- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
İslam Devleti’ne Yönelik Polemik Tuzağı!
Haber:
Malezya’daki altı eyalet, eyaletlerinin meclis üyelerinin seçilmesi için yakında seçimler yapacak.Her zamanki gibi şimdi de rakip siyasi partiler arasında bir söz savaşına tanık oluyoruz. Nitekim muhaliflerin güvenilirliğini baltalamak amacıyla çok sayıda konu gündeme getirildi. Ele alınan konulardan biri de Malezya’nın laik olup olmadığı konusuydu. Muhalefetin, hükümetin sivil müttefiki Demokratik Hareket Partisi’nin (DAP) laiklik için mücadele ettiği yönündeki suçlamasına yanıt olarak Başbakan Datuk Seri Enver İbrahim, hükümetinin bu iddiayı reddettiğini vurguladı.Enver’e göre ulusal yönetimde dini tamamen reddeden bir fikir olan laik/laiklik mefhumu, halk ve onun ulusal hükümeti tarafından kabul edilmiyor. Ayrıca Enver, İslam’ın resmi federal din olarak özel statüsünün, dini daireler ve dini liderlerin inşa edilmesinin, Malezya’nın laik bir ülke olduğunu söylemenin imkânsız olduğunu kanıtladığını iddia etti.
Yorum:
Enver’e göre Malezya İslam’dan olmayan bir sistem uygulamasına rağmen İslami unsurlara sahip olduğu sürece Malezya kesinlikle laik bir ülke değildir. Laiklik, kişinin bakış açısına göre geniş bir şekilde yorumlanmıştır; ancak dinin, insanın ve devletin işlerinden ayrılması temel anlam olarak kalmaya devam etmektedir. Dolayısıyla mutlak olarak laiklik teriminin veya başka bir terimin olması, sorun değildir. Zira hakikatte dinin hayattan ayrılması olan laiklik, hala laiklik olarak kalmaya devam etmektedir. Bu laiklik anlayışı, Avrupa’daki karanlık çağların sonunda egemen hale gelmiştir. Laikliği savunan Avrupalı düşünürler, insanların dini mezheplerinin bir etkisi olmaksızın yaşamlarında herhangi bir kararı verme hakkına sahip olduğuna inanmaktadırlar.Buna paralel olarak laiklik, inanç hürriyeti, fikir hürriyeti, mülkiyet hürriyeti ve şahsi hürriyet hakkını savunmaktadır. Dolayısıyla 1924 yılında Hilafetin yıkılmasından sonra Müslüman ülkeleri de dahil olmak üzere bugün dünyaya hakim olan kapitalizmin ortaya çıkmasına yol açan işte bu laiklik fikridir.
Malezya’nın İslami veya laik bir ülke olup olmadığı konusundaki tartışma, esas olarak İslam’ın federasyonun dini olduğunu belirten anayasanın 3. maddesinin tartışılması etrafında dönmektedir. Ayrıca tartışma, Malezya’da çok sayıda bulunan cami ve İslami kurumlar gibi İslami unsurların açık tezahürlerinin varlığından da etkilenmektedir. Yine insanların çoğunun Müslüman olması ve onların Müslüman liderler tarafından yönetilmesine dayalı olarak bu ülkeyi İslami bir ülke olarak görenler de vardır. Ayrıca Enver’in ortaya koyduğu görüşlere paralel olarak Malezya’nın laik bir ülke olduğunu ancak hala açıkça İslami unsurlara sahip olduğunu beyan edenler de vardır. Bu açıdan bakıldığında Müslümanlar tarafından kabul görmesi ve İslam’ın ve hükümlerinin kısmi olarak uygulanması yoluyla bugün hayatlarına hâkim olan gayri İslami sistemin muhafaza edilebilmesi için laikliğin sürekli olarak sulandırıldığını gözlemliyoruz.
Bu ülkenin kuruluş tarihine baktığımızda, laikliğin başından beri onun kuruluşunun temeli olduğu gayet açıktır. Malezya Federal Anayasasının temelini oluşturan Reed Komisyonu Raporuna dayanarak, İslam’ın federasyonun dini olarak konumunun Malezya’nın laik bir devlet olduğu gerçeğini değiştirmediği belirtiliyor. 13-21 Mayıs 1957 tarihlerinde yapılan Londra Konferansı’ndan sonra İngiliz Hükümeti tarafından Haziran 1957’de yayınlanan Beyaz Kitap’ta açıkça şöyle geçmektedir: “… Önerilen federal anayasa, İslam’ın federasyonun dini olduğuna dair bir beyan içeriyor. Bu ise federasyonun laik bir devlet olan mevcut statüsünü hiçbir şekilde etkilemeyecektir.”
Politikacılar, siyasi şöhret için tartışmaya devam edecek ve bunu siyasi düşmanlarına saldırmak için kullanacaktır. Böylece onlardan her biri, rakibini Müslüman Malay seçmenlerin çoğunluğunun gözünde itibarsızlaştırmak için elinden geleni yapacaktır. Dolayısıyla gerçek şu ki, bu demokratik seçimleri hangi parti kazanırsa kazansın, Müslümanların bu ülkedeki yönetiminin sömürgeci model olarak devam etmesini sağlamak için tasarlanmış İngiliz anayasası yürürlükte kalmaya devam edecektir. Bu yüzden laikliğin tüm şekillerinin reddedilmesi ve İslami nizamın bir bütün olarak tatbik edilmesi gerekir. Dolayısıyla herhangi bir Müslümanın özellikle de liderlerin, bu ülkede genel olarak da tüm İslam beldelerinde laikliği ve küfür sisteminin uygulanmasını haklı çıkarmak için bahaneler üretmesi kesinlikle uygun değildir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Muhammed - Malezya