Haber-Yorum

Yahudi Saldırganlığının Artmasına Karşı Filistin Halkına Yardım Etmek İçin Orduların Harekete Geçmesi Talebi de Artmalıdır!

Haber:

Batı Şeria’da onlarca gencin neredeyse her gün saldırıya uğraması, öldürülmesi ve tutuklanması sahnesinde, geçen Salı günü Nablus’ta üç şehit ve Çarşamba günü de başka bir şehit daha verildi; bu ise, iddia edilen mabedin yıkılması anısına sözde bayrak yürüyüşü aracılığıyla Mescid-i Aksa’ya baskınlara yönelik çağrı doruk noktasına ulaşmasıyla Mescid-i Aksa’ya yönelik yapılan günlük baskınlarla aynı zamana denk gelmiştir.

Yorum:

Bütün bunlar, tüm tarafların tam bir sessizliğinin gölgesinde meydana geliyor; orada burada birtakım hareketlenmeler kaydedilse de bunlar kınama ve eleştiri çerçevesinde olup bu ise bir etki ve baskı şekillerinden daha çok acizliğin ifadesidir; dolayısıyla bu hareketlenmelerin uluslararası topluma ve kurumlarına çağrıda bulunması ve onlara güvenmesi acizliğin kanıtı olduğu gibi Mescid-i Aksa’yı savunmanın ve Filistin halkına yönelik saldırının püskürtülmesinin sınırlandırılmasının ve onların kendi kaderleriyle baş başa bırakılmasının kanıtıdır; dahası bu acizlikten dolayı ölenler olduğu gibi Batı Şeria’yı işgale ve onun vahşi ve suç makinesine karşı koyabilecek ilk savunma hattı olarak görerek Gazze ile Batı Şeria arasında ayrım yapacak kadar ufku dar olanlar da var!

Filistin’in İslam ümmetinin davası olduğu, saptırıcı veya ajan olanlar dışında hiç kimsenin inkâr edemeyeceği bir hakikattir. Ayrıca Yahudi varlığı ortadan kaldırılıp tamamen yok edilmedikçe Filistin’in kurtuluşunu tasavvur etmek imkansızdır; dolayısıyla onunla bir arada yaşamaya ve Filistin’i onunla paylaşmaya çağrıda bulunmak, sadece her günahkâr hainin yapabileceği batıl bir çağrıdır. Zira herkes, Filistin’in tam olarak kurtuluşunu gerçekleştirebilecek olan grubun, ümmetin orduları olduğunun farkındadır. O halde neden konuşmalarda, çağrılarda, hareketlerin gündemlerinde ve alimlerin tutumlarında ordular yok?!Filistin meselesini önemseyen ve onun kurtulmasına hırs gösteren herkesin, Filistin ve Mescid-i Aksa’sına yardım etmek, Müslümanların başındaki yöneticilere karşı çıkmak, sessiz kalmalarından ve Müslümanları ve Kerim Rasulümüz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Mesra’sını terk etmelerinden dolayı onları muhasebe edip onlara karşı sert olmak için harekete geçmenin farz olmasından dolayı ordunun subay ve askerlerine açık ve doğrudan bir çağrı yapması gerekmez mi?!

Gücün olduğu halde yardım etmekten geri durman ihanet olduğu gibi aynı şekilde bildiğin halde hakkı söylemeyerek sessiz kalman da bir ihanettir; ey Müslümanların orduları! Mübarek toprakların kaderi sizin elinizde olup sizin vereceğiniz karara bağlıdır. Şayet acele karar verirseniz o zaman Allah’ın, O’nun yardım ve desteğini sizin birlikte olduğunu göreceğiniz gibi ümmetin de sizin saflarınızda olduğunu, ümmetin malları ve evlatlarıyla size destek olduğunu ve bundan hiçbir şey esirgemediğini de göreceksiniz ki böylece Allah’ın izniyle kurtarıcılar olarak Mescid-i Aksa’ya yerleşeceksiniz. Vallahi bu kesinlikle olacaktır; o halde onun ehlinden ve onu yapanlardan olun.

قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُّؤْمِنِينَ

“Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın.” [Tevbe 14]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Halid Said - Mübarek Toprak (Filistin)