Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
İnsan Kardeşliği Konferanslarının Yapılmasının Ardından BAE Yöneticilerinin Çabaları Şam’daki İnsanları İmha Eden Rejime Daha Fazla Destek Sağlamak İçindir!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

İnsan Kardeşliği Konferanslarının Yapılmasının Ardından BAE Yöneticilerinin Çabaları

Şam’daki İnsanları İmha Eden Rejime Daha Fazla Destek Sağlamak İçindir!

Haber:

Türkiye’deki özel kaynaklar, Türkiye, Suriye ve Rusya dışişleri bakanları arasındaki üçlü görüşmenin önümüzdeki günlerde BAE’de gerçekleşeceğini bildirdi.Kaynaklara göre bu olasılığı güçlendiren, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, geçtiğimiz günlerde Brezilya’ya yaptığı ziyaret sırasında üç dışişleri bakanının görüşme yerinin Rus tarafıyla halen görüşülmekte olduğunu ve bunun için birkaç ülkenin seçenek olarak sunulduğunu, ancak bunun Moskova’da yapılma olasılığını dışlamadığını sözlerine eklemesi oldu. Dün yani Salı akşamı Çavuşoğlu, BAE’li mevkidaşı Abdullah Bin Zayid en-Nahyan ile birkaç dosyayı ele aldıkları telefon görüşmeleri yaptı. Abdullah bin Zayed dün Çarşamba günü Suriye'nin başkenti Şam'a resmi bir ziyarette bulundu ve bu ziyarette Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad ile görüştü. (Rusya el-Yevm, 16/12/2022)

Yorum:

BAE geçmiş sayfaları kapatabileceğini, dolayısıyla insanların genelinin bir gün uyanıp ekini ve nesli yok eden kana susamış kasap Baas rejimi tarafından on binlerce masum sivilin katledilmesi de dahil olmak üzere daha dün olanları unutabileceklerini ya da geçen yüzyılın seksenlerinde başlayan ve son yıllarda büyük bir bölümünün Avrupa'ya göç etmesiyle sona eren milyonlarca insanın yerinden edilmesini unutabileceklerini sanmaktadırlar. Nitekim kendi adına bu kirli rolü oynayan dış odaklara başvuran Şam’daki bu rejim, işlediği suçlar karşısında duran her sesi susturmayı başaramayınca, “kozmik komplo” dedikleri unsurlardan kurtulmak için Rus ve İran rejimlerinden yardım istedi. Bu da sömürgeci ülkelerin gerçeğini anlatan korkunç bir insani soykırım gerçekleştirmek içindir.

Evet, BAE yöneticileri, “insan kardeşliği” adı altında İslam’a ve Müslümanlara yönelik amansız bir kampanya yürüttükleri bir zamanda İslam ümmetinin, Baas rejiminin masum kanları akıtma konusundaki suçlarını affetmesini ümit ediyorlar. Nitekim gözlemcinin, kendi görüşlerine göre insan kardeşliği önündeki tek engelin, Batı medeniyeti ile bağdaşmayan kanunlar da dahil olmak üzere bizzat İslam olduğunu düşündüğü işte bu kampanyadır! Çünkü İslam, inanç özgürlüğünden kaynaklanan özgürlükler fikriyle çelişmektedir.

Kendi insanlık ölçülerinin önündeki engel olarak sadece İslam’ı gördüklerinin deliline gelince; bu, Hoşgörü ve Birlikte Yaşam Bakanlığı gibi icat ettikleri isim ve terimlerden anlaşılmaktadır. Bundan kastedilen şeyin ise, aile hükümleri ve zimmet ehlinin hükümleri de dahil olmak üzere İslam akidesi ve onun kanunlarını koruyan tüm engelleri yıkmak, bu hükümleri dışlamaya çalışmanın yanı sıra bir oldubittiyle İslam’ın bugün dünyada bireysel ibadetlerden başka hiçbir şeye sahip olmadığına dayatmaya çalışmak olduğunu görüyoruz. Aynı şekilde ülkeyi dünyanın dört bir tarafından gelen tüm sapık ve delalet sahiplerine bir yem olarak terk etmek, onlar için her türden istikrarlı bir yer sağlamak, onların projelerini İslam beldelerine odaklamak ve “İbrahimi Dinler” adı altında ölümcül zehirlerini ve hastalıklarını insanlığa yaymak için Birleşik Arap Emirliklerini bir başlangıç noktası haline getirmektir.

