- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Suudi Rejimi, Şam, Hindistan, Orta ve Doğu Asya Müslümanlarını Kurtarmak Yerine Ukrayna’daki Rehinelerin Kurtarılması İçin Koşturuyor!
Haber:
Suudi Dışişleri Bakanlığı, Çarşamba günü Veliaht Prens Muhammed bin Salman’ın arabuluculuğu sonrasında Rusya’nın Ukrayna’daki 10 yabancı savaş esirini serbest bıraktığını söyledi.Bakanlık yaptığı açıklamada, esirler listesinde ABD, İngiltere, İsveç, Hırvatistan ve Fas vatandaşlarının bulunduğunu belirterek esirleri taşıyan uçağın Krallığa iniş yaptığını söyledi ve şunları ekledi: “Krallıktaki ilgili makamlar onları teslim alarak Rusya’dan Krallığa transfer etti ve ülkelerine geri dönüş prosedürlerini kolaylaştırmak için çalıştı.” (El-Cezire web sitesi 21/09/2022).
Yorum:
Birincisi: Şam’daki Amerikan türetmesi Baas Partisi’nin hapishanelerindeki mazlum ve işkence gören esirleri kurtarmak, Çin rejiminin pençesindeki Uygur esirleri kurtarmak, aynı şekilde seyahat etmelerine imkan tanıyan kimlik belgelerinin geri çekilmesi tehdidi altında yaşayan Hindu yönetimi altındaki mazlumları kurtarmak ve yine yöneticilerinin çoğunun Rusya’ya sadakat borcu olan Orta Asya ülkelerindeki mazlumları kurtarmak için çalışmak daha öncelikli olmalıydı. Zira İslamlarından dolayı zulme uğrayanlar yardım edilmeye daha layıktırlar. Ancak dededen babaya, yani İngilizlerin yaklaşık 1787 yılında ilk işleri Abdulaziz el-Suud’u para ve silahlarla desteklemesinden bu yana ihaneti alışkanlık haline getiren Suud rejimi bu yardım eylemlerini nasıl gerçekleştirebilir ki?! Nitekim bu rejimin lisanı hali, münafıkların durumuna benzemektedir. Zira Allahu Teala, onların benzerleri hakkında şöyle buyurmaktadır: بَشِّرِ الْمُنَافِقِينَ بِأَنَّ لَهُمْ عَذَاباً أَلِيماً * الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَآءَ مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَيَبْتَغُونَ عِندَهُمُ الْعِزَّةَ فَإِنَّ العِزَّةَ للَّهِ جَمِيعاً “Münafıklara, kendileri için acı bir azap olduğunu müjdele!Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah’a aittir.” [Nisa 138-139]
İkincisi:Suudi rejiminin bu tür bir siyasi eylemle kâfir Batı’ya karşı dosyasını aklama girişimi başarısız olacaktır; çünkü Cemal Kaşıkçı’nın 2018’de İstanbul’da suikasta uğramasıyla ilgili İbn Selman’ın rolü daha henüz unutulmamıştır. Zira o vakit bu olay, Washington’daki efendilerinin uluslararası düzeyde utanç duymasına ve yerel ajanlarının şaşkına dönmesine neden olmuş ve onları, sihri sihirbazın aleyhine çevirmek için suikast eylemini yapmış olması nedeniyle geçici olarak “terörle mücadele” teriminden vazgeçmeye zorlamıştır.
Üçüncüsü: Suudi rejiminin İslam ümmetine yaptığı düşmanlıklarla lekelenen tarihini aklama girişimi ise sadece kağıt üzerindeki bir mürekkep olacaktır; çünkü kitleleri Muhammed Bin Selman’ın benimsediği ve Harameyn ülkesine kadın boks şampiyonlarının getirilmesinin yanı sıra yüksek sesli konserlerin yapılmasına ve erkeklerin hakimiyetini devletin tüm yasalarından silinmesine yöneldiği laik dalgaya tam olarak boyun eğdirmek amacıyla 2016 ve 2017 yıllarında rejim tarafından tutuklanarak haksız yere hapse atılan alimleri serbest bırakmak için herhangi iyi bir jest yapılmamıştır! Aynı şekilde ümmet, Suudi Arabistan’ın Kuveyt Müslümanlarına saldırmasını, Medine ve Mekke halkı ile Cidde’deki Abrak Ragama saldırılarını, Müslümanların çeşitli yollarla Umre ve Hac ibadetlerini yerine getirmelerini engelleme girişimlerini, Müslümanların büyük miktardaki paralarını Avrupa'daki futbol kulüplerine ödemelerini, yarı çıplak dansçıları getirmelerini, Batı tarzında kadın kıyafeti tanıtım partilerine sponsor olmalarını, otellerde alkol bulunmasına ilişkin yasal bir çerçevenin oluşturulmasını ve “Suudileştirme politikası” da dahil olmak üzere İslam ümmeti arasında tefrika oluşturan diğer politikalarını asla unutmayacaktır. Tüm bu girişimler, sadece hayal kırıklığı ve umutsuz girişimler olacaktır. Zira zilletin, Amerika’ya bağımlılığın ve Beyaz Saray Başkanı’nın ofisindeki kurumuş bir mürekkebin bir sonucu olarak onların akıbetleri hem dünyada hem de ahirette hüsran olacaktır. Dolayısıyla birisi Allah’ın davetçisine icabet edinceye kadar Suudi rejimi bir ucuz girişimden bir diğerine geçmeye devam edecektir. Sultan İslam ümmetine ve egemenlik de şeriata geri döndüğünde, ülke halkı da insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olduğu ilk siretine geri dönecektir. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا قَوْمَنَا أَجِيبُوا دَاعِيَ اللَّهِ وَآمِنُوا بِهِ يَغْفِرْ لَكُم مِّن ذُنُوبِكُمْ وَيُجِرْكُم مِّنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ * وَمَن لَّا يُجِبْ دَاعِيَ اللَّهِ فَلَيْسَ بِمُعْجِزٍ فِي الْأَرْضِ وَلَيْسَ لَهُ مِن دُونِهِ أَوْلِيَاءُ أُولَٰئِكَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ “Ey kavmimiz! Allah’a çağıran bu davetçiye uyun ve ona iman edin ki, Allah da sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi elim bir azaptan korusun!Allah'ın davetçisine uymayan kimse yeryüzünde Allah'ı âciz bırakacak değildir. Kendisi için Allah'tan başka dostlar da bulunmaz. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.” [Ahkaf 31-32]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Nizar Cemal