- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Eski Eş-Şebab Hareketinin Sözcüsünün Somali’de Demokratik Hükümete Dahil Olması!
Haber:
Hareket eş-Şebab el-Mücahidin grubunun kurucu ortağı ve eski sözcüsü Muhtar Robow, Somali Başbakanı tarafından Diyanet İşleri Bakanı olarak atandı. Siyasi analist Muhammed Mahmud şöyle dedi: “Atanmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Bu adım uzlaşmayı ilerletecek ve daha üst düzey gençlerin ayrılmalarına iyi bir örnek olacaktır.” (Reuters)
Yorum:
Eski eş-Şebab sözcüsünün demokratik hükümete dahil edilmesi, Somali’deki siyasi vakıada yeni bir gelişmedir.Sömürge döneminde Batı’nın gözü Afrika'daydı ve Afrika Boynuzu’nun bir parçası sayılan Somali de stratejik konumu nedeniyle bir istisna değildir. Amerika, 1969’da General Siad Barre’nin askeri darbesiyle bu bölgedeki kalesini yapmıştır. Nitekim aşiretler geldi, savaş baronları geldi, militanların hepsi diktatör Siad Barre ile karşı karşıya geldi ve bu topraklar 1991’den beri bir savaş sahnesine dönüştü.Ardından ABD, insani yardım bahanesiyle ordusunu gönderdi ve 2004’te ajan bir geçiş hükümeti kurdu. O sırada Somali halkı, İslami Mahkemeler Birliği (ICU) etrafında toplandı. Zira çekmiş oldukları acılara bir çare olarak İslami Mahkemeler Birliği’ni gördüler. Nitekim İslami Mahkemeler Birliği, 2006 yılında Somali topraklarının çoğunun kontrolünü ele geçirdi. Bu defa Amerika, savaş açmak içinEtiyopya’yı kullandı ve İslami Mahkemeler Birliği’ni parçalara ayırdı. 2006 yılında Cibuti ve Asmara gruplarından oluşan eş-Şebab Hareketi, ABD’ye karşı cihat etmek ve Somali’de şeriatı uygulamak için saf bir niyetle kurulmuştu. Silahlı direniş hareketi “eş-Şebab”’ın kurucu üyelerinden ve sözcüsü olan Muhtar Robow Abu Mansur’un başı için 5 milyon Dolar konmuştu. Sonra ayrılmasından ve ev hapsinden sonra Haziran 2017’de ABD, 5 milyon Doları geri çekti ve Ebu Mansur’un tutuklanması için bir ödül teklif etti.
Ayrıldıktan sonra 2017 yılında hükümet gücüne teslim olan ve ev hapsinde kalmaya devam eden Muhtar Robow, şimdi de 2022 yılında bakanlıkta Diyanet İşleri Bakanı görevine dahil edildi. İşte bu adımla Amerika ve ajan hükümet, hareketten daha fazla ayrılmaların olması için kışkırtmaya çalışıyor. Bu da hareketin zayıflamasına yol açacak ve zayıflamasının ardından da bir saldırıyla onu parçalamaya çalışacaktır.
Kafirlerin vakıasına, onların planlarına ve komplolarına yönelik siyasi anlayışın eksikliği, ideolojik bir İslam anlayışının olmaması ve şeriatı tesis etme metodolojisinin net olmaması, liderlerin ve hareketlerin sömürgeci kafirlerin vahşi planlarının kurbanı olmalarına yol açmaktadır. Dolayısıyla Müslümanlar, Batı’nın sisteminin, yani demokrasinin yanında yer aldıkları sürece İslam’ın beklediğini asla gerçekleştiremeyecekler, bilakis elde edilen sonuçlar, demokratik çerçevede izin verilen sınırlı sonuçlar olacaktır.
Amerika, Afganistan’da ve Etiyopya’ya karşı savaşlara katılmak yoluyla müthiş bir cihatçı geçmişe sahip olan Muhtar Robow’un nüfuzunun olduğu topraklara egemen olmak için onun İslami yüzünü kullandı. Bu da Muhtar Robow ile müzakereler yoluyla oldu ve böylece onu burada itaatkâr bir hale getirdi. Zulme karşı ayaklanan ve yol haritasına devam edemeyen, aksine kafirlerin baskı ve tuzaklarına düşen birçok hareketler vardır. Nitekim Şeyh Takiyuddin en-Nebhani Rahımehullah, “Hizbi Kitleleşme” adlı kitapta, hareketlerin kalkınmada başarılı olamamasına neden olan faktörlerden birinin de şu olduğunu belirtmektedir: “Sahih uyanıklığın yerleşmediği ve sahih bir iradenin bulunmadığı kişilere dayanıyordu ki onlarda var olan şey sadece istek ve heyecandı.”
Somali denilince aklımıza gelen ilk görüntüler, iç savaşlar, savaş baronları, sıska bedenler ve açlıktır. Ama aslında bu topraklar muazzam deniz kaynaklarına sahip olduğu gibi büyük güçler tarafından sürekli yağmalanan uranyum, doğalgaz ve petrol açısından da çok zengindir. Burası, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in döneminde İslam’ın ulaştığı topraklar olduğu gibi Mekke’den ilk hicret eden sahabelerini ağırlayan topraklardır. Nitekim İbn Battuta kitabında şöyle demiştir: “Mogadişu çok büyük ve devasa bir şehirdir ve sakinleri de her gün yüzlerce deve kesen zengin tüccarlardır.” Tarihte İslam’ın yönetiminin olduğu sırada bu yerin sahip olduğu şöhret işte budur. Sadece Raşidi Hilafet yoluyla şeriat tatbik ediildiğinde, bu yer ile hayatın her alanında Allah Subhanehu ve Teala’nın hükümranlığı altında muamele edilecek, Somali’nin geçmişteki görkemi tekrar elde edilecek ve oradaki kardeşlerimizin ve bacılarımızın hayatına değer verilecektir.
İslami hareketten uzaklaşmak ve dini bir bakanlık pozisyonu ile Batılı demokratik sistemle uyum sağlamak, asla insanların sorunlarını ele almayacak ve kesinlikle toplumun sorunlarını İslami bir yolla çözmeyecektir. Bilakis sistematik olarak laikliğe odaklanacaklar, İslam’ın rolünü sadece bireysel ritüellere ve ahlaki uygulamalara indirgeyecekler ve bundan daha fazlası da olmayacaktır. Zaten Batı’nın Müslümanlardan istediği bu olduğu gibi Allah’ın ayetlerinde uyardığı şey de işte budur.وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُم بَعْدَ الَّذِي جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِن وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ “Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah’tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” [Bakara 120]
Allah bu ümmeti muvaffak eylesin ve Subhanehu’nun vaadi gerçekleşinceye kadar taviz vermeden hak üzere sabit kılsın.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Bin Şemseddin