Haber-Yorum

İslam Ümmetinin Hayati Meseleleriyle İlgilenmek

Haberler:

Suudi Arabistan, İsveç Büyükelçiliği Maslahatgüzarını çağırdı ve ona bir protesto notası verdi.

Ürdün Dışişleri Bakanlığı, İngiltere’deki İsveç Büyükelçiliği Maslahatgüzarını çağırdı

Türkiye Kur’an’ı yakanların peşinde

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, İsveç'te Kuran-ı Kerim yakma eylemine katılan Rasmus Paludan ve Salwan Momika’nın da aralarında bulunduğu 10 kişi hakkında tutuklama kararı çıkardı.

21 Ocak’ta aşırı sağcı “Stram Kurs” partisinin lideri Rasmus Paludan, Stockholm’deki Türk diplomatik misyonunun önünde halka açık bir şekilde Kuran-ı Kerim’i yaktı.

Konuşmasında Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdi, Hz. Muhammed’in bir karikatürünü gösterdi, Ardından 28 Haziran’da İsveç polisinin izniyle Stockholm’ün merkezindeki Medborgarplatsen meydanında Müslümanların Kurban Bayramı kutlamalarına denk gelen bir etkinlik düzenlendi.

37 yaşındaki Irak göçmeni Salwan Momica ise Kur’an’ın sayfalarını parçaladı ve onu ateşe verdi.

Yorum:

İslam ümmetinin hayati meseleleriyle ilgilenmek, yöneticilerin kaprislerine göre değil, İslam’ın hükümlerine göre olmalıdır. Bu üç haber, Suudi Arabistan, Ürdün ve Türkiye’den medya organlarına yansıyan haberledir;Suudi Arabistan kendisini Hâdimu’l-Haremeyn, Ürdün kendisine Kudüs’ün ve kutsalların koruyucusu ve Türkiye de kendisini Osmanlı Hilafetinin varisi olarak ifade ediyor. Bu üç lider de bu vasıflara varis olamadılar, aksine yalan ve ikiyüzlülükle karakterize oldular; zira onların tek bir şerî hükmü bile uyguladıklarını işitmedik. Aksine yaptıklarını, kendi kaprislerine veya efendilerinin kendilerine dikte ettikleri şeylere ya da Birleşmiş Milletler yasalarına göre yaptılar. İslam şeriatının emrettiği veya gerektirdiği şeylere gelince; bunlar, Birleşmiş Milletler Sözleşmesini imzalandıklarından dolayı uluslararası olarak onlara yasaklanmıştır.

İş yapanların az, konuşanların ise çok olduğu bir zamanda yaşıyoruz; şayet Müslüman Halifesi olsaydı, İsveç yöneticisine, ey kafire kadının oğlu, kulağınla işitmeden onu gözünle göreceksin şeklinde bir mektup yazardı. Tıpkı şair Ebu Temmam’ın dediği gibi:

Kılıç davranışları belirlemekte kitaplardan daha güvenilirdir
Keskinliği ciddiyet ve oyun arasındaki sınırdır

Bu gibi durumlarda büyükelçi çağırmak, Birleşmiş Milletlere şikâyette bulunmak ya da tutuklayamadığınız birini yargılamak faydasızdır; dolayısıyla Türkiye’nin yaptığı, İslami kamuoyuna yönelik bir maskaralık ve yalandır. Zira Türkiye, dava açtığı kişileri takip etmeye muktedir değildir. Oysa Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Müslüman hakimlerin ve alimlerin yaptığı gibi Allah’ın, Rasulü’nün ve Kitabı’nın intikamını almak için ordunun harekete geçmesine, İsveç’e yönelmesine ve kendisinin de ön saflarda yer almasına hükmederek Allah’ı ve Rasulü’nü razı edecek bir hüküm vermesi gerekirdi.

İslam ümmetinin hayati meseleleriyle ilgilenmek, kaypaklığı, umursamazlığı ve göz yummayı değil, kararlılığı ve ciddiyeti gerektirir; İslam’ı ve İslam’ın seçimlerinde sloganı olduğunu iddia eden kimse, başarıp iktidarı teslim aldığında yalancı değil, doğru sözlü olmalıdır! Hakeza yaklaşan seçimlerde, mazlum Müslümanların gönüllerine girmek için bu parlak sloganları atıyorlar!

Ey Türkiye, Suudi Arabistan, Ürdün ve diğer yerlerdeki Müslümanlar: Öncelikle Allah’ın, Rasulü’nün ve Kur’an-ı Kerim’in intikamını almalısınız; bu ise ancak başınıza zorla musallat olmuş bu yöneticileri kaldırıp atmakla olur; bu yüzden onları kaldırıp atmak ve Allah’ın izniyle Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin gölgesinde yeryüzüne hükmedecek Müslümanların Halifesini nasbetmek gerekir. Dualarımızın sonu alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Muhammed Selim – Mübarek Toprak (Filistin)