- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Sözde Heyet Tahrir Eş-Şam!
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ الَّذِي آتَيْنَاهُ آيَاتِنَا فَانسَلَخَ مِنْهَا فَأَتْبَعَهُ الشَّيْطَانُ فَكَانَ مِنَ الْغَاوِينَ
“Onlara (Yahudilere), kendisine ayetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku.” [Araf 175]
Haber:
Kuzeybatı Suriye’deki Heyet Tahrir eş-Şam, İdlib kırsalındaki muhaliflerine, özellikle de İslami Hilafetin yeniden kurulması çağrısı yapan söylemin propagandasını yapan Hizb-ut Tahrir’e yönelik tutuklama kampanyasını sürdürdü. Yerel kaynaklar, Tahrir eş-Şam güvenlik teşkilatının Pazar günü bir dizi Hizb-ut Tahrir gencini tutuklamasının ardından İdlib’in kuzey kırsalındaki Deyr Hassan köyünün gerilim yaşadığını vurguladı ve söz konusu teşkilatın, resmi veya yasal izin olmaksızın 18 kişiyi tutukladığına dikkat çekti.
Yorum:
Birincisi: Heyet Tahrir eş-Şam, devrimin başlangıcından bu yana, devrim ve Beşar rejiminin tasfiyesi sloganı altında birçok suç işledi; zira devrimin düşmanlarına elini uzattığı gibi siyasi parayı da kabul etmiştir ki kim onu kabul ederse parayı verenin şartlarına boyun eğmek zorundadır. Ayrıca bu paranın arkasında devrime ve halkına karşı siyasi hedefler bulunmaktadır; zira devrimin rekor bir sürede zafer kazandığı ve Şam’ın büyük bir kısmını özgürleştirildiği bir dönemde, Suriye Halkının Dostu kılıfı altında finansçının, ajanın ve düşmanın taleplerinin yanında durdu, ardında araçlarla herhangi bir ilişki kurmak istemeyen muhlisleri tasfiye etmesinin yanı sıra bazı hareketlerin ve iç çatışmaların tasfiye edilmesini gerçekleştirdi, küfür ve ajanlardan, maşalardan ve hainlerden oluşan tüm araçlarının onlara karşı bir araya geldiği ancak onların bunu iç savaş ve kurtarılmış bölgelerdeki savaşlarla karşıladıkları bir dönemde, rejimi terk edip sanki gerçek bir devlet ve otoriteymiş gibi mahkemeler kurdu.
İkincisi: Sonra açık bir şekilde devrime ihanet etti; zira Türkiye ile ilişki kurup Halep’i yüzüstü bıraktı, Şam’a karşı zehirli bir ok oldu, kendisini mücrim Batı tarafından kabul edilecek ılımlı bir hareket olarak gösterdi, dolayısıyla (şayet ihanet dışında gerçek hedefleri varsa) ilan ettiği hedeflerinden vaz geçti; sonra şimdi de hakkı söyleyen, gerek kendilerinin gerekse efendilerinin ihanetlerini ifşa eden Hizb-ut Tahrir’in gençlerini tutukluyor. Çünkü Hizb, gerek onlar gerekse Türkiye ve Türk istihbaratının rolü hakkında komploları ve ihanetleri ifşa etmiştir. Bu yüzden onlar gençleri sadece şu iki husustan dolayı tutuklamaktadırlar:
Birincisi: Çünkü onların rollerini ve ihanetlerini ifşa etmiş ve açık bir şekilde ve büyük bir meydan okumayla hakkı söylemiştir.
İkincisi: Türkiye rejiminin, Hizbin Türkiye seçimleri ışığındaki rolünden ve Türkiye’nin Şam’da oynadığı rolü ifşa etmesinden rahatsız olması; insanlar, özellikle Türkiye- Suriye yakınlaşması ve Beşar rejiminin kirli rolüne geri dönüşü hakkında konuşmasının ardından Hizbin ifşa ettiği hususların gerçek olduğunu anladılar; dolayısıyla onların yaptıkları, cahiliyenin ilk günlerinde bile bilinmeyen barbarlıktan başka bir şey değildir; zira şafak vakti geldiğini iddia ederek gençleri tutukladılar, mahrem yerlerini açtılar ve böylece en karanlık bir yolda yürümeye çağırdılar. Sonra ellerini hak davetçilerine uzattılar, cahiliyye döneminde Ebu Cehil’in bile yapmadığı bir şekilde kadınların mahrem yerlerini açtılar. Müşrikler Peygamberin hicreti sırasında Kerim Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in evini kuşattıklarında, nasıl olurda hicret gecesi Muhammed’i gözlerinizin önünden çıkıp arkadaşına gitmesine izin verebilirsiniz? Neden kapısını kırıp yatağından almadınız? diye Amr İbn Hişam’ı ayıpladılar. Bunun üzerine o da şöyle cevap verdi: Araplar, Amr İbn Hişam Muhammed’in kızlarını korkuttu ve onun evinin kutsallığını çiğnedi derler diye!!!
Ümmetin Firavunu diye anılan Ebu Cehil, Muhammed’i, onun risaletini, Allah’ın Kitabı’nı ve dinini inkar etti. Ancak onu Muhammed’in evine zorla girmekten ve kızlarını korkutmaktan alıkoyan bir ahlakı vardı; ey hain ve mücrim Heyet Tahrir eş-Şam, sizi bunlardan engelleyecek ne ahlakınız ne de dininiz vardır! Yeter artık mücrim Batı’nın hedeflerini gerçekleştirmek için küfrün ve yandaşlarının elindeki ucuz bir araç olup zillete düştüğünüz.
Sonuç olarak sizlere, Allahu Teala’nın şu kavliyle sesleniyoruz: وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ الَّذِي آتَيْنَاهُ آيَاتِنَا فَانسَلَخَ مِنْهَا فَأَتْبَعَهُ الشَّيْطَانُ فَكَانَ مِنْ الْغَاوِينَ *َ لَوْ شِئْنَا لَرَفَعْنَاهُ بِهَا وَلَكِنَّهُ أَخْلَدَ إِلَى الْأَرْضِ وَاتَّبَعَ هَوَاهُ فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ الْكَلْبِ إِنْ تَحْمِلْ عَلَيْهِ يَلْهَثْ أَوْ تَتْرُكْهُ يَلْهَثْ ذَلِكَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَاقْصُصْ الْقَصَصَ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ “Onlara (Yahudilere), kendisine ayetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku. Dileseydik elbette onu bu ayetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte ayetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler.” [Araf 175-176]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Hasan Hamdan