- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Şam Devrimi Maskelerinizi İndirdi ve Artık Devrimcilerin Sizi Kökten Söküp Atması Gerekir!
Haber:
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ülkesinin Suriye’de bulunduğu bölgelerin kontrolünü Suriye hükümetinin otoritesine devretmeye hazır olduğunu söyledi.
Yorum:
Erdoğan’ın devrim ve devrimcileri Esad rejimine teslim etmeye yönelik pratik adımların fiilen başladığı görülüyor. Nitekim 2017’de Astana konferans dizisinin başlamasından sonra siyasi olarak yozlaşmış bazı kişiler, bu eylemin devrim üzerinde birçok felaketlere yol açabileceğini anlamadıklarından dolayı devrimin liderliğini Türkiye’nin garantörlüğüne teslim ettiler. İşte o dönemden itibaren Türkiye’deki rejim, devrimin siyasi liderliğini aldı ve üzerinde anlaşmaya varılan hususları uygulamaya başladı. Bu eylemlerin ilki Halep kentinin teslim edilmesi oldu, ardından bunu konferansın gerilimi azaltma bölgeleri olarak adlandırdığı ve dört bölgeyi içeren bölgeler takip etti. Nitekim grupların himayesi ve koruması altında Türk gözlem noktalarına girdiğinde, rejime ateş açılmasının durmasını sağladı ve fiilen bu konuyu izlemeye başladı. O andan itibaren Türkiye rejimi, devrime ve halkına karşı gerçek duruşunu ortaya koymaya başladı. Bunun üzerine aylardır açıklamaları bir an olsun durmadı. Nitekim açıklamaları Esad rejimiyle uzlaşma çağrısıyla başladı, ardından ilki savunma bakanları ve Türk istihbarat başkanının Esad rejiminin askeri ve güvenlik temsilcileriyle Rusya’da yaptıkları toplantı olmak üzere çeşitli düzeylerde toplantılar düzenleme fikrine kadar ulaştı. Bugün ise, Türkiye rejiminin Astana konferansına katılan siyasi yozlaşmışlardan meşruiyet aldığından beri yapmaya hazırlandığı açık ve net açıklamalar geldi. Dolayısıyla Türkiye’deki rejim, kendi bulunduğu bölgelerin kontrolünü Suriye hükümetinin otoritesine devretmeye hazırdır; dolayısıyla Esad’la uzlaşma çağrısı yapan açıklamalara tepki olarak küçük bir farkla onun yaptığına benzer bir hareketle sokağın kaynamasına, isyan etmesine ve ayaklanmasına neden olan şey, gösterilerdeki çağrıların çoğunun 2254 Cenevre Anlaşması'nın uygulanmasına çağıran casuslardan gelmesidir; zira bunlar, insanların pusulasını başka yöne çevirmeyi, bala zehir enjekte etmeyi, sokak hareketini durdurup başlangıç noktasına geri döndürmeyi amaçlayan kötü niyetli çağrılardır.
Devrimci sokak her olay ve her pozisyonda canlılığını kanıtlıyor ama bu yeterli midir? Ülkeler, sokak hareketine güveniyorlar; çünkü hızlı bir şekilde sönen ve azalan bu hareketin anlık olduğuna inanıyorlar. Dolayısıyla da bu ülkeler, bir sonraki adımı düzenlemeye hazırlanıyorlar. Bu nedenler bu hareketin devam etmesine sürüklemek, ülkelerin zaman zaman hayata geçirmeye çalıştıkları şeylere düşük yaptırmalarının ilk adımları olarak kabul ediliyor ve devrim halkının da bunun tam olarak farkına varması gerekiyor.
Bu nedenle devletlerin çabalarını boşa çıkarmak için sokak hareketinin sürekli olması, artması ve hatta bilinçli olması gerekiyor. Ayrıca hareketin, grupların ve Türkiye’nin borazanlarının 2254 Cenevre kararlarının uygulanması çağrısında bulundukları bazı gösterilerde olduğu gibi saflarının zehirlenmesini önlemek için dikkatli olması gerekiyor.
Hareketin devam etmesi, dolayısıyla aşamanın devrimin ilk rotasına geri dönüşünün başlangıcı olması için safların daha bir özenle düzenlenmesi gerekiyor. Bunun ardından sorunu, önünüzde duran engelleri ve bunların nerede olduğunu belirleyerek, hızlandırılmış adımlarla ileri aşamalara geçecektir. Sonra da bunun ardından kurtuluş mekanizmasının, başlangıç noktasının, izlenecek adımların ve ulaşılmak istenen hedefin belirlenmesi gelecektir.
Devrim bugün bir yol ayrımında; ya ülkeler sokağın hareketini kontrol etmeyi başaracak ya da safları düzenleyerek, sabitleri çizerek ve siyasi projeyi benimseyerek sokak masayı onların başlarına geçirecektir. Nitekim uzun yıllar süren devrimin ardından, özellikle devrimin reformistler veya ajanlar aracılığıyla gerçekleşen tuzaklara ve labirentlere tanık olduktan sonra sokağın, hedefe nasıl ulaşılacağı ve fedakarlıkların nasıl korunacağı bilincinde olan sofistike düşünceye sahip siyasi bir liderlikten yoksun olduğu apaçık ortadadır. Dolayısıyla devrimin kurtarıcı bir liderliği araştırması, onun etrafında toplanması ve hedefe ulaşmak ve gayeyi gerçekleştirmek için dümeni liderliğin eline vermesi acil bir gerekliliktir. Aksi taktirde devrimin katiline teslim etmeye yönelik açıklamalar ve pratik adımlar devam edeceği gibi hayal kırıklığı, duygusallık ve kan dökülmesi durumun efendisi olmaya devam edecektir. Sonuç olarak gelecekte sadece işkence, hapis ve taciz göreceğiz! Bunu söylemek için uzman olmaya gerek yok.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdu ed-Della - Suriye