- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Filistin Yönetiminin Liderleri, Cılız Bir Devlet İçin Son Umutlarını Kurtarmak Amacıyla Amerika’dan Yardım Dileniyorlar!
Haber:
Perşembe günü Abbas, Ramallah’taki başkanlık konutunda ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jack Sullivan ile yaptığı görüşmede Yahudilerin eylemlerinin ciddiyeti ve sonuçları konusunda uyarıda bulundu ve ABD yönetiminden, yaptıkları bu tek taraflı önlemleri durdurması için çok geç olmadan müdahale etmesini talep etti. Zira işgalci hükümetin ihlalleri arasında, yerleşim yerlerinin yoğunlaştırılması, günlük cinayetler, Filistin’in şehirlerine ve kasabalarına yönelik baskınlar, Mescid-i Aksa’nın ve Kudüs’teki Hristiyan ve İslami kutsalların ihlal edilmesi, imzalanan anlaşmalara karşı çıkması ve Filistin vergi fonlarına karşı korsanlık yer almaktadır. (Sama El-Ahbariyye, uyarlanmıştır).
Otoritenin Başbakanı Muhammed Iştiyye Perşembe günü, siyasi projeyi ve iki devletli çözümü baltalayan halkımızın evlatlarına yönelik tüm tek taraflı önlemlerini ve ihlallerini durdurması için Yahudi varlığına baskı yapmaya çağırdı. Iştiyye şöyle dedi: “‘İsrail’ önümüze engeller ve güçlükler koyuyor ve özellikle “C” olarak adlandırılan bölgelerdeki yeteneklerimizi ve doğal kaynaklarımızı kullanmaktan bizi mahrum bırakıyor, altyapının gelişmesinin ve geçişlerimiz ve sınırlarımız üzerindeki kontrolsüzlüğümüzün önüne engeller koyuyor.”(Ma’an Ajansı, uyarlanmıştır).
Yorum:
Filistin Otoritesi ve liderlerinin ateşinin dikkat çekici ve güçlü bir şekilde yükselmeye başladığı ve otoritenin, Yahudi devletinin yanına cılız bir devlet kurma hayalini baltalayan Yahudi hükümetinin uygulamalarına ve aldığı önlemlere tanık oldukları açıktır. Zira yeni hükümetin ilk icraatlarını oluşturan yeni kararlar, hain iki devletli çözüm projesi için açık ve net bir tehdit oluşturuyor
Yahudi hükümeti, otoritenin mahkumlara verdiği desteğe karşı mücadele bahanesiyle otoriteye vermesi gereken vergi gelirlerinden aylık olarak para kesmeye geri döndü. Bu da bu kararın neden olacağı maddi sıkıntının yanı sıra tehlikeli bir konuyu da beraberinde getiriyor. Bu tehlikeli konu ise, Yahudilerin mahkumlarla muameleleri noktasındaki felsefesinden kaynaklanıyor. Bu da işgal olarak adlandırılan şeyin son bulması anlamına geliyor. Yani Yahudiler, kendi varlıklarının otoritesinin sadece işgalci olarak adlandırılmasını reddediyorlar ve buna göre davranıyorlar. Otoritenin işgalin tanımlanması için Birleşmiş Milletlere başvurduğunda Yahudileri rahatsız eden aynı sebepti.
Yeni Yahudi hükümeti, Filistin Yönetimi'nin beş liderini bu tür eylemleri gerçekleştirdikleri için cezalandırdı; bunlardan ikisini, işgal tanımının kabul edilmesi talebiyle Birleşmiş Milletlere başvurmakla ilgili ilişkileri nedeniyle cezalandırdı, diğer üçünü ise 40 yılını Yahudi hapishanelerinde geçiren bir tutukluyu serbest kaldıktan sonra ziyaret etmeleri nedeniyle cezalandırdı. Böylece tüm otoriteyi, bir yatırım projesi olarak gördükleri için çok değerli buldukları VIP kartlardan mahrum kaldılar.
Yeni Yahudi hükümeti, içinde yerleşimin genişletilmesini ve Filistin halkının üzerine bina yapmasının engellenmesini içeren hain anlaşmalar kapsamında “C” olarak belirlenen bölgelere yönelik yeni bir politika başlattı.
Bir de buna işgal güçlerinin sözde otorite imparatorluğunun sınırları içindeki günlük eylemleri haline gelen baskınların, öldürmelerin ve tutuklamaların devam etmesini eklediğimizde, bu da onun kamuoyu önündeki prestijini ve imajını baltalıyor. Mescid-i Aksa'ya yönelik tırmandırıcı adımlar ve daha birkaç gün önce Ürdün büyükelçisiyle birlikte meydana geldiği gibi sahte Haşimi vesayetinin sahipleri önündeki saldırılar ve hareket kısıtlaması gibi mevcut durum da aynı şekildedir… Bütün bunlar, hain otorite projesine yönelik büyük bir tehlikenin habercisidir. Bu nedenle otoritenin liderleri Abbas, Iştiyye, Şeyh ve diğer kuyruklarının feryatlarını ve Netanyahu hükümetinin sona erdirmeye kararlı göründüğü cılız otoritenin son umudu olan hain iki devletli çözüm projesini kurtarmak amacıyla müdahale etmesi için Amerika’ya yönelik çağrılarını işitiyoruz.
İşte bu yaşananlar şahit olup işiten herkes için bir ibrettir. İşte sömürgecinin kollarına atılan ve Allah’ın düşmanlarıyla, Yahudilerle ve Amerikalılarla dost olan herkesin sonu budur. Zira bir devletleri olmayacağı gibi şeref ve haysiyetleri de kalmayacaktır. Dahası Yahudiler, onların semaya kadar ulaşan tüm hizmet ve ihanetlerini kabul etmeyecek, bu mübarek topraklar Yahudilerin, otoritenin, Amerika’nın, sömürgecilerin ve tüm hainlerin boğazlarında bir diken olarak kalmaya devam edecek ve burada bir sömürgeci veya bir hain karar veremeyecektir. Aksine; إِنَّ الأَرْضَ لِلّهِ يُورِثُهَا مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ “Şüphesiz ki yeryüzü Allah’ındır. Kullarından dilediğini ona varis kılar. Güzel akıbet (Allah’tan korkup günahtan) sakınanlarındır.” [Araf 128]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mühendis Bahir Salih - Mübarek Toprak (Filistin)