- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Türkiye Rejimi Yahudi Varlığıyla İlişkilerini Yeniden Kuruyor!
Haber:
Yahudi varlığının Başbakanı Yair Lapid Çarşamba günü yaptığı açıklamada, hükümetinin iki ülke arasında yıllarca süren gerilimin ardından Türkiye ile tam diplomatik ilişkileri yeniden kuracağını duyurdu.Lapid yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İki ülke arasındaki ilişkilerin düzeyinin tam diplomatik ilişkiler düzeyine çıkarılmasına ve iki ülkenin büyükelçi ve başkonsolosluklarının yeniden açılmasına bir kez daha karar verildi.” Açıklamaya şunu da ekledi: “İlişkilerin geliştirilmesi, iki halk arasındaki ilişkilerin derinleşmesine, ekonomik, ticari ve kültürel ilişkilerin genişlemesine ve bölgesel istikrarın güçlendirilmesine katkı sağlayacaktır.” Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Türkiye’nin “İsrail” ile tam diplomatik ilişkilere yeniden başlamasına rağmen Filistin davasını terk etmeyeceğini söyledi. (Fransa 24).
Yorum:
Erdoğan rejiminin Yahudi varlığıyla ilişkileri normalleştirdiği bir dönemde, eli kanlı Beşar Esad rejimiyle ilişkileri yeniden kurma niyetiyle ilgili başka haberler de sızdırıldı. Zira Adalet ve Kalkınma Partisi, Erdoğan’a yakın olanların yaptığı sinyaller ve açıklamalarla Suriye rejimine kur yapıyor. Bu açıklamaların sonuncusu, iktidar partisinin genel başkan yardımcısı Hayati Yazıcı’dan geldi. Zira şöyle dedi: “Şam ile ilişkiler gelişebilir, daha üst bir seviyeye çıkabilir ve doğrudan ilişkilere de dönüşebilir.” (Hafriyat web sitesi). Yazıcı şöyle ekledi: “Diyalog doğrudan ya da dolaylı olabilir. Zaten bugüne kadar bu diyalog dolaylı olarak belirli bir düzeyde gerçekleşmekteydi.” Ve şöyle devam etti: “Bugün bu seviye bir miktar daha yükselmiş olup gelecekte daha çok bir yükselişin şekilleneceği iklim, Suriye’de 11 yıldır var olan bu bataklıktan çıkışa katkı sağlayacaktır.” Ayrıca birçok haber sitesinde, Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun geçen yıl sonunda Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile yaptığı görüşmeye ilişkin itirafları da yer almıştır.
Türkiye ile Yahudi varlığı arasındaki gergin ilişkilerin, bu varlığın, 2010 yılında Gazze Şeridi'ndeki kuşatmayı kırmak isteyen Marmara gemisine saldırması ve 10 Türk dayanışma eylemcisini öldürmesi ve diğer 56 kişiyi de yaralaması sonucu meydana geldiği bilinmektedir. Aynı şekilde Türkiye rejimi ile Suriye rejimi arasındaki hayali kopuşun, Beşar’ın halkına karşı gerçekleştirdiği, yüzbinleri katlettiği, şehirleri yerle bir ettiği, ekin ve nesli yok ettiği katliamlardan sonra meydana geldiği de bilinmektedir. Peki Erdoğan’ın bu ikisiyle ilişkileri normalleştirmek amacıyla inisiyatif alması için Yahudi ile Suriye varlıklarının vakıalarında herhangi bir değişiklik oldu mu?!
Mücrim Yahudi Varlığı ile Beşar Esed’ın hakikati, hiçbir zaman değişmedi. Bilakis cürümleri ve azgınlıkları hala devam ediyor. Zira Yahudi varlığı hala İsra ve Miraç topraklarını gasp etmeye, mübarek topraklardaki masum insanları katletmeye, evleri yıkmaya, topraklara el koymaya devam etmektedir. Suriye rejimine gelince; hala cürümde ilk yolunu devam ettirmekte olup iktidarda kalmak için yaş kuru her şeyi yakmaya hazırdır. Buna rağmen Erdoğan hala bu iki varlığa uzlaşma teklifinde bulunuyor. Bu da açık bir şekilde Filistin ve Şam’daki masum Müslümanların, hatta Yahudiler tarafından öldürülen Türklerin kanlarının Erdoğan için hiçbir değerinin olmadığını ve bencil çıkarlarının Müslümanların kanlarından ve acılarından daha önce geldiğini gösteriyor. Dolayısıyla Erdoğan’ın, elde edeceği dolarlar dışında Filistin ve Şam halkına hiçbir saygısı yoktur. Peki şimdi onun şakşakçılığını yapanlar, Erdoğan hakikatini ve onunla Müslümanlara hükmeden herhangi bir tiran arasından hiçbir fark olmadığını anlayacaklar mı yoksa aklayıp paklayacaklar mı?! إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَن كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ “Şüphesiz ki bunda aklı olan veya hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır.” [Kaf 37]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Ebu Haşim