BAE yöneticileri, Şam’daki insanların genelinin Hamas Hareketi ve Türkiye rejimi liderlerine benzer bir yaklaşım sergileyeceklerini ümit etmişler ve insanların, onların paralarına meyledeceklerini, dinleri noktasında pes edeceklerini ve kasap rejimine boyun eğeceklerini zannetmişlerdi. Peki sonuç ne oldu? Hamas liderliği, İslam ümmetinin hesaplarını geri dönülmez bir şekilde terk etti ve kendisinin ulusalcı hareketlerden hiçbir farkının olmadığını ortaya koydu.

Türkiye rejimine gelince; sözde kurtarılmış bölgelerin halkı onun politikalarını inkar etti. Bir süre Erdoğan’ın İslam ümmetine aidiyet derinliğini gösteren konuşmalarının zehrinin etkisinde kalan dünyadaki Müslümanların geneline gelince; Türkiye rejimi, 2022'nin sonunda Muhammed bin Selman'ı ağırlayarak ve “Suudi yukarı, yukarı” ifadeli bir şarkının ezgileriyle onu hoşnut ederek dünya Müslümanlarını hayal kırıklığına uğrattı. Anlaşılan o ki Türkiye rejimi, İstanbul’da Suudi rejimi tarafından öldürülen Cemal Kaşıkçı’nın kanıyla ilgili daha önceki taleplerini de silmiştir.

Ardından Türkiye rejimi, bu yıl yapılacak seçim kampanyalarına başlamadan önce Baas rejimi ile normalleşme konusunu gündeme getirmesiyle iş çığırından çıkmıştır. Zira bunun akabinde İslam ümmetinde bir öfke oluşmuştur. Nitekim buna, Türkiye rejiminin “terörle mücadele” bahanesiyle Şam’daki Baas rejimi ve silahlı Kürt partileri ile kendisi arasında bir güvenlik koordinasyonu kurulduğunu açıklaması eşlik etmiştir. Ancak bizzat Türkiye rejimi, sınır bölgelerine geçişleri kasap Baas rejimine teslim etmeyi teklif ederek bu yalanları ifşa etmiştir.

Şimdi BAE yöneticilerinin temsilcilerinin Şam’a yaptıkları ziyaretin ve Baas rejimini uluslararası alanda yeniden canlandırmayı amaçlayan arabuluculuk önerisinin ardından BAE yöneticilerinin, Baasçılardan ve Türkiye yöneticilerinden geri kalır yanının olduğunu söyleyebilir miyiz? Şayet onlardan geriye kalan bir şey olursa o da, İslam ümmetinin tarihinin kara sayfalarında yer almaları olacaktır. Bunun da ötesinde Müslim, Allah’ın Rasulü Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: لِكُلِّ غَادِرٍ لِوَاءٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يُرْفَعُ لَهُ بِقَدْرِ غَدْرِهِ، أَلَا وَلَا غَادِرَ أَعْظَمُ غَدْرًا مِنْ أَمِيرِ عَامَّةٍKıyamet Günü her aldatıcı/hain için bir bayrak vardır. Yaptığı her aldatma ile o bayrak onun için kaldırılır. Dikkat edin! Genel bir emirin aldatmasından daha büyük bir aldatma ve aldatıcı yoktur.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنَّهُمْ يَكِيدُونَ كَيْداً * وَأَكِيدُ كَيْداً * فَمَهِّلِ الْكَافِرِينَ أَمْهِلْهُمْ رُوَيْداًOnlar bir tuzak kurarlar, Ben de bir tuzak kurarım.Onun için kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz sana gelecek).” [Tarık 15-17]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Nizar Cemal

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER