- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
BAE Uzay Programı Maliyetli Bir Balondur!
Haber:
Birleşik Arap Emirlikleri’nin Mars Keşif Gemisinin Kızıl Gezegene varmasının üzerinden yaklaşık iki yıl geçti. Bu proje şimdiden inanılmaz sonuçlar verdi. Euronews tarafından yayınlanan “Arapların Mars’ı Keşfetmesi: Umut Sondasından Yeni Veriler” başlıklı raporuna göre, Şubat 2021’de BAE, Mars’a ulaşan ilk Arap ülkesi ve dünyadaki hava durumunu inceleyen beşinci ülke oldu.
Keşif gezisi sonucunda benzersiz sonuçları olan 14 bilimsel makale yayınlandı ve en son görüntüler bilim için devrim niteliğindeydi.Mars'taki iklim ve atmosferin ilk tam resmini sağlamaya yardımcı oldu.Ancak Euronews’e göre BAE’nin Mars misyonunun nihai hedefi, yenilikçi, rekabetçi ve bilgiye dayalı bir ekonomi yaratmaktır.
Yorum:
Raporun “Araplar Mars’ı Keşfediyor” şeklindeki başlığı, Euronews muhabirlerinin BAE uzay programının başarılarını haber yaparken kullandığı ironiyi yansıtıyor. Nitekim çok iyi bilinen Avrupa İslamofobisinin akabinde kasıtlı olarak Arapların genelleştirilmesinin yanı sıra Mars’ın keşfedilmesi ifadesinin kullanılması, BAE yöneticilerinin uzay kuvvetleri kulübüne girme planları hakkındaki şüphelerini doğruluyor.
Aslında BAE uzay programının etkinleştirilip geliştirilmesi, ondan bazı faydalar elde edilmesine rağmen, önde gelen Batılı güçler arasında bölgedeki nüfuz çatışmasında bir yöntem olarak hizmet ediyor. Dolayısıyla bunu uygulamak için Dışişleri Bakanlığı’nda ayrı bir departman kuruldu ve Dubai Veliaht Prensi, Muhammed Bin Raşid Uzay Merkezi’nin Stratejik Planlar ve Projeler Başkanı ve Genel Müdürü olarak atandı.
Yeterli bilimsel ve teknolojik temel olmaksızın dışarıda Muhammed bin Raşid Uzay Merkezi’nin himayesinde uzay araçları geliştirilmekte, inşa edilmekte ve fırlatılmaktadır.Bu nedenle BAE uzay programının tamamı, teknolojik olarak gelişmiş ülkelerle yapılan yüksek maliyetli iş birliğinden başka bir şey değildir. Zira BAE’ne sadece finansal portföy rolü tahsis edilmiştir.
Petrol ve gaz satışından, turizmden, dünyanın farklı yerlerinde üretilen malların yeniden ihracatından ve nakliyesinden önemli gelir elde eden BAE, diğer Körfez ülkeleri gibi yüksek teknoloji üretimine sahip değildir. Bu yüzden petrol ve gaz endüstrisi teçhizatı ve silahlarından arabalara, elektronik eşyalara ve ev aletlerine kadar her şeyi ithal etmek zorunda kalıyorlar.
Amerika, askeri sömürgecilik döneminden beri İngiliz nüfuzu altındaki diğer Körfez ülkeleri gibi BAE’ni de giderek artan bir şekilde kendi çıkarlarının yörüngesine çekiyor. Dolayısıyla bölgedeki siyasi dengeyi kendi lehlerine çevirmek için,yakın ekonomik, bilimsel ve teknik iş birliğine katılmak da dahil olmak üzere çeşitli planlar ve yöntemler uyguluyorlar. Ancak bu iş birliği daha çok şantaj ve sömürüye benziyor; çünkü Amerika kendisini Arap ülkelerinin sponsoru ve koruyucusu olarak sunuyor.
Bu nedenle BAE’nin Mars misyonunu övdükten sonra Avrupa Uzay Ajansı temsilcileri, çabaları koordine etme ve doğru hedefleri belirleme konusunda yardımlarını sundular. Aynı zamanda alçak dünya yörüngesindeki uyduların sayısındaki artıştan duydukları endişeyi dile getirdiler ve bunu uzay araştırmalarının sürdürülebilir gelişimine yönelik bir tehdit olarak tanımladılar. Dolayısıyla Amerikalı iş adamı Elon Musk’a dolaylı bir gönderme yaparak bu tehdidin tüm sorumluluğunu ABD’nin omuzlarına yüklüyorlar.
BAE’ne olan ilginin on yıldan kısa bir süre önce aniden canlanarak kendi uzay programını uygulaması, ister temel fizik ister roket bilimi alanında olsun, ciddi bir bilim okulunun varlığının yanı sıra büyük finansal maliyetler ve yüksek teknoloji üretimi gerektirir. Ayrıca uzay programının etkili olabilmesi için bağımsız olması, kendi planları ve hedefleri olması ve görevlerinin, sorunların gerçekliği ve bunları çözmenin olasılıkları ve yararları ile orantılı olması gerekir.Bu nedenle öncelikle devletin bunu hayata geçirecek siyasi iradeye ve güce sahip olması gerekmektedir.
BAE’nin yöneticilerinin Batılı kuklalardan başka bir şey olmadığı göz önüne alındığında,onların uzay programı sadece İslam ümmetinin mallarının heba olmasına yol açacaktır. Ayrıca BAE Uzay Ajansı liderliğinin açıklamalarından hareketle gençler hedef alınarak tüm sorunları çözmek için İslam yerine teknolojik olarak gelişmiş Batı’ya yönelme fikrinin önerilmesi, ideolojik bir tehlike taşımaktadır.
Evet, İslam, insanı kainatın yaratılışı hakkında çokça düşünmeye, kainatın yapısının ve içindeki sistemin özelliklerine ilişkin görüşünü derinleştirmeye teşvik eder.Ancak bu düşünce, materyalizm, laiklik ve diğer felsefi veya hayali uydurma fikirlere dayanmamalıdır. Dahası gözlem ve tefekkürün sonucu, yerin ve göğün yaratıcısı Allah’a olan imanın güçlenmesi ve insan hayatının O’nun koyduğu sisteme göre yaşanması şeklinde olması gerekir. Aksi halde insan düşüncesinin hiçbir anlamı ve faydası olmayacaktır.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur:إِنَّ فِي خَلْقِ السَّماواتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلافِ اللَّيْلِ وَالنَّهارِ لَآياتٍ لِأُولِي الألباب * الَّذِينَ يَذْكُرُونَ الله قِياماً وَقُعُوداً وَعَلى جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّماواتِ وَالْأَرْضِ رَبَّنا ما خَلَقْتَ هذا باطِلاً سُبْحانَكَ فَقِنا عَذابَ النَّارِ “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır. Onlar ayakta dururken, otururken, yatarken hep Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler (ve şöyle derler:) “Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, seni tenzih ve takdis ederiz. Bizi cehennem azabından koru!” [Al-i İmran 190-191]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mustafa Emin - Ukrayna