Haber-Yorum

Euro’nun Dolar Karşısındaki Değerinin Düşmesi!

Haber:

Haber ajansları, Euro’nun Dolar karşısındaki döviz kurunun en düşük seviyeye düştüğünü, böylece Euro kurunun 1,25 dolar olmasından sonra Euro’nun 1 dolara eşit olduğunu bildirdiler.

Yorum:

Euro’nun en önemlisi Dolar olan diğer para birimleri karşısında değerinin düşmesi kuşkusuz Avrupa, Amerika ve diğer ülkelere isabet eden finansal enflasyonun doğal bir sonucudur. Bu enflasyon ise, özellikle üretim çarkının durduğu ve yerel ve küresel ekonominin önemli ölçüde yavaşladığı Korona pandemisi sırasında Amerika Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası'ndan gelen büyük miktarda nakit enjeksiyonunun bir sonucu olarak gelmiştir. Bu ülkeler için en ideal çözüm, 2020’nin başından 2021’in sonuna kadar Amerika’ya 20 trilyon doları aşan büyük miktarlarda nakit pompalamaya devam etmek olmuştur. Bu da Amerika’nın, Amerika'da dolar basmaya başlamasından bu yana ürettiği toplam doların %80’ini iki yıl içinde ürettiği anlamına gelmektedir.

Nitekim Avrupa da Amerika’nın adımlarını takip etti ve ekonomik veya başka bir karşılığı olmaksızın büyük miktarlarda Euro üretti. Amerika ve Avrupa’nın bu davranışı, Avrupa’da %8,5’in üzerinde ve Amerika’da ise %9’un üzerinde bir enflasyon oranına yol açtı. Dolayısıyla bu enflasyona, gıda, ilaç, enerji, konut, kara ve hava taşımacılığı ve nakliyat ücretleri gibi insanların temel ve zaruri ihtiyaçlarının fiyatlarındaki artış eşlik etti.

Bu enflasyon meselesini dikkatlice izleyen biri bunun, acil krizi tedavi etmek ve bunu, yetersiz üretimden veya mal ve hizmetlerin tedarik hatları üzerindeki etkisinden kaynaklanan etkileri kapsayacak büyük miktarlarla sağlamak için devasa miktarlarda para basma sürecinin serbest bırakılmasını gerektiren iki sebepten kaynaklandığını görecektir.

Birinci sebebe gelince; nakdi, zati değeri olan herhangi bir bağlantıdan kurtarmak ki nakdin değeri ve kıymeti bu bağlantıya dayanmaktadır. Tüm dünyadaki nakitler, özellikle Dolar ve diğer sert para birimleri, ülkelerden ihraç edilen nakitleri bir ölçü olmaya uygun hale getiren zati özelliklere sahip bir maden olması vasfıyla altına dayanıyordu. Ancak nakit (para) ile altın arasındaki bağlantıdan ilk olarak 1971 yılında Amerika kurtuldu. Zira Bretton Woods Antlaşması’nın maddelerinden birini yürürlükten kaldırdı ve doların üretimini 1 ons altın başına 35 dolar olarak sınırlandırılması kararı aldı. Ardından geri kalan para birimlerini, döviz kurunda bu değere dayandırdı. Doların altına karşı döviz kuruna ilişkin bu anlaşma iptal edilince, devletin sahip olduğu altının azlığına ve çokluğuna bağlı kalınmaksızın özellikle Dolar olmak üzere para basma süreci başlamış oldu.

İkinci sebebe gelince; Amerika’daki Doların ardından Avrupa’daki Euro gibi diğer para birimlerinin ve ekonomik üretimin arasındaki bağın kopması yoluyla gerçekleşmiştir. Böylece nakit miktarının artırılmasına ve bunların ekonomide ve üründeki büyümeye eşlik etmeksizin piyasaya pompalanmasına karar verilmiştir. Bu da devletin, trilyon dolar değerindeki mal ve hizmetlerin üretimine eşlik etmeksizin trilyon Dolar veya Euro üretebileceği anlamına gelmektedir. Bu Korona pandemisinde açık bir şekilde görülmüştür. Zira Amerika, Avrupa ve diğer ülkelerde üretim çarkı büyük ölçüde durmuştur.Ancak para üretim çarkının, dünya çapında yüz milyarlarca ve trilyonlarca Dolar pompalanmasına devam edilmiştir.

Böylece bir yandan herhangi bir ülkedeki nakit ile altın, diğer yandan nakit ve ekonomik büyüme arasındaki bağlantı kopmuş oldu. Dolayısıyla piyasada büyük miktarda nakit bulunmasının etkisi, mal ve hizmet olarak mevcut olanlardan kat be kat fazla olmuştur. Bu da piyasada bulunan aşırı miktardaki nakitlerden kurtulmaya yardımcı olması için fiyatların çarpıcı bir şekilde yükselmesine neden olmuştur. Dolayısıyla Avrupa Birliği gibi ülke veya ülkeler topluluğu, elindeki nakip paralarını elden çıkarma imkanı bulamadığı zaman, kesinlikle para biriminin değeri düşecektir. Örneğin Dolar gibi diğer para birimlerinin değeri Euro ile aynı oranda düşmezse, Euro’nun dolar karşısındaki döviz kuru düşecektir. İşte son zamanlarda Euro döviz kuru 1,25 doların üzerine çıktıktan sonra bir dolara ulaştığında meydana gelen tam olarak budur. Bu ise Doların Euro’dan daha iyi olduğu anlamına gelmez. Zira Dolar, diğer para birimlerine karşı değişim değerinden çok bir şey kaybetmemiş olsa da satın alma değerinin büyük bir bölümünü kaybetmiştir.

Velhasıl nakit, ister Euro, ister Dolar, ister Yen isterse diğerleri olsun, altın gibi karşılığında üretim yapılacak bir referansa sahip olmadığı ve ekonomik ürünler ile ihraç edilen nakitlerin miktarı arasında dakik bir koordinasyon olmadığı sürece,üretim çarkının ve genel olarak da piyasa ekonomisinin bozulmasına yol açan finansal enflasyonun ortaya çıkması kesin ve kaçınılmaz olacaktır.

Farkına varılması gereken gerçek şu ki; Amerika’nın önderliği veya hegemonyası altında dünya, yakın bir bağlantı olmaksızın nakit ihracı operasyonlarında büyük bir yol katetti. Bu da altın sistemine geri dönmeyi ve gerçek ekonomik üretimle özdeş para elde etmeyi imkansız hale getirmiştir. Böylece finansal enflasyon, yükselen fiyatlar ve zayıf üretim konuları zaman zaman ülkelerde patlayan saatli bombalar olarak kalmaya devam edecek ve bu patlamanın gücü her geçen yıl artacaktır.

Dünyanın, enflasyon, yüksek fiyatlar ve zayıf üretim felaketlerinden kurtulmasının tek bir çıkış yolu vardır; bu da nakdin altına bağlanması, ideoloji ve ondan çıkan hükümlerle ilgili bir mesele olan ideolojik bir devletin varlığıdır. Ekonomik büyüme ile nakit ihracı arasında bağlantı da aynı şekildedir. Şöyle ki; şayet bu paraları tüketmeye yetecek kadar mal olmazsa nakit ihracına izin verilmez. Yani ekonomik büyümenin, finansal büyümenin ve para ihracının uyumlu olması gerekir. Bu ideolojik devlet ise, Allah’ın izniyle yakında kurulacak olan Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet Devleti’nden başkası değildir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Muhammed Ceylani