- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Litvanya’daki NATO Zirvesinden Üç Ders
Haber:
Reuters 10 Temmuz’da şunu bildirdi: “NATO liderleri, Ukrayna’yı üyeliğe sevk etme konusundaki bölünmeleri aşmak ve Türkiye’nin, İsveç’in NATO’ya katılmasına izin vermemesine bir son vermek amacıyla bu hafta Vilnius’ta bir araya geliyorlar.”
Yorum:
NATO Zirvesi 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Litvanya’nın Vilnius kentinde düzenlendi.Yıllık zirve toplantıları genellikle ittifakın gelişimindeki kritik anlarda yapılır. Dolayısıyla bunlar, düzenli toplantılar değil ancak ittifak içinde karar alma sürecindeki önemli virajlardır.
NATO zirvesi, özgür dünyanın sözde liderlerinin Rusya’ya karşı nihai bir tutum sergilemek ve Ukrayna’ya NATO'ya geçiş teklifinde bulunmak için bir araya geldiği kilit bir stratejik etkinlik olarak belirlendi. Ancak bu olmadı; zira Rusya’yı düşmanlaştırma ve gerilimi tırmandırma korkusu, Ukrayna’nın NATO’ya girmesi için net bir yol haritasının belirlenmemesine yol açtı.
Ancak Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan itirazlarını geri çekmeyi kabul ettikten sonra İsveç ittifaka girdi. Ayrıca Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi için baskı yaptı ve İsveç’in bu konudaki desteğini vurguladı.NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsveç’in katılım protokolünü TBMM'ye en kısa sürede iletme ve TBMM ile onay için yakından çalışma konusunda mutabık kaldığını duyurmaktan memnuniyet duyuyorum.”
Burada bu zirveden İslam ümmeti için ele alınması önemli olan üç ders vardır:
Birincisi: Dışarıdan birleşik ve güçlü gibi görünen Batı ittifakının bir dizi stratejik fay hatları vardır. Bu arada Amerika, Ukrayna pahasına Rusya’yı felç etmek için kendi gündeminin peşinde. Zira Amerika, Avrupa’yı zayıflatmak ve Rusya’nın enerji arzının zayıflamasıyla birlikte Avrupa’yı kendi enerjisine bağımlı hale getirmek iç çalışıyor; bu da Avrupa piyasalarında enerji fiyatlarında önemli bir artışa neden olacaktır. Bu ise İngiltere, Fransa ve Almanya gibi Avrupalı güçlerin ulusal çıkarlarıyla doğrudan çelişmektedir. Bu da Allah’ın izniyle yakında kurulacak olan İslam Devleti’nin yararlanabileceği NATO ittifakındaki büyük bir çatlağı temsil ediyor.
İkincisi: Türkiye’nin tarihi ve doğal gücünün gizli olduğu Müslüman ülkelerin bulunduğu doğu yerine Batı’ya bakma hevesi, genel olarak Türkiye liderliğinin ve özel olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zayıflığını ve basiretsizliğini gösteriyor. Türkiye geçmişte birçok kez kapısında yalvarmayı sürdürdüğü Avrupa Birliği tarafından dışlanmaya ve aşağılanmaya maruz kalmıştı. Avrupa’nın, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesini reddetmesi, Türkiye’nin Osmanlı geçmişinden ve Türkiye’de Batı’nın görmezden gelemeyeceği veya unutamayacağı İslami duyguların yükselişinden kaynaklanmaktadır. Nitekim Avrupa bugüne kadar Osmanlı liderliğindeki fetihleri hatırlıyor; zira Osmanlı ordusu, İslami Hilafetin gölgesinde onu fethetmek için bir Batı başkentinden bir diğerine hareket etmiştir.
Üçüncüsü: İsveç’te Kur’an’ın yakılıp ona saygısızlık edildiği ve İslam ümmetin duygularının derinden yaralandığı bir dönemde Erdoğan, İsveç’in NATO’ya katılımını kabul etti.Bazı Müslümanlar Erdoğan’ı İslam’ın ve Müslümanların sesi olarak gördüğü gibi onu Müslüman ülkelerde takip edilecek bir örnek olarak görüyor; bu yüzden bu durum, onun da onların yöneticilerinden hiçbir farkı olmadığının açık bir işareti olmalıdır. Dolayısıyla Müslümanların mukaddesatlarını koruyacak olan bizzat Raşidi Hilafettir. Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in kutsallığına hakaret etme cesaretini gösterdiklerinde Fransa ve İngiltere’ye savaş açmakla tehdit eden Osmanlı Halifesi İkinci Abdülhamid’e Allah rahmet eylesin. Erdoğan Osmanlı Halifelerinin torunu olduğunu iddia ettiği halde Batı ile el sıkışmaya can atması ne kadar da trajik bir durumdur! Kafirlerin karşısında aşağılanmanın ve geri çekilmenin zamanı değildir, aksine zafere doğru ilerlemenin ve Allah Subhanehu ve Teala’nın yardımıyla onlara egemen olmanın zamanıdır.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur: فَتَرَى الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يُسَارِعُونَ فِيهِمْ يَقُولُونَ نَخْشَى أَنْ تُصِيبَنَا دَائِرَةٌ فَعَسَى اللهُ أَنْ يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ أَوْ أَمْرٍ مِنْ عِنْدِهِ فَيُصْبِحُوا عَلَى مَا أَسَرُّوا فِي أَنْفُسِهِمْ نَادِمِينَ “Kalplerinde hastalık bulunanların “Başımıza bir felâketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların dostluklarını kazanmaya çalıştıklarını görürsün. Umulur ki Allah müminlere katından bir fetih veya bir emir getirir de onlar içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olurlar.” [Maide 52]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mühendis Cüneyd– Pakistan