Örneğin İngiltere, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ni (CEDAW) ve Kadına Yönelik Şiddete İlişkin İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan ülkelerden biridir. Dolayısıyla o, Avrupa Komisyonu Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Stratejisi’nin bir parçasıdır; zira 2006 ve 2010 Eşitlik Yasası ve 1975 ve 2002 Cinsiyet Ayrımcılığı Yasası gibi yerel hukukta imzalanmış bir dizi cinsiyet eşitliği yasasına sahiptir; yine İngiltere’de Kadın İşleri ve Eşitlik Bakanı ve Kadın ve Eşitlik Komitesi vardır. Benzer eylem ve anlaşmalar, diğer liberal ülkelerin yasalarında ve anayasalarında da yer almakta ancak bu ülkeler, kadına yönelik şiddetin boyutunu azaltmakta bile başarısız olmaktadırlar.Ayrıca İslam ülkelerinde toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının ve yasalarının savunulması ve uygulanmasında öncü olan Türkiye ve Tunus gibi ülkeler de, kadına yönelik şiddet alanında dünya liderleri arasında yer almaktadır.

Ev içi rollerde ve haklarda veya işyerinde ve hatta siyasette cinsiyet eşitliğini tesis etmenin, toplumda kadınlara yönelik saygı ve güvenliği oluşturmak için bir reçete olmadığı çok açıktır. Zira bu sonuçların gerçekleşmesi, erkeklerin kadınlara ve toplumlardaki diğer sosyal yönlere dair bakış açısına bağlıdır. Dolayısıyla laik devletlerde, eğlence, reklam, pornografi ve diğer endüstrilerin nesneleştirilmesi ve cinselleştirilmesi yoluyla kadınların sistematik olarak değersizleştirilmesinin yanı sıra kadınları erkeklere teşhir etmeye ve onlara kendi istek ve arzularına göre davranmaya teşvik eden de liberal kişisel ve cinsel özgürlüklerdir. Aynı şekilde transandantal yaşam tarzları, içki ve kumar müptelası yapmakta ve kadınların güvenliği açısından tehlikeli bir kaynaşma oluşturmaktadır. Ayrıca laik liberal rejimlerin gölgesinde evlilik ve aile yaşamındaki roller, sorumluluklar ve cinsiyetler arasında net bir hakkın olmaması, bir felaket reçetesidir. Çünkü bu, aile içi şiddeti azaltmaktan ziyade daha da şiddetlenmesine yol açan görevler ve yetkiler konusunda kafa karışıklığı, rekabet ve gerilim oluşturmaktadır.

Buna karşılık İslam, kadına yönelik şiddeti önleme ve tedavi etme konusunda belirli ve çeşitli düzeylerde bir yaklaşıma sahiptir:

Birincisi: Liberal cinsiyet ve kişisel özgürlükleri reddeder. Aksine erkeklerin özel ve kamusal hayatta kadına bakışında ve onunla muamele etme şeklinde hesap verebilirlik ve sorumluluk zihniyetini besleyen takva (Allah korkusu) mefhumuna teşvik eder.

İkincisi:İslami deliller, erkeklerin kadınlara bakmalarını, onlara saygılı bir şekilde davranmalarını ve her zaman onların onurlarını ve esenliklerini korumalarını zorunlu kılar. Zira Allahu Teala, şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَحِلُّ لَكُمْ أَنْ تَرِثُوا النِّسَاءَ كَرْهاً وَلَا تَعْضُلُوهُنَّEy iman edenler! Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl değildir. Kadınları sıkıştırmayın.” [Nisa 19]

Üçüncüsü: İslam, kadına yönelik her türlü istismarı veya şiddeti kesin olarak haram kılar. Zira Allahu Teala, şöyle buyurmuştur: وَلَا تُضَارُّوهُنَّ لِتُضَيِّقُوا عَلَيْهِنَّOnları (kadınları) sıkıştırıp (gitmelerini sağlamak için) kendilerine zarar vermeye kalkışmayın.” [Talak 6] Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurmuştur: لَا تَضْربُوا إِمَاءَ اللَّهِAllah’ın cariyelerini dövmeyiniz.” [Sünen-i İbn Mace.]

Dördüncüsü: İslam, kadınların cinselleştirilmesini ve somutlaştırılmasını veya vücutlarını veya güzelliklerini kâr amacıyla istismar eden herhangi bir iş veya hizmette yer almaları da dahil olmak üzere toplumdaki konumlarını aşağılayacak herhangi bir eylemi haram kılar.

Beşincisi: İslam uyuşturucu, alkol ve kadına yönelik şiddete katkıda bulunan herhangi bir yaşam tarzını haram kılar.

Son olarak İslam, kadın ve erkeğin evlilik ve aile hayatındaki görev ve haklarını ayrıntılı ve mütekamil bir şekilde düzenler. Örneğin İslam, erkeği ailenin koruyucusu ve geçimini sağlayan kişi olarak tanımlarken kadını da evin hanımefendisi ve aile ve çocuklardan ilk sorumlu kişi olarak tanımlamaktadır. Dolayısıyla bu, tüm aile fertlerinin haklarının ve ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlar, bir uyum oluşturur ve aile içi şiddetin artmasına yol açabilecek sorumluluklar hakkındaki anlaşmazlıkları ve çatışmaları azaltır.

Bu tür hükümler ve kanunlar, Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin olduğu İslami Yönetim Nizamı tarafından devlet düzeyinde uygulandığında bunlar, kadınların ev içinde, sokakta ve kamusal hayatta kendilerini saygın ve güvende hissettikleri bir toplum oluşturur.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Nesrin Nevaz

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER